Varlığın da yokluğun da dert

Güncelleme Tarihi:

Varlığın da yokluğun da dert
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 15, 2022 07:00

Geçen hafta medyada sürekli onun adı geçti. Varlığı da yokluğu da ‘bir yara’ olan sutyenin çok kısa tarihçesine ve ilk çıkışından günümüze nelere kadir olduğuna şöyle bir baktık...

Haberin Devamı

Bu hafta medyanın gündeminde sutyen vardı. Aslında kadınların dekoltesi, kıyafeti, memeleri, sutyenli olup olmadıklarına dair edilen birtakım laflara gelen tepkiler... Böyle saçma sözlerin üzerinde durmanın bir lüzumu olmadığını düşünsek de aklımıza hepi topu bir iç çamaşırı olan sutyenin nelere kadir olduğu takıldı. Tarihçesine, ne niyetle ortaya çıkıp nelere evrildiğine bakmak istedik...

Sutyen için 16’ncı yüzyılda çıkan korselerin küçük kardeşi diyebiliriz. Korseler moda etkisiyle Avrupa’da özellikle orta ve üst sınıf kadınlar arasında 1500’lü yıllarda popülerleşti. Amacı beli daha ince göstermek, göğsü desteklemekti. Ancak o kadar dardı ki hareket etmeyi, nefes almayı zorlaştırıyordu. Dönem filmlerinden sıkı korseleri giyip bayılan kadınları hatırlarsınız...

Bir amaç da elbette beli inceltip kalçaları genişleterek daha doğurgan bir görüntü yaratmak ve uygun bir eşe dönüşmekti.
Kadının moda, güzellik ve ‘erkekler’ için kendine yaptığı bir çeşit işkence olan korseler zamanla şekil değiştirdi ve ikiye ayrılmalarıyla sutyen doğmuş oldu. Çok da eskiye dayanmayan ‘sutyen’ kelimesinin İngilizce karşılığı ‘brassiere’ bile ilk kez 1907’de Amerikan Vogue’da kullanıldı. Fakat sadece 10 yıl sonra, 1917’de, 1. Dünya Savaşı’nda metal kullanımını savaşa aktarmak isteyen ABD hükümeti kadınlardan korse ve sutyen alışverişini kısıtlamalarını istedi ve bu dönemde iki savaş gemisi üretilecek kadar metalden tasarruf edildi. Savaş söz konusu olduğunda memelerin görünürlüğü ya da desteklenmesi önemini kaybetmişti!

Çöpe atıldı, ‘yakıldı’

1920’lerde modada ‘erkeksi’ tarzın popülerleşmesiyle bu kez memeleri düzleştiren sutyenlerden yararlanıldı. 30’ların sonunda 2. Dünya Savaşı’nın patlamasıyla metal eksiğini kapamak için yine kadınların sutyen ve korselerine başvuruldu. Bu ikinci dalgayla artık kadın göğsü iyice özgürleşti.
Savaş sonrası 50’ler ve 60’larda dik ve büyük meme görüntüsü yakalamak için moda tasarımcıları sutyen giymeyi desteklediler. Sutyenler dişi figürü öne çıkarmak için moda sektöründe parlatılıp seksiliğin sembolü haline geldi; kadınların erkekler için giyecekleri ‘seksi’ iç çamaşırı markaları türedi. Mesela destekli sutyenleriyle ünlü Wonderbra 1964’te kuruldu.

Ancak özgürlük dalgasının yaşandığı 1960’lı yıllarda feministler bu işe bir dur demeye karar verdi. 1965’te sutyen özgürlüğünden bahsetmeye başladılar. 1968’de Miss Amerika güzellik yarışmasını protesto ederken baskı sembolü olarak gördükleri sutyenleri çöp kutusuna attılar. Haberlere ‘Yaktılar’ diye yansıyınca da feminizm ve sutyen yakmak popüler kültürde artık bağlantılıydı.

Ünlü feminist yazar, aktivist, gazeteci Susan Brownmiller 1984’te yayımladığı kitabı ‘Femininity’de sutyensiz kadınların erkekleri sinirlendirmesini ve şaşırtmasını şöyle açıkladı: “Dolaylı olarak memelerin sahibi olduklarını ve bu nedenle de sadece kendilerinin sutyeni çıkarabileceğini düşünüyorlar.”

Haberin Devamı

Baskı sembolü olarak görüldü... Seksilik için giyildi, özgürlük için çıkarıldı.. Ahlakın ölçüsü bile oldu...

İçine neler sığıyor!

Tüm bunlar olurken sutyen bir yandan ahlakın ölçüsü haline geldi. Erkekler bembeyaz tişörtleri ya da gömleklerinin altından meme uçları belirgin dolaşabilirken kadınlar için bu en hafif tabiriyle ‘hafiflik’ olarak görüldü. Hatta memelerin görünmesini engelleyen bir iç çamaşırı olan sutyenin kendisinin de 1 milimetre bile görünmesi ‘kıskanç’ sevgili, koca erkekleri çıldırtmaya yetti. Erkekler memelerimizle birlikte sutyenlerimizin de sahibi olduğunu zannetmeye başlamıştı!

Günümüzde halen bir kadının sutyen giyip giymediğinin konuşulması her ne kadar artık üstünde durmamamız gereken bir konu olsa da ne yazık ki gündeme gelebiliyor. Oysaki artık bir ‘No Bra Day’ yani ‘Sutyensiz Günü’müz de var. Bu gün 13 Ekim’de kadınların meme kanseri farkındalığını arttırmak için sutyen giymemeye teşvik edildiği bir gün.

Belli ki hepi topu bir çamaşır olan sutyen içinde sadece kadınların memelerini değil, halen seksilikten özgürlüğe, ahlakçılığa pek çok ‘önemli’ konuyu da barındırabiliyor!

Haberin Devamı

‘Sarkmayı önlemeye bir katkısı yok’

Bugün sorsak pek çok kadın sutyen takma nedeni için “Memelerin sarkmasını engelleme çabası” diyecektir. Oysa pek çok doktor meme sağlığı için sutyenlerin bir öneminin olmadığını söylüyor. Liv Hospital’dan genel cerrahi uzmanı Prof. Dr. Levhi Akın “Sutyen takıp takmamanın meme kanseriyle ilişkisine dair bir bilimsel çalışma yok. Doğrudan meme sağlığı ve hastalıklarıyla da ilişkisi yok. Sutyen takmanın meme kıvamının korunmasına veya sarkmasının önlenmesine bir etkisi olmadığı gösterilmiştir” diyor.

BAKMADAN GEÇME!