Güncelleme Tarihi:
Yasemin Uzunçelebi (44) İstanbul, Avcılar’daki evinde uyuyordu. Eşyasını toplamış, valizlerini hazırlamıştı. Ertesi gün yeni bir hayata başlayacağı Antalya’ya gidecekti... Fakat öyle olmadı. O gece bir saldırıya uğradı Uzunçelebi. Öyle bir
saldırı ki kafatası, gözü, kulakları, ağzı, yüzündeki bütün organları, vücudunun hayli büyük bir kısmı yandı, eridi. Şu anda boğazına açılan bir delikten (trakeostami) nefes alıyor. Bartın Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nün raporuna göre solunum sistemiyle beraber vücudunun yüzde 95’i zarar gördü. 2,5 yıldır tedavisi süren Yasemin, bizi hastanede kabul etti, sorularımızı yanıtladı...
Nasılsın Yasemin, nasıl hissediyorsun?
İyi diyelim iyi olsun, inşallah daha da iyi olacağım. Doktorlarım çok çaba sarf ettiler, Allah razı olsun tüm emeği geçenlerden. Aileme de çok teşekkür ederim. Özellikle ablama. Onların sayesinde ayağa kalkmayı başardım. Hayata tutundum.
Hastanede zamanın nasıl geçiyor?
Çok sıkıcı. Sabır istiyor, çok sabır isteyen bir süreç. Çünkü tekrar ayağa kalkmalıyım, çünkü hayallerim var.
Nasıl hayallerin var?
Artık eskisi gibi olamayacağım, biliyorum ama evde iş yapmak istiyorum. Çalışmak istiyorum. Terzilik falan yapmayı düşünüyorum, becerikliyimdir. Kendi çabamla bir şeyler üretmeye çalışacağım.
Seni yürürken görünce çok sevindim...
Yürüyemiyordum, ablam çok uğraştı, onun sayesinde oldu. Antalya’da bir doktor varmış yüz nakli yapan. Acaba oraya mı gitsem diyorum. Ama bilmiyorum nakle dayanabilir miyim... Göz ameliyatı, burun ameliyatı olunca belki de çok bir sorun kalmaz, değil mi? Ama güzelleşmek istiyorum. Burada alabilirsem göz protezi yapılacak. Tabii alabilirsek... Bakalım, bekleyeceğiz.
Şu anda tedavin ne aşamada?
Hayati olanları atlattık. Şimdi estetik tedaviler kaldı. Onlar da maddi olarak büyük meblağlar. Benim de gücüm yok. Halkımdan duyarlı olmalarını, empati kurmalarını umuyorum. Kendilerini benim yerime koysunlar. Allah’ın merhametine, insanlarımızın vicdanına sığınıyorum.
Bartın’a mı gideceksin?
Evet, ailemin yanında kalacağım artık. Zaten uzun zamandır ailemle birlikte yaşıyorum. İnşallah daha iyi olup aileme destek olabileceğim. Zaten benim ömrümün yarısı aileme destek olmakla geçti, onlar için çabaladım. Bizim başımızda babamız yok. Dayım yok, amcam yok, ağabeyim yok. Ben kendi kardeşlerimin büyükleri oldum.
Bu iş senin başına nasıl geldi?
Ben tiyatro eğitimi almak için Antalya’ya gidecektim. Oraya taşınmaya karar verdim. Eşyamı almaya geldim İstanbul’a. O gün her şeyi topladım, ertesi gün sabah yola çıkacaktım. Sadece kamyonete yüklemek kalmıştı. O gece yattım ama kalkamadım...
O geceye ilişkin neler hatırlıyorsun?
O geceye dair... Çok çırpındım... Uykumdan sıçradım ve ne olduğunu anlamadım. Oda karanlıktı, ışığı yakmaya çalıştım. Hatırladığım kadarıyla mutfağa, banyoya gittim, su bulamadım. Komşulardan istemek için dışarı çıktım, kapıları çaldım, tekmeledim, kimse açmadı. Çaresiz kalıp eve döndüm, 112’yi aradım. O anda yüzümün eridiğini fark ettim. Bir gözüm görmüyordu, derdimi anlatmaya çalıştım. Yandım dedim, sordular ama can havliyle anlatamadım. Sonra ambulans, polis, itfaiyeler geldi. Merdivenlerden indirdiklerini hatırlıyorum, sonrası yok...
Yasemin sen Mehmet Yıldız’ı tanıyordun, değil mi?
Tanıyorum, uzaktan. Onun söylediği gibi bir ilişki yoktu aramızda. Sevgili falan değildik. Bana evlenme teklif etti, ben de kabul etmedim. O gece evime gizlice girip bunu yaptı... Savcılardan rica ediyorum, ona en büyük cezayı versinler.
Uzun zamandır hastanedesin, dışarıda yapmayı özlediğin şeyler var mı?
Var! Tekrar Antalya’ya gitmek, tatil yapmak istiyorum, taşınamadım, içimde kaldı. Çok güzel bir yer. Özgür ve rahatça dışarıda olmayı çok özledim. İnsan içine, toplum içine karışmayı özledim. Özellikle kafelerde çay içmeyi özledim. Çünkü dışarıda çay içemiyorum, ağzımdan akıntılar oluyor. İnşallah doktorlarımız ağzımı yapacak. İnşallah tekrar insan içine çıkarım.
‘Özgür ve rahatça dışarıda olmayı çok özledim. İnsan içine karışmayı... Kafelerde çay içmeyi özledim.’
Ama bak şimdi zaten insan içindesin...
Böyle insan içini saymıyorum. Çünkü kendimi böyle kabullenemiyorum. Belki öyle değildir ama aynaya baktığımda kendimi görüyorum... Nasıl göründüğümü biliyorum. İnsanların bana nasıl baktığını tahmin edebiliyorum. O yüzden de insan içine girmekten çekiniyorum. Çekinme diyorlar bana ama öyle değil.
İnsanlara bir mesajın var mı?
En yakınlarına bile güvenmesinler. Tanımadığınız insanlara hiç güvenmeyin. Kimin ne olduğu, ne karakterde olduğu hiç belli değil. İçlerinde nasıl bir şeytanlık, nasıl bir canavarlık yattığı da belli değil. Ansızın vurabiliyorlar. Benim öyle oldu. Ne oldum değil, ne olacağım demeli. O günü yaşasınlar, iyilik yapmaya çabalasınlar yani yarın yok, yarın yok!
Son olarak ne söylemek istersin?
Ben tedavi olmak, eski halime dönmek istiyorum. Aynaya bakmak istiyorum doya doya... Rahat rahat hareket etmek, yemek yemek istiyorum. Aynaya bakıp saçımı taramak istiyorum, saçım yok. Bir de o kişinin çok büyük ceza almasını istiyorum...Böyle insanlara müebbet verilmesi lazım.
‘YASEMİN’İN DE GÖKYÜZÜNÜ GÖRMEYE HAKKI VAR’
5 Ekim 2021 gecesi... Evine gizlice giren Mehmet Yıldız (34) hazırladığı kimyasal karışımla, uyurken yaktı Yasemin Uzunçelebi’yi… Saldırgan kimyasal maddeyi Yasemin’in üzerine boca etti ve evden kaçtı.
Yasemin acıyla uyanıp can havliyle fırladı yataktan, ilk anda elektrik düğmesine bastı ve elinin bir kısmı düğmenin üzerinde kaldı; mutfağa gitti, oradan banyoya koştu, acısını dindirmek için su arıyordu. Ama sular kesikti çünkü Mehmet Yıldız önce vanayı kapatmıştı. Olay yerini inceleyen polisler, Yasemin’in su bulmak için evde dolaştığı her yerde lekeler olduğunu söyledi mahkemede. Kimyasalın etkisiyle eriyen vücudundan düşen parçaların iziydi onlar. Son kuvvetiyle 112’yi aramış, “Yandım” diyebilmiş sadece. Ve şoka girerek kendinden geçmiş. Bir daha gözlerini açması için tam 4 ay geçmiş aradan. “Yaşamaz” demişler ama bir yerinden hayata tutunmuş.
O ESKİ YASEMİN’DEN ESER YOK
Gözlerini açtığında o eski Yasemin’den eser yoktu… Üstelik başına ne geldiğini hatırlamıyordu bile…
Polis titiz ve hızlı bir çalışmayla saatlerce MOBESE görüntülerini izleyerek saldırganı tespit etti ve hemen gözaltına aldı. Yıldız’ın ilk suçu değildi bu; hakkında çoğu kadınlara karşı işlenmiş tam 16 ayrı suçtan dosya vardı. Şu anda canavarca hislerle öldürmeye teşebbüsten yargılanan Yıldız, mahkemede sık sık Yasemin’le sevgili olduğunu, onu sevdiğini ve evlenmek istediğini fakat onun teklifi kabul etmediğini anlattı. Evet, Yasemin, Mehmet Yıldız’la evlenmek istemiyordu, hiç sevgili olmamıştı, uzaktan tanıyordu ve ondan kurtulmak için şehir değiştirecek kadar bunalmıştı.
Duruşmalarda Mehmet Yıldız önce böyle bir şey yapmadığını söyledi. Ama elindeki küçük kimyasal yanık polislerin gözünden kaçmadı. Yasemin’inkiyle aynı türdendi. Yıldız duruşmalarda “Yasemin’i öldürmek istemedim, isteseydim öldürürdüm. Benim hayallerim vardı, evlenmek istiyordum” gibi ifadeler kullandı. Hatta Yasemin’e maddi manevi destek olmak istediğini bile söyledi.
Bartınlı mütevazı bir ailenin kızı olan Yasemin 16 yaşında, başlık parasıyla evlendirilmiş. Fakat çocuğu olmayınca kocası ondan ayrılmış. Şimdi yanında biri olmadan yaşaması mümkün değil. İlk günden beri ablası N. U. bakıyor; tam dokuz ay hiç hastaneden çıkmadan kardeşiyle kalmış. N. U. o günleri şöyle anlatıyor: “Yasemin her şeyi tekrar öğrendi. Konuşmayı, saymayı, yemek yemeyi, su içmeyi… Bebek gibi baktım ona. Polisler beni aradığında hemen hastaneye gittim, şoke oldum. Kömür gibi bir beden vardı ortada. Yasemin ifade verebilecek durumda değildi. Doktorlar ‘Yaşama şansı yüzde 1 bile değil’ dedi. Yasemin hiçbir mahkemeye gidemedi, hiç ifade veremedi. İlk iletişimi 6 ay sonra kurabildik. Ben anlattım, ‘Sana bunu yapan adam yakalandı, hapiste’ dedim. ‘Evde kimse yoktu, üç harfliler yaptı’ dedi.”
AİLENİN MADDİ GÜCÜ YETERLİ DEĞİL
Abla N. U. anlatmaya devam ediyor: “Ben o adama katil diyorum çünkü o bir katil. Yasemin’in tüm vücudu eridi. Doktorlar bedenin alt tarafından deri alıp hasarlı yerlere yama yaptı. Her yama tutmuyor. 100’den fazla operasyon geçirdi. Öyle bir zaman geldi ki 43 kiloya düştü. Ameliyat olamayacak hale geldi. O zaman Bartın’a eve götürdük, annesi baktı. Ben üvey ablasıyım, aynı babanın çocuklarıyız. Biraz kilo alınca 6 ay sonra tekrar hastaneye döndü.”
Ailenin maddi olarak gücü yeterli değil. Yasemin’in tedavisi esnasında en çok eriyen kafatasına plaka yerleştirilmesi gerektiğinde zorlanmışlar. 50 bin dolarlık bu operasyonu, ismini gizli tutan bir ilaç şirketi karşılamış. Abla N. U. minnettar: “Biz 50 bin doları bulamazdık. O şirketten Allah razı olsun. Benim ‘Abla bana göz, kulak alacak mısın’ diye soran bir kardeşim var. Yasemin’in bir gözü tamamen yok oldu, kulakları neredeyse yok. Takma göze ve protez kulaklara ihtiyacı var. Nasıl olacak bilmiyorum” diyor.
Abla N. U.: Benim ‘Abla bana göz, kulak alacak mısın’ diyen bir kardeşim var. Nasıl olacak, bilmiyorum!
İNSANLAR RAHATSIZ EDİYOR
Adli tıp, Yasemin’in vücut bütünlüğünün yüzde 95 bozulduğunu raporlamış. Ama Yasemin hayata karışmak istiyor, gücü elverdiğince. Bu o kadar kolay değil. Abla N. U. anlatıyor:
“Hastanede sedyeyle Yasemin’i dolaştırırken üzerini gazlı bezlerle kapatıyordum insanlar görmesin diye. Sonra bana bir cesaret geldi ve vazgeçtim. Yasemin değil, insanlar rahatsız olsun. Yasemin balkona çıksın, sokakta olsun istiyorum. Bakıyor, soru soruyor insanlar. Nasıl anlatalım her seferinde başına ne geldiğini? Yasemin bir kafede döke saça da olsa bir çay içebilmeli. Onun da hakkı bu gökyüzünü görmek, sokakta olmak.”
Bu arada adli süreç devam ediyor. 8 Ocak’ta mahkeme var. Avukatları Mehmet Yıldız’ın psikiyatrik olarak cezai ehliyeti olmadığını iddia etti. Fakat Adli Tıp Birinci Üst Kurulu tarafından verilen rapor bunun aksini söylüyor. 8 Ocak’ta yapılacak duruşmaya Yasemin de gitmek istiyor çünkü onu bu hale getiren adamla hesaplaşmak istiyor. Ama sağlık durumu nedeniyle bu imkânsız. Yine avukatı Salih Tolga Kutlualp ve abla N. U. temsil edecek Yasemin’i. Abla artık mahkemede olayları anlatmaktan çok yorulduğunu söylüyor:
“Yorgunum, duruşmalardan birine kardeşimin bu halini gösteren fotoğrafları götürdüm, tüm heyet şoke oldu. O katili (Mehmet Yıldız’a ‘katil’ diyor) dinlemek çok zor. ‘Seviyorum’ diyor, bu nasıl sevgi! Hâlâ diyor ki ‘Orada bir tas vardı, onu attım Yasemin’e’. Hayır öyle yapmamışsın, karışımı hazırladığı bidonu bulduk evde. Onu boca etmişsin kardeşimin üzerine. Sen ne adli tıbbı ne hâkimi kandırabilirsin. Bütün vücudu yanmış! Göz yuvaları, kafatası erimiş, hatta yatak bile boydan boya yanmış! ‘Akli melekeleri yerinde değil’ dediler. Ama cezai ehliyeti olduğuna dair rapor verdi adli tıp. Ailesi zengin ama devletten engelli maaşı alıyor.”
Ekonomik olarak güçlü bir ailenin oğlu Mehmet Yıldız, üç avukat birden onu savunuyor.
Yasemin’in başına gelenler ilk değil, belli ki son da olmayacak. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre 2023’te 315 kadın öldürüldü, 248 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Yasemin belki bedenen ölmedi ama ‘hayatı öldürüldü’, şu anda her türlü desteğe ihtiyacı var. Abla N. U.’nun dediklerini unutmayalım:
“Bu gökyüzünü görmek Yasemin’in de hakkı…”
‘HER AŞAMASINI PLANLAMIŞ GÖRÜNÜYOR’
Avukat Salih Tolga Kutlualp
- Bir gün sosyal medyadan bir mesaj geldi. Yasemin Hanım’ın dosyasına yardımcı olup olmayacağımı sordular. Ayrıntılı bilgi aldığımda ve Yasemin Hanım’ın fotoğraflarını gördüğümde tabiri caizse şoke oldum. Ve o saniyeden sonra davaya ücretsiz bakacağımı hatta masrafları da karşılayacağımı söyleyerek davaya dahil oldum. Bu davaya böyle özenli yaklaşmamda da ailemin çok büyük etkisi oldu. Her aşamada aileme ayrıntılı bilgi veriyorum.
- Halen yargılama devam ediyor. Savcılık 22.12.2023 tarihinde 8’inci celsede mütalaayı verdi. Savcılık, TCK’nın 82/1.b, 35/ 1, 53 / 1 maddeleri uyarınca cezalandırılmasını talep etti. Çok büyük ihtimalle sanığın müebbet hapis alacağı düşüncesindeyim. Ancak kanunlar gereği cezaevinde geçireceği süre 13-20 yıl arasında değişir.
- Olayın oluş tarzı itibariyle her aşaması planlanmış görünüyor. Olay gecesi Mehmet Yıldız, Yasemin Hanım uyuduğu sırada eve gizlice girmiştir. Akabinde evin su sistemini ve vanalarını kapatmıştır. Evdeki damacana suyu bile boşaltmıştır. Daha sonra Adli Tıp Kurumu’nun bile çözemediği asit karışımını müvekkilin üzerine dökerek öldürmeye çalışmış, başaramamıştır. Kaldı ki aynı olay yanlış hatırlamıyorsam 2018’de ABD’de yaşanmış ve fail suları kapatarak eşi uyurken asit karışımını üstüne dökerek öldürmüştür. Bu da Mehmet Yıldız’ın eylemi araştırdığı ve taammüden gerçekleştirdiğinin en büyük kanıtıdır.
- Adaletin yerine geleceği hususunda en ufak şüphem yok. Bence mahkeme üst hadden Mehmet Yıldız’a hak ettiği cezayı verecektir. Akabinde de tazminat davası açacağız. Bir daha bu olayların yaşanmaması için halkımızın Yasemin Hanım ve onun gibi mağdur kadınları unutmamasını istiyorum.