Güncelleme Tarihi:
Haftalardır sebze fiyatlarındaki astronomik artışı, fiyatları aşağı çekmek için alınan ve alınması gereken önlemleri konuşuyoruz. İklim değişimi, hal komisyoncuları, pazarcılar, karaborsacılar, büyük market zincirleri artışın aktörleri olarak adı geçenler. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hafta başında yaptığı bir konuşmada durumu ‘gıda terörizmi’ olarak tespit etti. Ankara’da 15, İstanbul’da 50 noktada tanzim satışı yapılmaya başladı. Burada satılan ürünlerin üreticiden alındığı, bu nedenle ucuz olduğu açıklandı. Tüm bu tartışmaların içinden apaçık görünen bir gerçek var: Üreticiden doğrudan alışveriş yapmanın önemi. Tarla ile tezgâh arasındaki farkın en önemli sebepleri nakliye masrafı, hale giriş-çıkıştaki fiyat değişimi ve perakendecinin kâr payı. Peki ya biz üreticimizle doğrudan temasa geçsek? Bu, aradan sayısız halkayı çıkarmakla kalmaz, tanıdığımız bir üreticinin güvendiğimiz ürünlerini tüketme fırsatı sunar. Üreticiyi tanıdığımız için doğru üretime teşvik edebilir, daha sağlıklı beslenebiliriz. Arada bir tarlasını ziyaret ederek denetimi bizzat yerinde gerçekleştirebiliriz. Belki sokağın başındaki markete gitmek kadar pratik olmaz ama ne yediğimizi, fiyatının günden güne değişmeyeceğini biliriz. Sakarya’daki çiftlikleri ziyaret ettik, üreticiden doğrudan alışverişin yöntemlerini araştırdık...
Paketleniyor...
Ve yola çıkıyor...
ÜRETİCİ PAZARI
Çiftçiyle yüzyüze
Çiftçinin, küçük üreticinin hiçbir aracı olmadan gelip ürünlerini sattığı pazarlara üretici pazarı deniyor. Aracı olmadığından sadece nakliye masrafı eklenerek ürün tezgâha geliyor. İzmir Seferihisar, Sığacık, Bornova, İstanbul Kadıköy Organik Pazarı, her pazar Kasımpaşa ve Balat’ta açılan Kastamonu pazarları, Muğla Marmaris, Bursa Nilüfer ve Ankara Sincan üretici pazarları buna birer örnek. Buralara gittiğinizde sofranıza koyduğunuz yemeğin malzemesini üreten kişiyle tanışabilir, üretim detaylarını öğrenebilirsiniz.
BOSTAN
Şehirde tarım
Nesli tükenmekte olan ve desteklenmesi gereken bir sistem. Yerel tüketim olduğundan en çevreci seçenek. Yediklerinizin yaşadığınız kentte yetiştirildiği anlamına geliyor. Her zaman gidip üretimi inceleme, denetleme imkânınız var. İstanbul’un merkezinde klasik anlamda kalan son bostan Yedikule Bostanları. Beykoz, Ömerli, Şile gibi şehrin yeşille buluştuğu uç bölgelerinde de hâlâ bostanlara rastlanıyor. Bir de yeni nesil bostanlar var; İstanbul’da Kuzguncuk, İmrahor, Roma, Bursa’da Nilüfer, Adana’da Seyhan, Ankara’da ODTÜ gibi. Bunlar daha çok mahallelinin toprakla buluştuğu, ticari amaçlı olmayan üretim yaptığı yerler. Tam listesine www.ekoharita.org/ekoloji-haritasi/ adresinden ulaşmak mümkün.
KOOPERATİF
Gönüllülük esasıyla
Ülke genelinde sayıları her geçen gün artan gıda kooperatifleri, aracısız olarak, sağlıklı, adil gıdayı, uygun fiyatla ulaştırmayı hedefleyen yapılar. Kâr amacı gütmeyen kooperatifler, sadece gönüllü emeğiyle organize olan bir yapıya sahip. ‘Gıda topluluğu’ olarak da anılıyorlar. Gönüllülük esasıyla çalışıldığından satış alanları kısıtlı saatlerde açık oluyor, bu saatlerde alışveriş yapmak gerekiyor. Türkiye’de ilk örneği, Boğaziçi Mensupları Tüketim Kooperatifi (BÜKOOP). Ardından İstanbul Kadıköy Kooperatifi geldi. Tunceli Ovacık Kooperatifi,
Ankara Güneşköy Kooperatifi önemli diğer iki grup. Diğerlerine gidatopluluklari.org, www.ekoharita.org/ekoloji-haritasi ve https://bukoop.org/ureticiler adreslerinden ulaşmak mümkün.
SOSYAL MEDYA
WhatsApp’tan sipariş
Özellikle Facebook ve Instagram’dan belirli etiketlerle arama yaptığınızda, organik sertifikalı olsun olmasın doğrudan son tüketiciye satış yapan üreticilere ulaşabiliyorsunuz. Doğal, organik, üreticidentüketiciye, doğalbeslenme, üreticiden, küçüküretici bu etiketlerden bazıları. Emin olmak için yakınlarınızdaki üreticiyi seçmeniz ve ziyaret etmeniz tavsiye ediliyor. Bu sistemde siparişler genellikle WhatsApp üzerinden veriliyor, doğrudan adrese gönderiliyor. Üreticinizle güven ilişkisi kurarsanız, dalından toplanmış gıdanın tadına varabilirsiniz. Sosyal medya alışverişlerinde de günlük veya haftalık fiyat oynamaları olmuyor, mevsimlik fiyatlar geçerli. Dileyen ödemesini kapıda yapabiliyor.
ÇİFTLİKLER
Tarladan eve
Özellikle organik ve doğal üretim yapan çiftlikler, mahsullerini e-posta grupları üzerinden üyelerine ulaştırıyor. Haftalık işleyen sistemde, o haftanın ürünleri ve fiyatları bir e-posta ile üyelere ulaştırılıyor. Üyeler satın almak istedikleri ürünleri işaretleyerek postayı cevaplıyor. Sipariş kadar ürün tarladan toplanıyor.
Et ve süt ürünüyse de siparişe göre paketleme yapılıyor. Adrese veya belirli dağıtım noktalarına gönderilen ürünler aynı gün sofranızda oluyor.
ÜRETİCİLER ANLATIYOR
Çiftçiyle mutlaka tanışın
Berin Ertürk, 19 yıldır organik sebze-meyve üretiyor.
Sakarya’daki aile toprağında 19 yıl önce kurulan ve sadece organik tarım yapan Jade Çiftliği’nin 180 dönüm arazisi var. Her şey mevsiminde yetişiyor. Kendi tohumlarından fide elde ediyorlar. Yazın 38 çeşit domates çıkıyor ama kışın asla üretmiyorlar. Çiftliğin sahibi Berin Ertürk kışın domates yetiştirmiyor da yemiyor da. Her pazar günü üyelerine ürün ve fiyat listesi e-posta ile gönderiliyor, her salı mahsul toplanıp paketleniyor. Çarşamba günü de aynı gün tüketicinin eline ulaşacak şekilde yola çıkıyor. Adapazarı çevresine karton kutuda kargo ile gönderim yapıyorlar. İstanbul’a ise bez alışveriş torbaları içinde özel soğutmalı araçla yollanıyor, şehirdeki dört teslim noktasına bırakılıyor.
Berin Ertürk, herkesi üreticisiyle tanışmaya davet ediyor: “Üreticiden alışveriş yapınca ne yediğini biliyorsun. Nasıl üretim yaptığını biliyorsun. Daha güvenilir oluyor. Ayrıca organik tarımda fiyatlar günden güne değişmiyor. Mevsim başında açıklanan fiyatlar hep aynı kalıyor. Bu da zaman zaman organik ürünlerin konvansiyonel sebze-meyveden daha ucuz kalmasına bile yol açabiliyor. Herkes gidip üreticisiyle tanışabilir. Küçük üreticiler böylece doğru üretime teşvik edebilir. Zehir kullanmadan, suni gübre kullanmadan üretirsen ben senden alışveriş yaparım garantisi veriyorsun çünkü.”
Dayanışma ağı kurduk
Koray Nurtuğ, 100 aileye yetecek kadar üretim yapıyor.
Koray Nurtuğ’un beş sene önce kurduğu Koray’s Farm’da tavuk, ördek, koyun, inek ve arı yetiştiriciliği yapılıyor. 100 ailenin et, süt, yumurta ve bal ihtiyacını karşılayacak kapasiteye sahip. İçinde kendi merasının da bulunduğu 60 dönüm arazisi var. Hayvanların yemini de kendi yetiştiriyor. GDO’lu mısır yedirmemek için kendi mısırını ekiyor. İzmir, Ankara ve İstanbul’a ürün gönderiyorlar. “Küçük üretici bir araya geldiğinde büyük üreticiyle daha rekabet edebilir hale geliyor” diyor. Bu amaçla aynı bölgeden yedi üretici Saküda adlı dayanışma ağını kurmuşlar. Ortak bir ürün listesi yayımlıyor, siparişleri ortak kutularda, aynı teslim noktalarına gönderiyorlar. Aralarında ekmek, organik kozmetik, sebze, et ve süt ürünleri, solucan gübresi üreticileri var. Tek bir araçla dağıtım yaptıklarından daha çevreci bir çözüm de bulmuşlar. Koray Nurtuğ, kendi üreticisini arayanlara bu konuda çalışan derneklere danışmalarını öneriyor.