Güncelleme Tarihi:
İlk hikâyemiz Halıcıoğlu metrobüs durağında geçiyor. Görmeyen bir arkadaşım metrobüsten iniyor ve “Biri bana yardım edebilir mi” diyor ortaya. Hemen önündekilerden biri de arkadaşımın eline para sıkıştırıyor. Arkadaşım sinirleniyor. Başka kimse de yardım etmeyince arkadaşım bastonuyla başlıyor yürümeye. O anda bir yardımsever koluna giriyor bizimkinin sıkıca (normalde bizim yardımcının koluna girmemiz gerekiyor). Hızlıca yürüyorlar. Arkadaşım “Biraz daha yavaş yürüyebilir miyiz” diyor, cevap yok. “İsminiz nedir”, cevap yok. Paniğe kapılıyor bizimki. “Yardım edin” diye bağırıyor. Turnikeden geçip merdivenden inerlerken fark ediyor ki doğru yerde. Sakinleşiyor. Derken yardımcımız duruyor, görmeyen arkadaşımızın ellerini tutup kulaklarına götürüyor. O anda anlıyor bizimki, yardım eden kahramanımız duyamıyor. Tekrar karşılaştıklarında daha yavaş yardımlaşma konusunda anlaşıyorlar.
Başka bir görmeyen kadın arkadaşımız bir duraktan her gün otobüse binip işine gidiyor. Duymayan beyefendi de
aynı şekilde. Birkaç gün aynı otobüste denk gelince beyefendi arkadaşımıza yardım etmek istiyor. Otobüs gelince bileğinden tutup otobüse götürüyor, oturması, inmesi için yardım ediyor yine bileğinden tutarak. Yine bir gün tam inecekleri sırada beyefendi bileğinden tutuyor arkadaşımı. Derken bir yolcu “Ne yapıyorsun” diyerek müdahele ediyor. Arkadaşımız durumu açıklamaya çalışsa da ortalık alevleniyor. Sonraki günlerde yardım kesiliyor tabii. Bir gün arkadaşımız annesiyle otobüs beklerken annesi “Şuradaki adam hep sana bakıyor” diyor. Arkadaşımız annesine anlatıyor olanları ama duymayan beyefendiye anlatamıyorlar. Çünkü işaret dili bilen yok. Böylece anlamadan, bilmeden bir dostluğun başlaması engellenmiş oluyor.
Son hikâyede ben varım görmeyen olarak. Bir GSM firmasının reklam filmi setindeyiz. Partnerim duymuyor. Kendiliğinden bir iletişim gelişiyor aramızda. Sahneye giderken elimden tutup götürüyor. Derken yönetmen gelip diyor ki: “Yeni bir plan çekeceğiz. Bu planda sen arkadaşınla prova esnasında kaza olmuş gibi yapacaksınız.” Tamam da bunu arkadaşıma nasıl anlatacağız? Sette işaret dili bilen yok, WhatsApp’tan yazıyorum, anlar gibi oluyor. Ama sahne çekilirken ben rol gereği sendeleyince panikle bana sarılıyor, düşeceğim diye. Ben ona yine rol icabı çelme takınca da fena sinirleniyor. Oysa işaret dili bilen biri olsa kimse sinirlenip üzülmeyecek...