Güncelleme Tarihi:
Mayıs ayı sonlarına doğru çıkan bir albüm, müzik piyasasına çok acayip bir giriş yaptı. Etkisinin sebebi milyonların takip ettiği birinin çıkardığı yeni albümü olması değil. Tam tersine az insanın bildiği birinden geldi bu iş. Plaj partilerini dolduran zengin kalabalığın ellerini havaya kaldıran, düzenlemelerini bir milyonuncu kere daha Ozan Çolakoğlu’nun yaptığı bir pop albümü olması da değil. Yine tam tersi bu albümün hedef kitlesi bu zengin kalabalığın tam karşıtı, amacı da aslında bu yeni nesil acınası görgüsüzlüğü yerin dibine batırıp intikam almak. Üstelik pop da değil, hip hop. Neyse bu gizemli tripleri bir tarafa bırakıp konuya gireceğim artık. Bu adamın adı Ezhel, albümün adı da harika bir kelime oyunuyla ‘Müptezhel’. Ezhel tek bir albümle tüm müptezelleri tek çatı altında toplamayı başardı.
Örgülü saçlı, vücudu dövmelerle kaplı
Hip hop tüm dünya gibi, Türkiye’de de altkültürün isyanını anlatma biçimi olarak epey revaçta. Varoş rap’i herkesi el üstünde tutuyor. İnsanlara bir şekilde ilginç geliyor, ben de bu tufana kapılanlardanım. Ama bu albümlerin çoğu komik; içkili, âlemli, karılarla kızlarla, geceleri barlarda nasıl da flört edemedik teması üzerine kurulu. Ezhel’i diğerlerinden ayıran, melodik rap yapıyor olması. Çok kötü bir benzetmeyle ‘Kanye Westvari’ diyebilirim.
Diğer en önemli farksa şu; Ezhel albümünde bize çok acayip bir dünyanın kapılarını aralıyor. Ankara’nın is, pas, kir, kömür, plastik, çöplük, lastik, egzoz, esrar kokan sokaklarını; aç kalıp süpermarketten sosis, salam çalan çocukları, esrarın etkisiyle parlayan ışıkları, Kennedy yokuşundaki pingpong maçlarını, Cebeci’yi, Ayrancı’yı, yürüdüğü mahallerde her yerin varoş olmasını ve o mahallerin girişindeki ‘babo’ları, polisten nasıl kaçıldığını anlatıyor. Öyle bir zehir ki bulaşanın kurtulması pek mümkün değil, tüm yazım bu albümü pahalı telefonumda döndürüp döndürüp dinleyerek geçecek.
Ve geçen hafta Kadıköy Karga’da Müptezhel’in lansman konseri vardı. Gecenin yıldızı Ezhel’e, Kamufle ve Istanbul Trip’in yanı sıra DJ kabininde Da Poet ve Da Frogg eşlik edecekti. İnsan bazı şeyleri sadece kendisi biliyor sanıyor ama aslında öyle değilmiş. Saat 17.00’de satışa çıkan biletler bir saatte tükendi.
Her şey olması gerektiği gibi hatta tahminimden biraz daha kötüydü. Basık tavanlı, sıfır havalandırmalı, 300 kişinin tıklım tıklım doldurmasıyla karanlık bir saunaya dönen sahnede Istanbul Trip’çiler ortalığı yakarken içeri girdik. Yerlere bırakılan çantaların üstünden atlayıp yolumuzu kesen tüm kızlarla kavga ederek önlere ilerlemeyi başardık. Karga’da iki tane hoparlör var ve birinde ses sürekli gidip geliyor. Kavga ettiğim kızların laneti tuttu galiba, tabii ki sesin gittiği hoparlörün altında durmuşuz, diğer tarafa ilerlemeye de cüret edemedik. Kamufle’nin de ardından, örgülü saçları, tüm vücudu dövmelerle kaplı 25 yaşındaki kahramanımız Ezhel sahneye çığlıklarla çıktı ve konseri, “Ne Çin Çin ne Harlem. Tüm dünya mahallem” diyerek en favori şarkılarımdan ‘Bazen’le açtı.
Seyircinin ilgisinden ve daha piyasaya çıkalı iki ay bile olmadan tüm şarkılarını ezbere bilinmesinden sanırım o da biraz şaşkındı. ‘Angaralı çocuk’ mahcup tabii. Daha üçüncü şarkının ardından yorulduğunu söyledi ve serbest stile geçti. Ne yorulması ya? Tatlım burası da Kadıköy yani. Yeni Beyoğlu. 216. Burası Ayrancı’ya benzemez, biz burada yorulmayız ve dinlenmeyiz. Ankara’ya dönünce evinde bol bol dinlenirsin.
Açıkhavada da dinlemek istiyorum
Artık soyunanlar mı istersiniz, sıcaktan fenalaşanlar mı... Hayatta ilk kez bütün bir rap albümünün ezbere söylendiğine şahit oldum. Ezhel iyiydi ama seyirci inanılmazdı. Ter ve testosteron kokularına boğulmuş bir şekilde konseri bitirdik.
İyi iş ne olursa olsun karşılığını buluyor. Gönlüm, Ezhel’i bir de harika bir ses sisteminde ve açık havada dinlemek istiyor.
İsyanını, yoksulluğunu, Ankara’nın ayazını haykıran tüm bu gençler anaakımda kendilerine yer bulup tüm plaj bebelerini tokatladıklarında, yaşadıkları yeraltlarından fırlayıp tüm şehrin sokaklarını ele geçirdiklerinde hayatlarımızın daha da anlam kazanacağına ve hak ettiğimiz yeri bulacağımıza yürekten inanıyorum. Ezhel’in yolu açık olsun.