Tolga Pamir: 33 gün okyanusta tek başımaydım, bazen işler halüsinasyona kadar gidiyor

Güncelleme Tarihi:

Tolga Pamir: 33 gün okyanusta tek başımaydım, bazen işler halüsinasyona kadar gidiyor
Oluşturulma Tarihi: Ekim 31, 2021 07:00

Hayali için bir biletle dilini bile bilmediği Fransa’ya giden,16 yıldır orada yaşayan Tolga Pamir, Türkiye’nin ilk solo açık deniz yarışçısı. Bugüne kadar Atlantik’i üç kez tek başına geçti ve şu an dördüncü yarışının ilk etabında... Sırada en büyük hayali olan Vendee Globe yani dünya turu var! Teknede çok inişli çıkışlı duygular yaşadığını söyleyen Pamir: “Birden bir yunusun atlamasına gülerken 10 dakika sonra ağlarken buluyorsunuz kendinizi. En dipte ve zavallı hissettiğiniz anlar var.”

Haberin Devamı

Atlantik aşırı yarışına dördüncü kez katılan Tolga Pamir’le (46) yarışın ilk etap molasında çevrimiçi olarak buluştuk. Şu an Bodrum’da; kısa bir süre sonra ikinci etap için Portekiz’e dönecek. Şimdiye kadar dünyayı 1.5 kez turlayacak kadar denizlerde yol kat eden Pamir’le uğrunda 20 yıldır çalıştığı hedefi Vendee Globe’u ve solo yelken sporunun inceliklerini konuştuk.

33 gün okyanusta tek başınıza kaldığınızı hayal edin, üstelik üzerinden sürekli dalgalar geçen küçücük bir tekne. Yemek yok, az olan suyunuzla duş da almak zorundasınız! Alışık olduğunuz uyku rutinini de unutun. Bana göre son zamanların en heyecan ve tutku dolu hikâyesinin detaylarını Pamir’in ‘Kırmızı Mavi Kova’ adlı kitabında okuyabilirsiniz…

Tolga Pamir: 33 gün okyanusta tek başımaydım, bazen işler halüsinasyona kadar gidiyor

Haberin Devamı

Türkiye’de solo yelkende tek sporcusunuz. Yelkene ne zaman başladınız?

7 yaşımda başladım. Doğruyu söylemek gerekirse bu bir şans. Tuzla’da büyükannemin oturduğu sitede yelken okulu vardı. Orada sadece yelkeni değil, denize dair her şeyi öğrendim.

İşin mutfağında büyümüşsünüz…

Ama sonra kışın oturduğumuz yer denize uzak olduğu için ara vermek zorunda kaldım. Okul yıllarımda basketbola devam ettim. İş hayatına başladığımda Tuzla’da beraber büyüdüğümüz arkadaşlarımla tekrar canlandı bu yelken hayali. Hobi olarak yapıyordum.

Ne iş yapıyordunuz?

Reklam ajansında çalışıyordum. Ve bir makaleyle karşılaştım. Vendee Globe’dan bahsediyordu. Dünyanın etrafında tur atılarak yapılan bir yarış. Parkur Fransa’nın batı kıyısından başlıyor. Sonra ekvatora iniyorsunuz, Ümit Burnu’nu dönüyorsunuz, Avustralya’nın ve sonra Güney Amerika’nın altından dönüyorsunuz; tekrar ekvatora geçip aynı yerde bitiriyorsunuz. Denizlerin Everest’i olarak tanıtılıyor
bu yarış. Sonra “Neden böyle bir ‘challenge’ olmasın hayatımda” diye sordum.

Durağan mıydı hayatınız?

Belki 30 yaş krizi, birazcık düzensizlik, belki de İstanbul’daki trafikten bıkmışlık; geleceğe yönelik herhangi bir umut taşımama... Beraberinde bu spora olan tutku da var. Sonunda Fransa’ya bir bilet aldım ve yolumu La Rochelle’e çevirdim.

Haberin Devamı

Her şeyi bir anda geride bırakarak...

Evet, patronuma işten ayrıldığımı söylediğimde “Nereye gidiyorsun” dedi. “Fransa’ya gideceğim” dedim. “Fransızca konuşmuyorsun” dedi. “Bakalım, öğreniriz” deyip yola çıktım. Hayata sıfırdan başlamak aslında bu. 8 aylık bir kurs aldım. Fransızca öğretmeni hepimize; neden oradayız, ne yapmak istiyoruz diye sorarken ben de hayalimi söyledim. Bana bir bar ismi söyledi ve “Mutlaka oraya git. Bölgenin tüm denizcileri orada, bilgi alırsın” dedi. Gittiğim gün de şansıma katılmak istediğim yarışın 2004 edisyonunu bitiren üç sporcunun dönüş partisi vardı. 6 ay sonra da o barda barmen oldum.

Tolga Pamir: 33 gün okyanusta tek başımaydım, bazen işler halüsinasyona kadar gidiyor

Haberin Devamı

‘KURU MAMA YİYORUZ’

Vendee Globe gibi büyük bir yarışa hemen katılmak mümkün mü?

Hayır tabii, deneyimli olmanız şart. Öncesinde Atlantik aşırı yarış tecrübeleri istiyorlar. 1000 deniz millik bir parkuru tek başınıza gitmek ve katıldığınız yarışları tamamlama koşulu var.

Nasıl başladınız?

2009’da... Atlantik aşırı yarışına girmeyi planlıyorum ama tekne almam, sponsor bulmam lazım. O esnada barı bıraktım ve tekne üretim işinde çalışmaya başladım. Kredi çektim, tekneyi aldım. Bir otelde gece bekçiliği yapmaya başladım. Kaç günde bir ekmek alabilirim diye ince hesaplar yaptığım, çok parasız bir dönem.

Hiç “Ne yapıyorum ben” dediniz mi?

Tabii ki! Çok sorguluyorsunuz kendinizi. Krediyi ödeyemez hale geldim. En son artık bu tekneyi iade etmeye karar verdim, yarıştan da çekiliyordum ki bir arkadaşımın etrafa yaydığı haber, kıvılcıma dönüştü ve küçük destekler bulundu.

Haberin Devamı

Rotası nereleri kapsıyordu?

Atlantik geçişi, Fransa’dan başlayıp Brezilya’ya giden bir yolculuktu. Yardım almadan, herhangi bir elektronik kullanmadan. 83 tekneden 41’i bitirdi yarışı.

Ne kadar sürüyor Atlantik geçişi?

Yarış iki etaplı. Fransa’dan başlayıp Portekiz’e varıyorsunuz. 11 günlük bir etap. Karaya çıkıyor ve bir hafta ikinci etap için hazırlanıyoruz. İkinci etap da 22 gün süren Atlantik geçişi. Yani toplam 33 gün suda tek başıma kaldım.

O kadar gün ne yiyip içiyorsunuz?

İlk hafta portakal, elma gibi meyvelerle idare ediyoruz ama ağırlık yapmaması için fazla yiyecek alamıyoruz ve suyla hazırladığımız kuru mamayla besleniyoruz. Oturmamıza rağmen günlük 4.800 kalori harcıyoruz. Ayrıca teknede su yapıcı yok. Günlük 3.5 litre kadar suyla yola çıkıyorsunuz. Mutfak, duş yok; duş da aynı suyla. O yüzden haftada bir.

Haberin Devamı

Peki ya uyku...

E tabii, tek başınasınız, gece-gündüz gittiğimiz için günde beş tane 1.5 saatlik uyku sistemi kuruyoruz. Elektronik cihaz olmadığı için harita okumayı, güneşten, yıldızdan yerinizi bulmayı da bilmelisiniz.

Bunlar sizi zinde tutan, çalışılmış uyku süreleri olsa da okyanusun ortasında zifiri karanlıkta, bir teknenin içinde uykuya geçebileceğimi zannetmiyorum. Güvenliğiniz ne oluyor?

En zoru da orası. Uykuya geçebilmek için eğitimler alıyoruz fakat kaza riski yüksek. Halüsinasyonlara kadar gidiyor bu iş. İlk yaptığım yarışta 72 saat kadar uykusuz kaldım. Bir yerden sonra teknenin üstünde, ön tarafında bir çocuğun hayatını kurtarmakla uğraştım. Denizdeki arkadaşlarını çağırıp “Hadi gel yüzelim” diye denize inen yarışmacılar var. Aynı yarışı ikinci kere yaptığımda, bitişe 7 mil kala, sabaha karşı uyuyakalarak kayaların üstünde bitirdim. Helikopterle kurtarıldım, teknem battı. Ben ilk değilim bu kazalarda, son da olmayacağım yani.

Soğuk oluyor mu?

Hep ıslak bir teknedesiniz, sürekli üzerinizden dalgalar geçiyor. Kuzeye çıktığınız zaman çok üşüyorsunuz. Yani sıfırın altına düştüğü oluyor. Bu da bir alışma süreci. Şu an Bodrum’dayım, herkes battaniyeleri çıkarmış, ben hâlâ kapı açık, çıplak yatıyorum.

20 YILLIK HAZIRLIK

Mental olarak kendinizi nasıl hazırlıyorsunuz?

Her Atlantik geçişimde yanıma bir kitap aldım ben. Hiçbirinde bitiremedim. Yapılacak o kadar çok iş var ki. Çok inişli çıkışlı duygularımız oluyor. Yani birden bir yunusun atlamasına gülerken, 10 dakika sonra ağlarken buluyorsunuz kendinizi. En dipte ve zavallı hissettiğiniz anlar var.

Var mı bir yönteminiz peki?

‘Sofroloji’ tekniğini kullanıyorum ben. Yogadan esinlenen bedensel ve zihinsel sorunları atlatmaya yarayan bir gevşeme tekniği. Artık Ay’a 12 kere falan gidip gelmiş bir astronot gibiyim. Bir Fransız denizcinin sözü var; “Deniz alçakgönüllülüğü gerektiren bir yerdir. Ve uzun süreli öğrenmeyi gerektirir. Bununla ilgili kendinize yalan söylediğiniz her an deniz sizi pataklar”.

Vendee Globe startı ne zaman?

20 yıldır bu yarış için hazırlanıyorum. Tek hayalim. Bu yarışı tamamlamış sporcu sayısı, dünya yörüngesi dışına çıkmış astronot sayısının beşte biri kadar. Start 10 Kasım 2024’te… Belki hedefime ulaşır ve bu yarışı tamamlamış ilk Türk denizci olarak Atamıza armağan edebilirim.

‘ATLANTİK’İ AVCUMUN İÇİ GİBİ BİLİYORUM AMA KARADENİZ’İ TANIMIYORUM’

Fransa’da yarışıyorum, hatta dünya sıralamasında ilk 57’ye kadar çıktım ancak ülkemde solo yelken branşı yok. Avrupa’da ‘Atlantik’i yukarıdan kuzey geçişi rekoru’, ‘İrlanda turu rekoru’, ‘İngiltere turu rekoru’ gibi birçok farklı rekor denemeleri var. Ülkemizde neden olmasın? Hem denizlerimizi keşfetmek, kullanmak hem de istatistikler çıkarmak güzel olur. Türkiye Yelken Federasyonu’yla bir görüşme yaptım. Yeşil ışık yaktılar. Hedef, dört denizimizi birleştirip hiç durmadan ve dışarıdan yardım almadan Hopa’dan İskenderun’a bu parkuru tamamlamak. Tek başınıza iki kişi ya da ekip olarak da bu parkuru yapabilirsiniz. Ben 16 gün, 16 saat, 27 dakika, 31 saniyede bitirdim. Bu sırada kendi denizlerimi tanımadığımı fark ettim aslında. Yani o kadar senedir Fransa, İngiltere, Brezilya, Karayipler, Kanaryalar’ı avcumun içi gibi biliyorum. Fakat Karadeniz’de hiç yelken yapmamış olmak utançtı aslında. İnanılmaz bir cennetimiz var. Kıymetini gerçekten bilmiyoruz. Hedefimde bir sonraki yıl Türkiye turunu bir kadın sporcuyla iki kişi yapmak var. Başvuruları almaya başladık, tek kriterimiz 25 yaş üzeri olması. Onun dışında hiç yelken bilgisi olmayan ama deniz âşığı bir kadın da tercih sebebimiz olabilir. Bu sadece erkeklerin yaptığı bir spor değil. Avrupa’da 500 yarışçının arasında 200’ü kadın oluyor.”

HAMİLE EŞE GEMİDEN E-POSTA

“Eşimle yarışlarda tanıştım, rakibimdi. Sonra evlendik. Bir yarışımda 4 aylık hamileydi. Karayla iletişim yok, Türk gemisiyle karşılaştım okyanusta ve onlardan bir e-posta atıp cevap alabildim. Telsizi öptüğümü hatırlıyorum. Bu bir tutku... İlk başta annem de ‘Deli misin ne yapıyorsun?’ diyordu ama şu anda benim uyumadığım kadar o da uyumuyor. Babam da ‘Sen doğduğundan beri bu kadar uykusuzluk yaşamamıştım’ diyor...”

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!