Güncelleme Tarihi:
Stereotaktik radyocerrahi: Son yıllarda radyasyon (ışın) tedavisinde kullanılan bu yöntem sayesinde çok küçük veya ulaşılması zor noktalardaki tümörlere dahi ulaşıp tedavi edebiliyoruz. Diyelim ki hastanın vücudunda üç farklı bölgede tümör var. Bu üç tümör için üç ayrı cerrahi uygulamak hasta için kolay olmayan bir yöntem. Ancak bu üç farklı bölgeye stereotaktik radyocerrahiyle lokal tümörü yok edici bir tedavi yapılabilir. Üstelik bu yeni teknoloji sayesinde hastaya kesi, anestezi veya iğne yapmadan, üç bölgeye yüksek dozda radyasyon verilip tümörün kontrolü sağlanabilir. (Banu Atalar)
Akıllı ilaç: Tümörün genetik yapısı genetik laboratuvarlarında inceleniyor ve hasta için hangi ilacın etkili olacağı saptanıyor. Böylece hastaya boşu boşuna, organlarına zarar verecek ilaçlar verilmemiş oluyor. Kemoterapi sadece hastanın tümörünü öldürmüyor, bütün organlarındaki hücrelere zarar veriyordu. Akıllı ilaç, tümörü bulup sadece onu öldürüyor. Bu gelişme, kanser tedavisinin başarısını arttırdığı gibi, tedaviye bağlı yan etkileri çok azalttı. (Semih Halezeroğlu)
MR Linac: Radyoterapiyi (ışın tedavisi) batın (karın) bölgesine yapmak önceden çok daha zahmetli bir işlemdi. Bu bölgede, mide, bağırsak, karaciğer ve böbrekler gibi çok kritik organlar bulunuyor ve bunların hepsinin arasında bir tümörü ışınlayabilmek daha önce çok zordu. MR Linac cihazları sayesinde batında yerleşen tümörlere bile etkin ve yüksek dozda radyasyonu güvenle verebiliyoruz. Bu, pankreas, karaciğer, prostat gibi organların kanserlerinde, cerrahi yapılamayan hastalar için umut verici bir gelişme. (Banu Atalar)
Ameliyatsız tedavi: Hastalara belli aralıklarla kemoterapi ve radyoterapi veriyoruz. Bu, ortalama 26 hafta süren bir tedavi. Hastalar uyumlu olur ve sıkı takip protokolüne uyarlarsa tamamen ameliyatsız kurtulabilme şansları var. Yani uzun vadede ameliyata ihtiyaç ortadan kalkabilir. (Oktar Asoğlu)
Tek port torakoskopi: Son 10 yıla kadar dünya genelinde akciğer kanseri tedavisinde aldığımız başarı oranı çok yüksek değildi. Kanser çok erken evredeyse ameliyatla tedavi edebiliyorduk ama ameliyat dışında kalan kemoterapi ve radyoterapi gibi yöntemler istediğimiz gibi başarılı sonuçlar vermiyordu. Artık açık ameliyat yerine, tek ve 3-5 cm’lik küçük bir kesiden girip kapalı ameliyatlar yapabiliyoruz. Hasta üç gün yatıyor, iki gün sonra normal yaşantısına dönüyor, ağrısı da olmuyor. (Semih Halezeroğlu)
Kanda dolaşan tümör DNA’sının saptanması: Tomografi, MR ya PET/CT çekip bir kitle gördüğümüzde hastalık tekrarlamış diyorduk. Halbuki tümör radyolojik olarak görüntü verecek seviyeye geldiğinde zaten oldukça ilerlemiş, 1 mm’nin beşte biri büyüklüğüne geldiğinde bile bütün gelişmesini tamamlamış oluyor. Son yıllarda kandan alınan bir örnekle tümör DNA’sının var olup olmadığının saptanması, hastalık tekrar etmişse bunu erkenden fark etmemize yardımcı oluyor. Hasta ameliyat edildikten sonra bir koruyucu tedaviye ihtiyaç var mı yok mu, bunun kararının verilmesinde de bu yöntem bize yardımcı oluyor. (Gökhan Demir)
Immünoterapi: Artık kanser tedavisinde bağışıklık sistemi etkin olarak kullanılmaya başladı. İmmünoterapi, bağışıklık hücrelerini güçlendirerek vücuttaki tümörlere saldırmalarını sağlıyor. Akciğer, baş boyun, melanom, böbrek, mesane, mide ve bazı tür kalın bağırsak kanserlerinde etkin olarak kullanabiliyoruz. Hatta bazı hasta gruplarında hiç kemoterapi yapmadan, sadece immünoterapiyle hastalığın ileri evresinde bile şifa elde edebiliyoruz. (Gökhan Demir)
Küçük alan ışınlamaları: Eskiden radyoterapi, tümörlü olan bölgeyi ışınlarken çevresine de zarar veriyordu. Örneğin yemek borusu, akciğere yakın. Akciğer kanseri tedavisi gören bir hastanın yemek borusu ve kalbi de zarar görüyordu. Işınlama yaparken artık sadece tümörlü küçük alan ışınlanıyor, etraftaki dokuya zarar verilmiyor. (Semih Halezeroğlu)
Ameliyat sırasında karın içerisine uygulanan ısıtılmış kemoterapi (HIPEK): Kolon ve rektum kanserlerinde karın içerisinin tümörsüz bir hale getirilmesinden sonra sıcak kemoterapi uygulanabiliyor. Yüksek sıcaklık, kemoterapinin etkinliğini arttırıyor. (Oktar Asoğlu)
mRNA aşısı: RNA molekülleri DNA’daki bilgiyi moleküllere taşıyan ara, geçici moleküller. En az DNA kadar RNA’nın da genlerimizin işlevlerini belirlemede rolü olduğunu biliyoruz. mRNA aşıları, bugün COVID-19 tedavisinde etkin olarak kullanılıyor ama yakın bir zamanda kanser tedavisinde de mRNA bazlı aşıları kullanmaya başlayacağız. Bu aşılar, kanser hücresinin genetik yapısını değiştirerek tedavinin yapılmasını sağlıyor. (Gökhan Demir)
Robotik cerrahi: Bu sistem sayesinde, genellikle 15-20 cm’lik kesilerle yapılan zor kanser cerrahileri, küçük deliklerden hassas bilgisayar kontrollü kollar ve yüksek çözünürlüklü üç boyutlu kamera sayesinde başarıyla gerçekleştirilebiliyor. Bu sayede hastaların çok daha çabuk iyileşmeleri ve ameliyat sonrası verilecek ek tedavilerine (radyoterapi ve kemoterapi) gecikmeden başlamaları sağlanıyor. Robotik cerrahi sıklıkla rahimiçi ve rahimağzı kanserlerinin tedavisinde kullanılıyor. (Mete Güngör)
Cerrahinin daha organ koruyucu hale gelmesi: Eskiden ne büyüklükte olursa olsun tümör ameliyatla çıkarılır, ardından koruyucu kemoterapiler yapılırdı. Bugün pek çok tümörde önce kemoterapiyle başlanıyor, tümörü küçültüp daha minimum ölçekte bir ameliyat yapıyoruz. Mide, yemek borusu ve pankreas kanserlerinde ameliyat öncesi tedaviler giderek yaygınlaşıyor. Böylelikle yapılacak cerrahi ameliyatın agresifliği azalıyor. (Gökhan Demir)
‘TEDAVİMİN ODAK NOKTASI KANSER DEĞİL KORONAYA YAKALANMAMAYA ÇALIŞMAK OLDU’
Tedavi yöntemlerindeki gelişmeler birbiri ardına gelirken pandemi, kanser hastalarının tedavisinde birtakım aksaklıklara neden oldu... Hasta ve hasta yakınları salgının başlangıcından beri ne yaşadıklarını anlattı.
HASTANEDE ÇALIŞANLAR AZALDI
Hidayet Özgül (45)
- 2016’de meme kanseri teşhisi kondu. 1.5 yıl sonra aynı bölgede nüksetti. Yeniden ameliyat, yeniden kemoterapi... Bir süre sonra kitle bu sefer diğer memeye ulaştı. Yine ameliyat oldum, kemoterapi almaya devam ediyorum, hayati tehlikem olduğu söylendi. Hastaneye giderken bir arkadaşımın bana eşlik etmesi, dışarıda bir kahve içmek... Bunlar beni hayata bağlayan şeylerdi. Pandeminin en büyük yükü sevdiklerimizin manevi desteğini alamamak oldu. Biz kanser hastaları için moral çok önemli.
- Hastanelerde kuyruklar azaldı ama çalışanlar da azaldığı için hastanede bekleme sürem arttı; tedavimin odak noktası kanser değil, ‘korona olmamaya çalışmak’ oldu. Salgın başladığında ilk iki-üç ay maskeye ulaşmakta zorluk çektim; Türk Kanser Derneği’nden maske ve hijyen paketleri, beslenme uzmanı desteği almasaydım çok zorlanırdım. Yine derneğin verdiği çevrimiçi psikolojik destek de bu süreçte beni telkin etti.
- Hastanede sosyal mesafe konusunda da ciddi sorunlar yaşıyorum. Onkoloji harici diğer polikliniklerden randevu almak da imkânsızlaştı çünkü doktorlar da korona oluyor. Malzeme sıkıntısı da var. “Port iğnesi yok, dışarıdan temin edin” dediler. Gittim, o iğneyi aradım. Pek çok kontrol hastası arkadaşım da randevularının ertelendiğini anlatıyor.
İYİLEŞMEYE MOTİVE OLDUM
Demet Işıl Yılmaz (33)
- Pandemi döneminde bir meme kanseri hastası olarak tedirginliğim o kadar kısa sürdü ki buna ben bile şaşırdım. İlk önce “Kanserden kurtulsam koronadan kurtulamam” dedim, sonra herkesin benimle aynı şekilde maskeli gezmesi, hijyen koşullarına dikkat etmesi ve hastalık konusunda bir hassasiyet geliştirmesi beni rahatlattı. “İlk defa hepimiz birbirimizin sağlığından sorumluyuz” dedim, iyileşmeye çok daha motive oldum.
ONKOLOĞA ZAR ZOR ULAŞTIK
Gülay Altan (hasta yakını)
- Mart 2020’de 65 yaş üstü sokağa çıkma yasağı gelene kadar, babam 72 yaşının elverdiği ölçüde sağlıklı biriydi. Eve kapandıklarında şikâyetleri başladı. Bacağı ağrıyordu... Mayısta hastaneye gidildi. İlk filmlerde kalça kemiğindeki 10 küsur santimetrelik metastaz tümörü görüldü. 4. evre kanser.
- Hastaneler o dönemde çok ağır işliyordu çünkü sadece korona varmış ve diğer hastalıklar birden yeryüzünden silinmiş gibi bir hava vardı polikliniklerde. Normalde birkaç gün sürecek testler, görüntülemeler, kanserin kaynağını arama çalışmaları haftalar sürdü... Ağustosta bir günlüğüne İstanbul’a götürdük. Biyopsi yapıldı, ileri genetik testler sürerken kemoterapi alamayacak kadar ağırlaşmıştı. Her kötüleştiğinde hastaneye gitmek eziyetti. Onkoloğunun olduğu hastane pandemi hastanesi... Ambulans önce ‘korona aciline’ bırakıyor. Tomografi çekiliyor. Tümör tüm akciğeri kapladığı için buzlu görünüyor, görüntüleri ayırt edilemiyor ve en az 12 saat boyunca doktordan doktora, yalvara yakara, gerçek muhatabımız onkoloğu, olmadı asistanlarını kovalayarak bulup onkoloji servisine çıkabiliyorduk.
- Kim bilir kaçıncı hastane sürecinde iki gün aynı odada kaldığımız hasta ağır korona zatürresi çıktı. Testler, karantinalar, bitmeyen sıkıntılar... İleri genetik testler 7 Ekim’de bize mutlu haberi verdi. Akıllı ilaç eşleşmesi olmuştu. Yani bir ilaç doğrudan babamdaki kanseri geriletebiliyor, sağ kalım süresini uzatıyor, ayağa kaldırabiliyordu. Çok umutlandık ama maalesef sadece iki gün içebildi, ekim ayında bize veda etti.
30 İLDE HEMATOLOG YOKMUŞ
Ayşegül Turcan (55)
- 2008’de kemik iliği kanseri tanısı konmuştu, hastalık geçen yaz nüksetti. Üstelik kronik böbrek yetmezliğim de var. Oğlum doktor, COVID servisinde çalışmaya başlayınca “Ya ölürse?” diye çok korktum, bu sinir bozukluğuyla hastalığımın nüksettiğini düşünüyorum.
- “Kanserim. Ömrüm ne kadar ki? Bir sene evde durdum bekledim, pandemi bitmezse iki sene daha mı bekleyeceğim? Son kalan senelerim böyle mi geçecek?” diye düşünüyorum, moralim bozuluyor.
- Kanser ve Hasta Hakları Platformu’nun hastaları evden hastaneye, hastaneden eve taşıyan ücretsiz bir projesi var, Onko-Van. Ben hastaneye gidip hemen karnımdan iğne oluyor ve kortizon hapını da evde alıyorum diye bu hizmetten daha ihtiyaç sahibi biri yararlansın istedim. Tedavi olduğum hastane evime yakın olduğu için ya taksiyle ya da iyi hissediyorsam minibüsle gidip geldim.
- Bu süreçte kanser tetkiklerimin hepsi yapılamadı çünkü hastanede tahlil kiti kalmamış. Pek çok hasta doktoruna ulaşamadı, e-nabız’dan randevu alamadı. Facebook’ta kurduğum Multiple Myeloma Türkiye grubunda bu dönemde zorlanan pek çok hasta olduğunu görüyorum. Bir kemik iliği kanseri hastası Çorum’da oturuyor ama orada hematolog olmadığı için Ankara’ya gidip geliyor. Bu konuyu araştırdım, gördüm ki 30 ilde hematolog yok.