Tek bir ülkenin değil dünyanın kaderi belirlenecek

Güncelleme Tarihi:

Tek bir ülkenin değil dünyanın kaderi belirlenecek
Oluşturulma Tarihi: Kasım 03, 2024 07:00

ABD’deki başkanlık seçimleri için geri sayım başladı. 5 Kasım Salı günü oy verme işlemi sona erecek. Eski başkan Donald Trump ve şu anki başkan yardımcısı Kamala Harris arasındaki yarışın galibi ABD’yi yönetirken Ortadoğu, Doğu Avrupa ve ekonomiyle ilgili sorunlarla boğuşacak.

Haberin Devamı

Seçim yarışı bu kez çok bilinmeyenli bir denklemden farksız. Donald Trump’ın başkan olduğu yıllardan beri ABD’nin iki büyük partisinin seçmenleri arasında büyük bir kutuplaşma var. Dünya genelindeki siyasi gerilim de birçok göçmene ev sahipliği yapan ABD’nin iç siyasetini etkiliyor. Seçimlerin seyrini ABD seçim hukuğu üzerine de çalışan Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Araştırma Görevlisi Yunus Emre Erdölen, Ortadoğu üzerine çalışan, Yeditepe Üniversitesi’nden Doç. Dr. Deniz Tansi ve İstanbul Topkapı Üniversitesi Rektörü ekonomist Prof. Emre Alkin’e sorduk.

Tek bir ülkenin değil dünyanın kaderi belirlenecek

‘Kutuplaşma şiddet olaylarına neden olabilir’
Yunus Emre Erdölen, hukukçu

Haberin Devamı

◊ Ülke genelinde anketlerin önemi yok. En çok eyalette birinci olan ve en çok delegeyi kazanan, yani 538 delegenin en az 270’ini kazanan başkan seçiliyor. Yedi kritik eyalet var: Arizona, Georgia, Michigan, Nevada, Kuzey Carolina, Pennsylvania ve Wisconsin. Bu eyaletlerde birinci olmak ve tüm delegeleri kazanmak sonucu belirleyecek. Buradaki bütün anketlerde 47’ye 47... Sadece 0,1 ya da 0,2 gibi farklar var. Trump son haftalarda bir ivme yakaladı. Fakat anketlerin hata payları yüzde 2’ye yakın olduğu için bunlarla bir şey okumak mümkün değil.

◊ Hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar tarihlerindeki en zayıf ve en az sevilen adaylarla seçime giriyorlar. Bence ikisi de önceki adaylara göre başarısız kampanyalar yürütüyor. Bunu örtmek için ikisi de karşı tarafı şeytanlaştıran, kutuplaştıran bir dil kullanıyor. Kamala Harris, Trump’a diktatör diyor. Trump da ona hain. Bu kadar kutuplaşmış bir ortamda seçmen de kutuplaşıyor. Ve iki taraf da kendi adaylarının kazanmasından çok karşı tarafın kaybetmesi için sandığa gidiyor. Üstelik karşı taraf kazanırsa ülkenin bölüneceğini, bunun son seçim olacağını düşünüyorlar. Bu da seçim sürecinde şiddete, suikastlara, oyların atıldığı posta kutularının yakılmasına neden oluyor. Eğer başa baş giderse iki-üç hafta sürecek oy sayımında da şiddet olaylarına neden olabilir bu durum.

Haberin Devamı

◊ Ortadoğu’daki gerginlik, Gazze’deki soykırım bu seçimleri cidden etkiliyor. Çünkü kritik eyaletlerden Michigan’da 250 bin Müslüman seçmen yaşıyor ve bunların akrabaları Gazze’de, Lübnan’da katlediliyor. Kamala Harris’in başkan yardımcısı olduğu Biden yönetimi de bu katliama ABD silahlarıyla ortak oluyor. Bu noktada özellikle üçüncü parti olan Yeşiller’in Filistin yanlısı başkan adayı Jill Stein
kefiyesini takarak Michigan’daki Müslümanlardan oy istiyor. Müslümanlar Trump’a yönelmese bile Harris destekçileri sandığa gitmeyebilir. Veya Yeşiller’i seçerek oyları bölebilir.

◊ Filistin meselesi hakkında Trump ile Harris arasında bir fark var. Trump, 2016’da Miriam Adelson’dan yüklü bir bağış aldıktan sonra büyükelçiliğin Kudüs’e taşınmasını sağlamıştı. Adelson yine
100 milyon dolarlık bir bağış yaptı. Karşılığında Trump’ın yine sözünü tutacağını söyledi. İsrail’deki tek muhalif gazete Haaretz’e göre bu söz Batı Şeria’daki işgalci yerleşimlerin ilhakının tanınması. Trump’ın bu ilhakı tanıması dünyadaki tüm uluslararası hukuk ve yargı kararlarına aykırı. Ayrıca Trump, Binyamin Netanyahu’ya çok daha bağlı. Üstelik Biden ve Harris’i yeteri kadar İsrailci olmamakla suçluyor. Fakat ABD’li Müslümanlar mevcut yönetime öfke duydukları için inadına Trump’a oy verebilir. Doğu Avrupa’daysa durum farklı. Trump, Ukrayna’ya yardımı keseceğini söylüyor. Rusya’yla bir barış masası ihtimali de zamanla konuşulabilir. Harris seçilirse aynı politikaların devam ettiğini göreceğiz.

Haberin Devamı

‘Pentagon cuntasının yönettiği savaş kabinesi...’
Doç. Dr. Deniz Tansi, Uluslararası Politika Akademisi Genel Koordinatörü

◊ ABD seçimlerini önce Rusya’nın Ukrayna’yı işgali zemininde değerlendireceğim. Bugünkü Biden yönetimi buradan bir konsolidasyon çıkarmaya çalıştı. Hatta NATO’nun İskandinav genişlemesi de bu bağlamda değerlendirilebilir. Tabii Trump’un kendince ‘barış sağlama’ iddiaları var. Ayrıca Trump NATO üyesi diğer ülkelerin de ellerini ceplerine sokması gerektiğini söylüyor. Bu durumda konsolidasyonu sağlamak uğruna Ukrayna’ya ne kadar destek verecek, göreceğiz.

◊ Peki, bir Pasifik genişlemesi olacak mı? Eğer NATO’nun kurucu antlaşması değiştirilirse bir süredir zirvelere çağırılan Güney Kore, Japonya, Avustralya ve Yeni Zelanda NATO üyesi olabilir. Biden yönetimi Harris olarak devam ederse NATO’nun bir stratejik taarruz örgütü olması konusunda aynı politikaları sürdürebilir. Ancak Trump’ın genişleme konusunda çok istekli olacağını düşünmüyorum.

Haberin Devamı

◊ Ortadoğu’ya bakıldığındaysa, Trump ve Netanyahu arasında özel bir ilişki var ama ABD ile İsrail’in stratejik ortaklığı zemininde hangi hükümet gelirse gelsin anlayış değişmez. Ben 5 Kasım ile 20 Ocak 2025 arasının önemli olduğunu düşünüyorum. Bu bölümü Pentagon cuntasının yöneteceği bir savaş kabinesi olarak görüyorum.

‘Belirsizlik altına ivme kazandırdı’
Prof. Emre Alkin, ekonomist

◊ Açıkçası altının yükselişi Amerikan başkanlık seçimi sürecinden önce başladı. Enflasyonla mücadele esnasında hem euro hem de dolara karşı yatırımcı güveni azalınca herkes güvenli liman olan altına gitti. Bu arada Çin Merkez Bankası’nın yoğun şekilde altın aldığınıda unutmayalım. Adeta ABD Bitcoin’e, Çin de altına yatırım yaparak iki önemli yatırım aracını birbiriyle yarıştırdılar. Ancak kabul etmek lazım, başkanın kim olacağı herkesin en merak ettiği konu. Bu da büyük bir belirsizlik yaratıyor. Bu durum altına bir ivme daha kazandırdı.

Haberin Devamı

ABD kripto para konusuna resmi olarak zaten 2-3 ay evvel girdi. Biliyorsunuz, kamu kurumlarının ve özel şirketlerin portföylerine kripto para almasının önü bir yasayla açıldı. Dolayısıyla bundan sonra ABD’nin özellikle de uzay çalışmaları düzleminde kripto değerlerle daha fazla ilgileneceğini tahmin ediyorum. Trump da bundan haberdar olduğu için kendince bir kampanya stratejisi yürüttü. Ancak Kamala Harris’in de bu konuda açıklamaları var. Dolayısıyla ABD’de başkan kim seçilirse seçilsin kripto değerlerine ciddi bir ilgi olacağı ve muazzam bir yatırım yapılacağı kesin. Ayrıca kasım ayından itibaren dijital dünyada yepyeni bir uyanış başlayacak. Enerji şirketleriyle ekran kartı üreten şirketler sanıyorum çok revaçta olacak. Elbette bu durum hem yapay zekâyla uğraşan hem de kripto değerlerle uğraşan yatırımcılara büyük fayda sağlayacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!