Güncelleme Tarihi:
Londra Somerset House’da açılan ‘Cute’ (Tatlış) sergisine giderken metroda gözüme The Economist’teki şu satırlar çarpıyor: “TikTok’ta ‘cute’ etiketiyle paylaşılan 65 milyon video var. Bu videolara talepse daha da fazla. Tam 625 milyar kez izlenmişler.” Bu bilgiler beni şaşırtsa da her gün izlediğim sayısız tatlış kedi ve bebek videolarını düşününce rakamlar bir anda sıradanlaşıyor.
Galerideyse bizi yapay zekâyla yaratılmış, renkli tüylü kedi fotoğrafları karşılıyor. Sonra da sayısız ‘yumoş’ Hello Kitty figürleri. Sergi tatlışlığın popüler kültürdeki karşı konulamaz gücüne odaklanıyor. Tatlışlık birçoğumuzun hayatını ele geçirmiş durumda. Peki ama nasıl?
Tatlışlık kavramı sadece sergilere değil, son dönemde bilimsel araştırmalara da ilham veriyor. Hatta bu konuda yazılmış ‘Irresistible: How Cuteness Wired Our Brains and Conquered the World’ (Karşı Koyulmaz: Tatlışlık Nasıl Beynimizi Ele Geçirdi ve Dünyayı Fethetti) adlı kitap da yakın zamanda piyasaya çıktı.
Tatlışlık yeni bir takıntı değil. Kökleri antik Japon sanatına ve Rönesans’a dayanıyor. Dijital gelişmeler sayesinde güçlendi ve günümüzün öne çıkan estetiği haline geldi. Hatta World Wide Web’in yani ‘www’nun mucidi Tim Berners-Lee’ye 2014’te internet kullanımıyla ilgili kendisini en çok şaşırtan şeyin ne olduğu sorulduğunda “Yavru kediler” demişti. 2015’te yapılan bir araştırmada da denekler kedi videoları izledikten sonra daha enerjik ve pozitif hissettiklerini söylemişti. Yine The Economist’in haberine göre Oxford Üniversitesi’nden nörolog Morten Kringelbach bebek yüzlerine bakmanın beynin zevkle bağlantılı bölgesi orbitofrontal korteksi saniyenin yedide biri kadar bir sürede etkinleştirdiğini ortaya çıkardı.
Tatlışlığın dünyayı değiştirebilme potansiyelini çoğu sektör fark etti. Sevimli maskotlar ve logolar markalara yönelik olumlu duyguları arttırıyor. Bu yüzden peçetelerimizde, defterlerimizde sevimli filler, tavşanlar var. Uzmanlara göre bir ürünün fiyatı konusunda hassasız ama bu sevimli figürler bize kesenin ağzını açtırıyor.
HER ALANDA ETKİLİ
Düğme burunlu, şaşkın bakışlı robot
LOVOT 50 sensör sayesinde sahibinin o anki durumuna göre hareket ediyor. Gözlerine baktığınızda o da sizin gözlerinize bakıyor.
Gıdıkladığınızda gülüyor, kucakladığınızda tepki veriyor. 90 bin liraya satılan robotun yalnız yaşlılara çare olacağı iddia ediliyor.
Japonya’da yol çalışması alanının önüne konan çizgi film kahramanı maketi gibi kawaii (hassas, utangaç ve çocuksu şeyler) işaretlerin trafikteki olayları azalttığı düşünülüyor.