Güncelleme Tarihi:
Türk ordusunun en büyük zaferlerinden birinin 100’üncü yılını kutlamak için geri sayımdayız. Anadolu’nun işgalden kurtarıldığı bu savaş Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması için atılan en önemli adımlardan biriydi. Tarihçi ve Hürriyet yazarı İlber Ortaylı bu savaşı anlatırken hep şuna vurgu yapardı: “Bu bir kurmay savaşıdır.” Ortaylı’ya bu savaşın kazanılmasını sağlayan kurmayları sorduk...
◊ Kurtuluş Savaşı için bir ‘kurmay savaşı’ diyorsunuz. 19’uncu yüzyıldaki askeri reformların bu komutanların yetişmesindeki önemi nedir?
Biliyorsunuz, yeniçeri ve kapıkulu ocakları 1826’da lağvedildi. Çok da kanlı oldu. Bu sıralarda Avrupa’da ayaklanmalar çıkıyor, milletlerarası çatışmalar başlıyor. Balkanlar da kaynıyor. Bizim elimizde daimi ordu yok, bunun hazırlanması gerekiyor. Bu 2-3 senede olmadı tabii ki... Çünkü yeniden asker toplanacak, eğitilecek. Bu dönemlerde kurmay subay eğitimi tüm dünyada yeni. Biz de o dalgayı takip ettik. Erkânıharp böyle yetişti. Osmanlı subayları Avrupa cemiyetinde saygı duyulan tiplerdi. Enver Paşa’nın kabiliyetleri ortada. Büyük bir general olmadı tabii. Mustafa Kemal Paşa ise belki ilk bakışta Enver kadar frapan görünen biri değil ama konuştuğu lisanlar, coğrafya, matematik, topografya bilgisi korkunç biriydi. Bu yeteneklerinin hepsi kanıtlandı. Bilhassa Çanakkale Savaşı’nda...
* Balkan Savaşı’nda, Trablusgarp’ta öğrenilenler etkili oldu mu?
Biz 1. Cihan Harbi’ne girerken tüm dünya orduları adeta barış içinde yaşıyordu. Bu, burada mümkün değil. Bir tanesi Yemen’deki ordunun kurmay başkanı: İsmet (İnönü) Bey. Mesela o zaman İsmet Bey, Ahmet İzzet Paşa’nın kurmayı. Küçük rütbeli olduğu halde ordu komutanı olmuş. Diplomasi de biliyorlar. Yemen’de İmam Yahya ile o kadar güzel bir anlaşma yaptılar ki adam hiçbir şekilde İtilaf Devletleri’nin yanaşmasını kabul etmedi. Yemen’de Arabistanlı Lawrence hareketi bu nedenle yok. Mustafa Kemal Bey, Trablusgarp’ta. İtalyanlar sarılmış o zaman bölgeye. Hazır ordu da yok. Senusileri, Libyalıları ikna edip, toplayıp düzenliyorlar. Dünyayı tanıma kapasiteleri çok yüksek. Türkiye Cumhuriyeti’ni bunlar kurdu. Bu bir tesadüf değil. İstiklal Savaşı’nı da kazandılar. Bu da tesadüf değil.
‘30 Ağustos’u kutlamaya dikkat edelim’
◊ Lozan’da da bu savaşta süngümüzle girdiğimiz her yerin tapusunu aldık...
Tabii, çok açık. “Yunanları Trakya’dan boşalttılar” deniyor. Çıkmayıp ne yapacaktı! Orayı savunamaz, koca Trakya. O hale gelen ordu... Veya İngiltere ya da Fransa’nın yardımcı kuvvet göndermesi mümkün mü? Belli ki orayı da alacaktık. Mühim olan ordumuzun durmasıdır. Bir deyiş var: “Kendisini zafer anında bile yeren iki kere galiptir.” Selanik’e gitmedi. Evi ve özlüyor Batı Trakya’yı. Ama gitmedi, orada ne olacağı belli değil. Yunan kuvvetlerinin son kalıntıları orada, üç kolordu... Bunlarla baş edecek hal kimsede kalmamış. Cihan Harbi ve ardından bu, tüm taraflar için ‘Pirus zaferi’dir (Büyük kayıplar pahasına kazanılan zafer). Ordunun İstiklal Savaşı’ndaki direnişi mucizevidir. 30 Ağustos bir ordu bayramıdır ve milletin zaferidir. Kutlamaya çok dikkat etmeliyiz.