Güncelleme Tarihi:
Yıl 1952. İtalya’dan İstanbul’a getirilmek üzere ilk kez suya indirilen Paşabahçe vapuru, o dönem Şehir Hatları filosunun en hızlı yolcu gemisi olmuştu. Adına şarkılar bestelenen Paşabahçe vapuru, yıllar boyu Boğaz’da İstanbulluları taşıdı, yolcularının hatıralarına iz bıraktı. 2010’da da emekliye ayrıldı... Beykoz Belediyesi’ne hibe edilen vapur, 10 yıl boyunca yalnızlığa terk edildi. Haliç Tersanesi’ne alınan vapur çürümüş, üzerinde otlar çıkmaya başlamıştı.
70 yaşındaki vapur şimdi restore edilerek İstanbul’da Şehir Hatları filosuna dahil edilecek. Projenin mimarı Şehir Hatları Genel Müdürü Sinem Dedetaş “Paşabahçe, filomuzun en yaşlı ama en genç vapuru olacak!” diyor. Paşabahçe vapurunu Haliç Tersanesi’nde ziyaret edip Dedetaş ve vapurun eski kaptanlarıyla konuştuk.
Sinem Dedetaş, Şehir Hatları Genel Müdürü
Paşabahçe vapuru bu yıl 70 yaşında oldu. Vapurun söküm ihalesinin yapıldığını okumuştum. Jilet olmayı bekliyordu yani. Bu vapurun bir tarihi vardı. Birçok anı biriktirmişti. Çünkü filonun en eski gemisi. Dinlediğimiz hikâyelerden ne kadar efsane bir gemi olduğunu biliyorduk. Biz de Beykoz Belediyesi’yle görüştük. Beykoz Belediyesi, iki sene içinde bakımı yapılıp sefere konulmak üzere İBB’ye devretti gemiyi.
Gelir gelmez ilk olarak havuzlamasını yaptık. Bakımları, ölçümleri yapılıp tamir planı çıkarıldı. İçini söktük. Geminin orjinalinden geriye bir kabuğu, bir de Artemis tablosu kalmıştı. İtalya’da yapılıp İstanbul’a gelirken üzerine konmuş bir tablo bu. Restorasyon bittikten sonra orijinal tabloyu da geminin içine yerleştireceğiz.
Hem masrafı azaltmak için hem de aslına uygun restorasyon yapabilmek için kurtarılabilecek her şeyi kurtarmaya çalışıyoruz. Bazı teknik imkânsızlıklar var, mesela yatak çatlamış. Yedek parça bulmakta zorlanıyoruz. 70 sene öncenin makinesi sonuçta... Özellikle elektronik sistemlerin değişmesi gerekiyor. Vapurun şartnamesini hazırlayan meslektaşım, burada da tersane müdürlüğü yapmış Celalettin Erol’un oğlu, Reşit Erol. O da bize gönüllü destek oluyor. Erol, basında Paşabahçe vapuru için ‘Savaş gemisi olarak yapıldı’ şeklinde çıkan haberlere karşı çıkıyor. “Paşabahçe vapurunun şartnamesini babam yazdı. Savaş gemisi olarak yapılmadı. Türkiye direkt İtalya’ya vapur olarak sipariş verdi” diyor.
VAPUR SAYIMIZ
80’den 21’e düşmüş
Biz bir anlayışı göstermek için projeye bu kadar sahip çıktık aslında. Yeni vapur yapılamaz mıydı? Yapılırdı ama bu, yeni vapur yapmaktan daha ekonomik. Dış kabuğu ve sacları yerli yerinde. Ayrıca Paşabahçe’nin sembolik değeri var. Denizcilik kültürüne sahip çıkmakla eşdeğer tutuyorum bu projeyi. Çünkü unutulmuş bir Şehir Hatları tarihi var. Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nden bu yana 80 olan vapur sayısı 21’e düşmüş. Oysa İstanbul bir deniz şehri. İşte bu, unutulan deniz kültürünü ortaya çıkarmak için sembol bir proje.
İTALYA’DAN GETİRİLDİ
Paşabahçe vapuru 1952’de, İtalya’dan İstanbul’a getirilmek üzere ilk kez suya indirilmişti.
ADINI DUYUNCA ADALILARIN GÖZLERİ PARLIYOR
Sefer düzeni nasıl olacak Sinem Hanım?
Turistik bir gezi gemisi gibi değil, normal sefere katılsın istiyoruz. Ama bu, makinelerin raporu geldikten sonra tam belli olacak. Normal vapurlarımız çok sık sefer yaptığı için bu, yıpratan bir sürece dönüşüyor. O yüzden makinenin kondisyonuna bakıp uzun sefere mi gitsin yoksa sık seferde kullanılabilir mi, restorasyon sonrası karar vereceğiz. Filomuzun en yaşlı ama en genç vapuru olacak. Eskiden Adalar-Yalova seferlerini yapıyormuş. Üzerinde hâlâ tabelası vardı. Adalıların kardeşleri gibi, çok tanıdık, aileden biri... Adalılarla konuştuğunuz zaman Paşabahçe deyince gözlerindeki ışığı görüyorsunuz. Özellikle adalıların Paşabahçe ile eskiye dayanan derin bir ilişkisi var.
BEN BU GEMİDE ÇOLUK ÇOCUK BÜYÜTTÜM
Cemalettin Hıra (69), Paşabahçe vapuru eski kaptanı
50 senelik, 4’üncü kuşak denizciyim. Paşabahçe’de 1991-2009 arasında 18 sene kaptan olarak hizmet verdim. 2009’da,
57 yaşında emekli oldum. Adalar seferi yaparken bu gemiye katıldım. Bu gemide çalışmak kolay iş değil, terfiyle geliyorsun Paşabahçe vapuruna. Özel bir personel çalışıyordu çünkü farklı özellikleri olan, çok klasik bir gemiydi bu. Tek dümeni olan, sürekli insan gücüne ihtiyaç duyan bir gemi... Bu gemi benim her şeyim. Ben bu gemide çoluk çocuk büyüttüm. Geminin bu çürümüş halini görünce içim parçalandı. Yapılıp yenilenince Adalar’a gezmeye gideriz.
12 SENEM GEÇTİ
Ercan Bacaksız (47), Paşabahçe vapuru eski kaptanı
1998’de 23 yaşımda Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nde işe başladım ve Paşabahçe gemisine yağcı olarak girdim. O dönem Paşabahçe, Fenerbahçe, Dolmabahçe gibi bahçe sınıfı gemilerde ikinci makinist de vardı. Babam da bu gemide ikinci makinistlik yaptı. Genelde Adalar-Yalova hattına çalışıyorduk. İnsan gücüyle giden mekanik bir makineydi. Sürekli arıza yapar, ani müdahale etmeniz gerekir, manevralar sadece telgraf sistemiyle yapılırdı. Sarayburnu’ndan kalkıyorduk. İDO çıktıktan sonra bizi Kadıköy-Eminönü hattında çalıştırdılar. 70 yaşında bir gemiden bahsediyoruz. Benim 12 senem geçti bu gemide. Hepimizin burada anıları var. İstanbullulara tekrar hizmet vermesi hepimizi gururlandırır.