Güncelleme Tarihi:
Eskiden olsa “Eylül geldi, sonbahara girdik, havaların bunaltıcı sıcakları bitti, ışık güzelleşti, vurun kendinizi doğaya” der ve başlardım sonbahar güzellemesine. Ancak artık bunların garantisi yok. İklim kriziyle mevsimler değişiyor, hava olayları istikrarsız bir seyir izliyor ve ayların bildiğimiz karakterleri değişiyor. Ancak doğada halen değişmeyen şeyler var.
Eylülün güzel rutini birçok canlı için devam ediyor. Bu rutine tanıklık etmek ve doğada olmaksa halen bir eylül klasiğiyken haydi düşün peşime!
Bizi cümbüş bekliyor
Doğa adına en büyük şanslarımızdan biri deltalar. Birçok canlıya ev sahipliği yapan, nehirlerle denizin buluştuğu bu alanlar ülkemizde en fazla canlıya da sahip olan yerler. Kızılırmak Deltası, Gediz Deltası, Büyük-Küçük Menderes deltaları, Sakarya Deltası...Yolunuzu hangisine düşürürseniz düşürün, sizi bir cümbüş bekliyor olacak.
Göç yolundaki kuşların bu uğrak noktaları bugünlerde en renkli günlerini yaşıyor. Benim favorim ve eylül ayında olmak istediğim yerse Kızılırmak Deltası. Hem yüzlerce kuş türünü bir arada görmek hem de bir kartpostalı andıran manzaraların içinde dolaşmak eylül ayının en güzel aktivitesi olabilir.
Bir rutine tanıklık etmek...
Sıkı koruma çalışmalarıyla uçurumun kenarından dönen ancak tehlikeyi tam olarak atlatamayan Caretta caretta’ların yuvadan çıkmaları da ekim ayına kadar sürüyor. Hem deniz tatili yapmak hem de on binlerce yıldır süren bir rutine tanıklık etmek istiyorsanız adresiniz İztuzu Plajı olsun. Burada 30 yıldır Caretta caretta’ları koruyan Deniz Kaplumbağaları Araştırma, Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi’ni (DEKAMER) ziyaret ederek yuvadan çıkan yavruların denizle buluşmasına tanıklık edebilirsiniz.
Yükseklerden mesaj var
Eylül ayı Karadeniz’in en yağışsız, en güneşli günlerini beraberinde getiriyor. Dolayısıyla Karadeniz yaylalarını ziyaret etmek için de en ideal ay. Eğer yaylalara yolunuzu düşürecek olursanız sizi bir halı gibi doğaya serilmişçesine bol miktarda güzçiğdemi karşılayacak. Karadenizliler bu çiçeğe ‘vargit çiçeği’ diyor. Bu isimle adlandırılmasının nedeni, yaylacılara ‘Kar kış geliyor, artık yayladan inin’ diye oldukça net bir mesaj vermesi. Karadeniz’in en özel noktalarından biri de Türkiye’nin tek yağmur ormanına ev sahipliği yapan Macahel. Ormanı, yaylaları, gölleri, şelaleleri, balı ve misafirperverliğiyle yolu düşenleri sarıp sarmalayan Macahel, doğasındaki renkleriyle de büyüleyici bir güzellik...
Bozkırların renkli dünyası
Eğer fotoğraf çekmeyi seviyorsanız ve Anadolu’nun kalbine gitmek istiyorsanız eylül ayında Orta Anadolu’ya doğru yol alıp bozkıra bırakın kendinizi. Ağaç yok diye bozkırı küçük görmeyin. Onun da kendine özgü güzellikleri ve birtakım numaraları var. Konya, Sivas, Niğde, Aksaray... Orta Anadolu’da bugünlerde herhangi bir göl ya da nehir kenarına gittiğinizde sizi sığırcık kuşlarının gökyüzündeki dansı karşılayacak. Nehirlerin kıyısında yaprakları sararan kavak ve söğüt ağaçlarının oluşturduğu ormanların güzelliği, köylerdeki kış hazırlıkları ve bozkırın diğer canlıları birbirinden güzel enstantaneler sunuyor.
KISA KISA
Ekokırımı suç sayan ülkeler artıyor
Çevreye büyük oranda ve uzun vadeli zararlar verebileceği bilinmesine rağmen yapılan tüm yasadışı işlemlerin suç kapsamında değerlendirilmesi veya kısaca ekokırım yasasını tanıyan ülkelere Meksika da dahil oluyor. Meclise sunulan yasa tasarısına göre ekolojik yıkımdan suçlu bulunan kişilere 15 yıl hapis cezası ve günlük 1.500 peso (70 euro) kadar para cezası verilecek. Fransa, Vietnam, Rusya, Brezilya, Kazakistan, Kırgızistan’ın da aralarında olduğu 10’dan fazla ülke ekokırım suçunu yasalarına koydu.
‘Oh be, nihayet’ dedirtecek karar geçen günlerde alındı. Uzun süredir HES ve maden projeleriyle başı dertte olan Munzur ve Pülümür vadileri Cumhurbaşkanlığı kararıyla ‘Kesin Korunacak Hassas Alan’ olarak tescil ve ilan edildi. Munzur ve Pülümür vadileri, çoğu endemik olan zengin bitki çeşitliliğinin yanı sıra kırmızı benekli alabalık, vaşak, çengel boynuzlu dağkeçisi, ayı, kurt, samur, kınalı keklik gibi yaban hayvanlarına da
ev sahipliği yapıyor.