Güncelleme Tarihi:
Güneş yavaş yavaş etkisini yitirmeye başladı ama ışığı hâlâ bizimle. Artık bizimle birlikte olmayanlar da var. Mevsim döndü ve tüm canlılar hayatın idamesi için hummalı bir hazırlık içinde. Örneğin, baharda gelen leylekler yavruladı, onları belli bir aşamaya getirdi ve yavrularını yanlarına alarak yine üstümüzden geçip Afrika’nın yolunu tuttu. Bir dahaki sefere ‘leyleği havada gördüğümüzde’ bahar gelmiş olacak.
Çiçekler de bugünlerde sessiz sedasız hayatımızdan çıkıp gidenlerden. Renkleri solsa da tohumları bir sonraki yılın hazırlıklarına başladı bile. Çiçekler gider de onların eşlikçisi kelebekler durur mu? Halen aramızda dolaşanlar var ama onların da sayısı azalıyor.
Ve tabii ağaçlar... Bahardan bu yana hâkim olan yeşilin egemenliği yavaş yavaş kırılıyor. Önce sarıdan kızıla en renkli ve güzel halleriyle dalları süsleyecek, sonra dökülüp toprağı besleyecek yapraklar. Yani doğanın mesajı açık; “Hazırlanın, kış geliyor”.
En renkli kış yolculuğu
Prof. Dr. Alper Çolak, İstanbul Üniversitesi, Orman Fakültesi
Günler kısalıyor, sıcaklık azalıyor, toprak soğuyor... Ağaçların yaprakları tüm bu aşamaları renk değişimleriyle anlatıyor bize. Daha tam olmasa da ağaçlarda değişim başladı. Yakın zamanda ağaç üstlerinde bir renk denizi oluşacak. Örneğin, ginkgo ağaçlarının sarısının tonunu başka bir yerde göremezsiniz ya da akçaağacın kırmızısını... Tam bu dönemde edebiyata ve sanata da konu olan bir başka duygusu çekiciliği olur ormanın ve ağacın.
Romantiktir ve biraz da hüznü temsil eder bize hayatın döngüsünü hatırlattığından. Renklerin en coşkun olduğu zaman ekim ortasından kasım ayının sonuna kadar devam ediyor. Ama bu da aşama aşama oluyor. Öyle bir an var ki tüm renkler aynı anda bir ağacın üstünde görülebiliyor. Bunun için belli bölgeleri 3-5 günde bir ziyaret etmek gerekir. Bununla da bitmiyor. Ardından çok yoğun yaprak dökümü yaşanıyor. Bu defa yerde rengârenk bir halı oluyor. Bu halının üzerinde yürümek de başka bir duygu. Bu da 3-5 gün sürüyor, sonra yerdeki yapraklar çürümek üzere kararmaya başlıyor. Bu aşamadan sonra artık ağaç kışa hazır... Tüm bunlara şahit olabileceğiniz en güzel adresse Atatürk Arberotumu ve Yedigöller.
Kelebeğin görüldüğü her gün güneşlidir
Dr. Evrim Karaçetin, Erciyes Üniversitesi, Çevre Bilimleri ABD
Kelebekler kışa hazırlanıyor. Son kelebekler yumurtalarını bırakıyor. Tırtıl olarak kışı geçirecek olanlar da hazırlanıyor. Kimi kozaya giriyor. Bitkiler de kurudu.
Az bir miktar bitki nektar sağlıyor. Yavaş yavaş ölenler ölecek, bir sonraki nesil hazırlanacak. Kelebeklerin azalması doğada kış hazırlığı olsa da halen uçan kelebekler de var. Örneğin, bugünlerde en yaygın görülen türlerden biri küçük beyaz melek. Atalanta da görülebilecek en renklilerden. Atalantalar kışın da uçuyor. Kötü hava koşullarında ağaç kovuklarına ya da korunaklı yerlere saklansalar da güneş görünce uçmaya başlıyor. Çokgözlü mavi de yine sonbaharın yaygın görülen türlerinden.
Anadolu’nun takvimi kuşlar
Prof. Dr. Ahmet Karataş Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi, Biyoloji Bölümü
497 kuş türümüz var şu an kayıtlı. Bu sayı dünyadaysa 11 bin civarında. Kuşlar açısından oldukça şanslı bir coğrafyadayız. Üstelik dünya çapında önemli kuş göçü yollarının geçtiği bir coğrafyada olduğumuzdan tarihimiz boyunca kuşlarla iç içe bir hayat oldu hep bu topraklarda. Avrupalı biliminsanları kuşların göç ettiğinin farkına 1800’lü yıllarda, leyleğin biri boynunda okla gelince varmış. Çünkü oku araştırdıklarında Afrika’ya özgü olduğunu fark etmişler. Oysa bizde leyleğe çok eskiden beri ‘hacı leylek’ denir. Nedeni leyleklerin göç yolunun Kâbe’nin üstünden geçmesi. Bu çok öncesinden göçün biliniyor olması demek. Göçerler de leyleğe bakıp hava tahmini yapıyor yüzlerce yıldır. Ne zaman yaylaya çıkacağına ne zaman yayladan ineceğine ona bakıp karar veriyor. Peki, neden mi göç ediyor kuşlar: Bir yerde yiyeceğin azalması, hava koşullarının değişmesi, yani mevsimler, onların binlerce yılda edindiği göç alışkanlığının gerçekleşmesini sağlıyor. Yiyecek azalıyorsa insan için de azalıyor. Bu dönem tam da konserve yapıp kışa hazırlanma zamanımız. Kuşlar diyor.
Tohumun peşinden gidin, güzellikleri keşfedin
Prof. Dr. Cihan Erdönmez, İstanbul Üniversitesi, Orman Fakültesi
Bitkiler için ilkbahar çiçek, sonbahar da tohum mevsimidir. Sonbaharda çiçeklenip ilkbaharda tohum veren bitkiler olsa da büyük bölümü ilkbaharda açar. Çiçek, bitkilerin üreme organıdır. Çiçeksiz üreyenler de vardır ama sayısı çok azdır. Yaz ortası ve sonbahara doğru bitkiler dallarında tohumlarını yavaş yavaş olgunlaştırmaya başlar. İyice olgunlaşan tohumlar sonbaharda doğaya saçılacak, yaşamın devamını sağlayacak hale gelir. İnsanlar sonbaharda renk değiştiren yapraklara odaklansa da bence sonbahar tohum mevsimidir. Tohum demek yaşam demek olduğuna göre, aslında sonbahar yaşam mevsimidir. Tohumlar aynı zamanda bitki mühendisliğinin en güzel örneklerini sergiler. Bitkiler hareket edemedikleri için tohumlarını uzaklara göndermek üzere çok farklı mühendislik tasarımları geliştirmiştir. Örneğin, pıtrak bitkisi tohumların etrafına çengelli dikenler yerleştirip hayvanların tüylerine tutunarak uzaklara gitmesini sağlar. Çam ya da akçaağacın tohumları kanatlıdır. Çok hafif rüzgârlarda bile uzaklara uçabilir. Pek çok bitkiyse tohumların etrafını hayvanların ağzının suyunu akıtacak meyvelerle kaplar. Hayvanlar meyveyi yiyerek bitkiden yararlanır, bitki de sindirilmeden uzaklara gidecek tohumuna odaklanır. ‘Armut dibine düşer’ dense de aslında hiçbir bitki tohumunu dibine düşmesi için tasarlamamıştır. Tüm bu saydığım nedenlerle, sonbahar yaşamın izini tohumların peşinden sürmek için en ideal mevsimdir. Bu sırada tohum tasarımlarının zenginliği karşısında hayranlık duymamak ve henüz tam olarak açıklanamayan bitki zekâsına şapka çıkarmamak mümkün mü? Sonbahar renkleri de bu macera içinde görsel bir şölen sunar.