‘Sürekli fotoğraf çektikçe sanattan uzaklaşıyoruz’

Güncelleme Tarihi:

‘Sürekli fotoğraf çektikçe sanattan uzaklaşıyoruz’
Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 2021 07:00

Son yıllarda çağdaş sanat etkinliklerinin başrolünde hep Instagram var. Eline telefonunu alan en ilginç, en ‘tatlış’, en renkli, en görkemli eserin peşinde... Eserlerin önünde hatta üstünde selfie çektirenler, canlı yayın yapanlar... Bu ‘like’ sevdası ne anlama geliyor, sanat piyasası ve sanatçılar bundan nasıl etkileniyor? Sanat dünyasından isimlere sorduk.

Haberin Devamı

Geçen günlerde İstanbul’da gerçekleşen çağdaş sanat fuarı Contemporary Istanbul’la ilgili gezen gezmeyen herkesin bir fikri vardı. Instagram sağ olsun! Gidemeyenler de gitmiş kadar oldu. En azından fuarın en ‘fotojenik’ yapıtlarının hangileri olduğunu biliyoruz; en dikkat çekici eserler fuar boyunca Instagram paylaşımlarında, hikâyelerinde sık sık karşımıza çıktı. Ama baktığımız sanat eserinin içeriği çok da ilgimizi çekmedi, bizde uyandıracağı hisleri merak etmedik.

Independent gazetesi eleştirmeni Hettie Judah, bir sergi ziyareti sonrasında yazdığı yazıda yaşadığı benzer durumu ‘aşırıya kaçmış bir selfie festivali’ olarak tanımlamıştı. Sanatseveri, yapıtın içeriğinden giderek uzaklaştıran bu durum karşısında akla iki soru geliyor. ‘Like’lar sanatın bugününü ve geleceğini nasıl etkiliyor? Sanatçının üretimine etkisi oluyor mu? New York’taki New Museum’un sanat direktörü Massimiliano Gioni’nin dediği gibi “Eğer bir şovu (sergi, fuar) güzel kareler çekilsin diye düzenliyorsanız, bu çok acı bir durum.”

Haberin Devamı

“LİKE SAYISININ ÜRETİMİME BİR ETKİSİ YOK”
Ardan Özmenoğlu (Sanatçı)

Eserimi bir kişi bile anlıyorsa, o duyguyu verebilmişim demektir. Bunun 1000 ‘like’la ya da 1 ‘like’la ilgisi yok. Zaten sosyal medyada gördüğümüz eserler iki boyutlu. Eseri değil, fotoğrafını görüyorsunuz. Eseri tecrübe etmek bambaşka bir şey. Bunu bire bir yaşamadığınız sürece eserin size ne hissettirdiğini çok iyi anlayamazsınız.

Bir eserin çok fazla ‘like’ alması ya da almamasının üretimime ve yaratıcılığıma bir etkisi yok.

Sosyal medya aynı zamanda demokratik bir ortam yaratıyor, sanatçılara kendilerini ifade edebilmeleri için özel bir yol açıyor.

İzleyicinin sanat eseriyle fotoğraf çektirmesi hoşuma gidiyor. Onun bir parçası olmak, o eseri gördüğünü göstermek istiyor.

‘Sürekli fotoğraf çektikçe sanattan uzaklaşıyoruz’

“HER ŞEY FUAR ZEVKİYLE ÜRETİLECEKSE DÜKKÂNI KAPATIP GİDELİM”

Ayşegül Sönmez (Sanat eleştirmeni)

Haberin Devamı

Sosyal medyada yapılan yayınlarda “Bu nedir, paslanmaz çelik mi” gibi cümleler duyuyoruz, sanat eserinden tencereden bahseder gibi bahsediliyor. Birtakım poliüretan çocuk heykelleri, sorunlu objeler... “Ay çok tatlı, ay çok şeker...”

Ve bu eserlerle çekilen pozlar...

Sürekli fotoğraf çektikçe sanattan uzaklaşıyoruz. Fotoğraflar çoğaldıkça oradaki içerikten de uzaklaşıyoruz. Sanat bu değil.

Piyasa değerleri hangi araçlarla belirleniyor? İletişim araçlarıyla... İletişim bugün bilginin, ürünün kendisi. Daha ürün olmadan iletişimdeki eğilimleriniz yani ‘like’larınızla şekilleniyor o zevk. Aynı zamanda koleksiyonerin zevkiyle de... Ama sanatçı bu değerleri kendine kriter alırsa işte o çok tehlikeli. Aslında sanatçı görünmemek, az görünmek istemeli. Daha az ‘like’ almalı. Sanatatak hesabına Candeğer Furtun ‘Bacak’ adlı eserini koyduk. 93 like aldı. Bir gün önce Server Demirtaş’ın ‘Aşk’ eseri 22 bin like almış. Benim için bu iki eser arasında hiçbir fark yok. İkisi de çok değerli.

Haberin Devamı

Sanat rakamlarla ölçülemez. Sanat zaten ölçülemez olanı, aktarılamaz olanı anlatma biçimi. Bütün bunlara ulaşmanın yolu da ne Instagram’dan geçer ne de koleksiyonerin ayağını koyup üzerine çıkmaya çalıştığı heykelin benzerlerini üretmekten... O zaman bütün heykeltıraşlar çocuk heykeli yapsın. Çünkü çocuk heykelleri sarmış her yeri. Her şey fuar zevkiyle üretilecekse dükkânı kapatıp gidelim.

“DAHA ÇOK KİŞİYE ULAŞTIRIYOR”

Zeynep Köseoğlu (Zeyziart sanat platformu kurucusu)

Sosyal medyada dikkat çekeceği bilinen eserlerin, yerleştirmelerin daha çok paylaşıldığına ve ön plana çıktığına şahit oluyoruz. Tabii ki eserin duygusunu, hikâyesini bilmeden popülerlik adına yapılan paylaşımları doğru bulmuyorum. Sanat eserinin değerini olmadığı şekilde yansıtabildiği için tehlikeli bir durum yaratabiliyor.

Haberin Devamı

Sosyal medyanın negatif etkilerinden zarar görmemek adına sanatçının kendini konumlandırmasına çok daha önem göstermesi gereken bir dönemde olduğumuzu düşünüyorum.

Öte yandan sosyal medya yeni dönem genç sanatçıların hikâyelerini ve vermek istedikleri toplumsal mesajı daha çok kişiye ulaştırıyor.

“SANATTA YOZLAŞMA HIZLANDI”
Yahşi Baraz (Sanat galericisi, koleksiyoner)

Türk resmi son yıllarda tamamen illüstrasyon oldu. Yapılan işlerin yüzde 99’u çok feci. Yeni sanatçılar çıkmıyor. Büyük yabancı sanatçıların taklitleri çok büyük ilgi görüyor. Bu yozlaşmada sosyal medyanın da rolü var. 2017’den sonra yabancı galeriler Türkiye’yi terk etti. Bu nedenle büyük sanat fuarlarının, etkinliklerinin kalitesi çok düştü. Birkaç galeri haricinde, sanat değeri olmayan şeyler bilinçsizce alanlara doldurulabiliyor.

Haberin Devamı

Birtakım resimlerin, heykellerin önünde fotoğraf çektirenleri görüyoruz. O fotoğraf çektiren kişilerin, sosyetenin yüzde 90’ının sanatla alakası yok. Ama medyada sanat bilgisi olan birileri gibi tanıtılıyorlar. Bu, sanatta yozlaşmayı hızlandıran bir durum.

Önceki yıllarda sanat pazarlaması belirli şehirlerde, lokal olarak yapılıyordu. Instagram sonrası sanat bütün Türkiye’yi ilgilendiren bir konuma geldi. Anadolu’nun birçok şehrinden sanata maddi katkı başladı. Hiç tanışmadığımız kişiler sanat eseri almaya başladı. Tabii buna da sosyal medyanın iyi yanı olarak bakabiliriz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!