Güncelleme Tarihi:
"Geçen haftaki benim korumam değildi. O hep yanımda olan şoförümdü. Bu abi kendi korumam...”
Bu sözler ‘Yerli Justin Bieber’ olarak tanınan 16 yaşındaki şarkıcı Alper Erözer’e ait.
Nişantaşı’nda iki hafta üst üste korumayla görüntülenince böyle dedi fotoğraf çeken gazetecilere.
Ehliyete yaşı tutmadığı için iki yıl daha kendisi süremeyecek ama yeni aldığı son model sarı Mercedes’iyle gelmişti AVM’ye.
Kendi yaş grubunda bir efsane.
Son teklisi ‘Göz Göze’ YouTube’da 2.2 milyon tıklanmayı geçti.
Pandemiden önce Diyarbakır’da 7 bin kişiye konser verdi.
Dansçıları, stilisti, stüdyo kadrosuyla birlikte 25 kişilik ekibi var.
Instagram’daki takipçi sayısı 209 bin.
Dilim söylemeye varmıyor ama insanın bacak kadar çocuğu kıskanası geliyor...
Ama gerçekten çocuk. Ergenlik sivilcelerinden henüz tam kurtulamamış. Bıyıkların terlemesine daha ohoo...
Beykoz sahilinde buluştuk.
Yakından iyice kuzu gibi bir şey. Konuştukça daha da şirinleşiyor.
Mutlu gürünüyor mu? Evet, hem de çok.
Kim olmaz ki? Bu yaşta şöhret, konserler, para, lüks arabalar...
Madalyonun diğer yüzü
Ama bu, madalyonun parlak tarafı. Bir de arkasını çevirelim mi?
Saydığım ‘başarı’ların hiçbiri tesadüfen değil.
Alper, koskoca ‘Alper Erözer Production’ın yüzü. Bu çatı altında Türkiye’nin alanında en yetkin müzik insanları, en deneyimli menajer ekibi var.
Direksiyonda baba Cenk Erözer oturuyor. Alper için her şeyin ‘master plan’ını yapan o.
Hatta şarkı sözlerini bile birlikte yazıyorlar.
‘Proje çocuğu’ için hiçbir şeyden sakınmayacak, gecesini gündüzüne katacak tiplerden.
Zaten buluşmamızda Alper’in koruması, şoförü, menajeriyle birlikte o da vardı.
Tam bir 21’inci yüzyıl işinsanı. Asıl orkestra şefi olmasına rağmen röportaj sırasında işi profesyonellerine bıraktı, sadece gözlemlemekle yetindi.
Birçok insan, arkasında böyle bir ‘baba’sı olmamasını başaramadığı şeylerin mazereti olarak görür. Tıpkı benim uzun yıllar
yaptığım gibi.
Ama şimdi, 16 yaşımı düşünüp o dünyadan bihaber, hercai halimi Alper’den şanslı hissediyorum.
‘Kuzu’ya soruyorum: “Kız arkadaşın var mı?” Biraz bir şeyler geveliyor ama cevap: “Yok.”
Acaba en yakın arkadaşı kim? Bunun cevabı, istese İstanbul’un 16 yaşındaki en popüler birkaç gencinden olabilecek biri için daha şaşırtıcı: “İsmini verebileceğim biri yok. En fazla bir-iki arkadaşım var. Çok tanıdığım yok.”
Peki insan, o yaşta daha özgür, istediği gibi takılabileceği bir hayat istemez mi? Ünlü olmasa yaşıtlarında özendiği şeyler var mı?
“En çok yapmak istediğim şey müzik çalan bir yere iki-üç arkadaşlarımla gidip sadece sohbet etmek. Yapamıyorum, yanımda hep biri oluyor. Yanında bir abinin olması güzel bir şey ama bazen çok sıkılıyorum” diyor.
Erken şöhretin bedeli
Beni en çok da şu cümlesi vurdu: “Şu anda mutlu olursam (gerekenleri) yapmadığımdan dolayı ileride daha da mutsuz olacağımı hissediyorum.”
Orijinal Justin Bieber müzik hayatına 14 yaşında başlamıştı. Küçük Emrah ilk albümünü 12’sinde çıkardı. Michael Jackson sahneye ilk adım attığında 6 yaşındaydı.
Erken şöhretin ağır bedeli... Arabasına bakınca insanın aklına İlyas Salman’ın, insan hırslarını anlatan, bol ödüllü ‘Sarı Mercedes’ filmi geliyor. Keşke baba-oğul oturup birlikte izleseler...
Şimdi siz karar verin: Alper için sevinmeli mi üzülmeli mi?
Ben ne kadar işin içindeysem babam da o kadar içinde
‘Yerli Justin’ lafını seviyor musun? Bieber’ı nasıl buluyorsun?
Justin Bieber’ı iyi buluyorum, onu sevdiğim için bana ‘Yerli Justin’ dediklerinde kötü hissetmiyorum ama ben Justin değilim, başka bir insanım. Beni daha çok tanımalarını ve Alper demelerini istiyorum. Bunu oturtmak için daha fazla çalışıyorum.
Önce reklamlarda oynayarak adım atmışsın ünlüler dünyasına. Sonra ‘Komşular’ dizisinde rol aldın. Meselen müzik mi yoksa ünlü olmak mı?
Şöhret, müziğimin getirdiği başarının teşekkürü gibi geliyor. Bir şey yapıp başarı elde edemezsem o zaman müziğim olur ama şöhretim olmaz. Ama sadece şöhretim olsa o zaman da istediğim şekilde müzik yapamam. Birbirini tamamlayan şeyler. Bir tanesini seçemem.
AVM’ye bile korumayla gitmek nasıl bir hayat?
18’den küçük olduğum için araba kullanamıyorum. Toplu taşımada da seven oluyor, sevmeyen oluyor, kimi sohbet etmek istiyor, dokunmak isteyen oluyor. Kendimi korumanın en iyi yolu bu. Ben söyleyince ters tepebiliyor. Bir kelimemle o kişinin hayalindeki Alper bitebiliyor. Kendini beğenmiş gibi... Bu yüzden yanımda biriyle geziyorum. Arabamı da o kullanıyor.
Ailede herkes kendi hayalinin peşinde
En son lüks sarı Mercedes’inle gündeme geldin. Ama ehliyetin olmadığı için iki yıl daha kullanamayacak, şoförünle gezeceksin. Böyle bir araba alabilecek kadar para kazanabiliyor musun?
Albümüm D&R’da birinci oldu en çok satanlarda. 16-17 konser verdim. Diyarbakır konserinde 7 bin kişiyi buldum. Son tekli ‘Göz Göze’ çıktı geçen ay. 2 milyonu geçti dinlenmesi. Reklam çalışmaları da oldu. Son olarak da yeni bir sweatshirt projem var, onu çıkaracağız satışa.
Çünkü sana bir de ‘proje çocuk’, ‘zengin çocuğu’ diyen de çok...
Ailemin durumu iyi, bir sıkıntımız yok. Ama ekstra bir trip yaşamıyoruz. Herkes gibi biz de üç öğün yemek yiyor, su içiyor, uyuyoruz. Aile içinde herkes hayalini gerçekleştirmenin peşinde.
İlk albümün ‘Hey World World – Hey Dünya Dünya’daki şarkı sözlerinin bazılarını babanla birlikte yazmışsın. Baban ne kadar bu işin, bu projenin içinde?
Ben ne kadar işin içindeysem babam da o kadar. Her şeyi birlikte yaptık. Sözleri bile.
Annem de çocukluğuma yardım ediyor
Babanın müzik geçmişi var mı ki?
Yok, hiç uğraşmamış. Hep iş kurmuş. Bu birazcık ‘business’ (iş) olduğu için ben sanatçı kimliğimi koruyorum, babam da iş kimliğimi koruyor, takım çalışması yapıyoruz.
‘Baba’ lafı çok geçiyor da annen nerede bu hikâyede?
Annem bu hikâyede, anne. Konuya hâkim değil. Babam iş konusunda, annem de çocukluğum konusunda bana yardım ediyor.