Güncelleme Tarihi:
Porto Riko asıllı, 1989 doğumlu Alexandria Ocasio-Cortez (AOC), 2018 önseçimlerinde New York 14. Bölge’den seçilerek Demokrat Parti’nin en genç kongre üyesi oldu. Son altı aydır Amerika’nın en çok konuşulan kadınlarından biri olmasının sebebi sadece yaşı, cazibesi, sivri dili değil. Cortez, özellikle Hillary Clinton’ın yenilgisinden sonra daha büyük iştahla beklenen, Demokratların ataletini kıracak yeniliğin enerjisini temsil ediyor.
Bernie Sanders’ın 2016 kampanyasında pişen, bir restoranda garsonluk yaparken siyasete atılan, doğup büyüdüğü Bronx sokaklarında her kapıyı çalarak, tek odalı apartman dairesinde kampanya afişlerini tasarlayarak bugüne geldi. Seçim öncesi kampanya reklamında, metroya binerken topuklu ayakkabılarını değiştirirken, çocuklarla, annelerle, işçilerle sohbet ederken “Benim gibi kadınların siyasete atılması beklenmez. Ben zengin, nüfuzlu bir aileden gelmedim” diye anlatıyor.
¡ ¡ ¡
Cortez, Boston Üniversitesi’nde öğrenciyken babasını akciğer kanserinden kaybetti. “Bana son söylediği şey ‘Beni gururlandır’ oldu. Cenazeden sonra okula döndüğümde not ortalamam havaya uçtu” diye aktarıyor o dönemi. Uluslararası İlişkiler ve Ekonomi diplomasıyla New York’a döndüğünde ise Manhattan’da bir barda çalışıyor, annesi temizliğe giderek, otobüs şoförlüğü yaparak evlerini ipotekten kurtarmaya çalışıyordu. Yedi sene sonra ise ailelerinden ayırılan göçmen çocukları ziyaret etmek için gittiği Teksas’ta bir barda oyların yüzde 57’sini alarak kongreye girdiğini öğrenecekti. O sevinme anının resmi belki ileride tarihin en çarpıcı karelerinden biri olacak.
¡ ¡ ¡
AOC, onu Washington
D.C.’ye getiren yolu delice bir kararlılık ve korkusuzlukla çizdi.
Kansas, Wichita’da dolup taşan salonda 5 bin kişiye “Değişim cesaret gerektirir. Biz hazırız!” diyor, Michigan’da bir kilisede “Ayaklarınızı yere vurun: Sağ-sol! Sesinizi duyuyor musunuz? Bu bir ordunun ayak sesleri” diye sesleniyor. Cumhuriyetçi eyaletlere birçoğunun şeytan görmüş gibi bakacağı demokratik sosyalist fikirlerle gidiyor. “İlerlemeci mesajların kaybolup gideceği yerlere değil, mesajın kazandığı, Demokratların kaybettiği yerlere gidiyorum” diye anlatıyor onu kongreye taşıyan süreci.
‘Aşırı Online’ siyaset
O, bir süredir derinde demlenen yenilik arayışının en ışıltılı temsili. Oyunu yeni kurallarla oynayan, üstelik bunu New York’ta 10 dönemden sonra açık bir farkla yerinden ettiği Joe Crowley gibi geleneksel siyasetçileri afallatacak hızda kıvıran bir ‘millenial’ yani Y kuşağı üyesi... The Economist dergisinin bu ay kapağına taşıdığı ‘Y Kuşağı Sosyalizminin Yükselişi’ fenomeninin en sansasyonel temsilcisi.
¡ ¡ ¡
O Facebook’la büyüyen, her adımını canlı canlı story’lerle paylaşan, bunu da bir pazarlama stratejisinden çok, kendisi gibi milyonlarca gencin samimiyetinde yapan bir kadın. Buzzfeed yazarı Charlie Warzel’ın tabiriyle ‘aşırı online’. İnternet dilini çok iyi konuşuyor, sürekli içerik üreterek tartışma yaratıyor, haberi kendisi yaratıyor. Aslında bu anlamda Trump’a benzeyen, sosyal medyayı agresifçe kullanmayı silaha dönüştüren, mütemadiyen atakta bir hali var. Ama Trump’ın aksine Cortez’in dijital hayatı müthiş insani, filtresiz ve organik. “Eğer yorgun görünüyorsam yorgunum, makyajsız görünüyorsam makyajsızım, eğer bu beni aynı elbiseyle beşinci görüşünüzse kabullenin gitsin” diyor.
Sosyalizm, çevrecilik, LGBT hakları, kürtaj gibi mevzularda kaskatı kesilen muhafazakâr kanallar, son bir yıldır maden bulmuş gibi Cortez’i yakma yarışında. Ama cıkcıklama taktikleri öyle ihtiyar kalıyor ki, şu zamana kadar hepsi ters tepti. Özellikle Boston Üniversitesi’ndeyken dans ettiği videonun defalarca ayıplana ayıplana sirküle edilmesi herhalde en çok Cortez’e yaradı. İki dakikalık video, Cortez ve okul arkadaşlarının bir çatıda ‘The Breakfast Club’ filminin unutulmaz dans sahnesini neşeyle taklit edişini gösteriyor. 20’li yaşlarının başında ışıl ışıl, hayat dolu, dans eden bir genç kızın videosunda skandallık hiçbir şey olmadığı gibi insanın içini açan, hafifleten tonla tatlılık var. Bir de üstüne saldırılara ofisinin kapısında aynı dansı yaparak karşılık verme hazırcevaplığı eklenince, video Cortez için viral tanıtıma dönüşüyor.
O, yeni kitlesel hareketin lideri
Dünya yepyeni sorunlarla, küresel göçle, iklim değişikliğiyle, enerji kaynaklarının dönüşümüyle, yeni ekonomik koşullarla, ideolojik sarsıntılarla yaşamayı öğreniyor. Geleneksel siyasetçilerin dev hayal kırıklıklarına yol açtığı, beklentilerin bambaşka alanlara kaydığı bir zamanda Ocasio-Cortez gibi taze bir sesin “Değişim cesaret gerektirir” demesi sürpriz değil. Trump’ın aynı şekilde yerleşik düzene meydan okuyarak, kural tanımaz söylemlerle başarıya ulaştığını kabul edersek, Cortez’in bunu barbarlaşmadan, yoksulları, çalışan aileleri, çocukları, yaşlıları, göçmenleri, azınlıkları önceleyerek yapabilmesi ABD siyasetinde son zamanlarda yaşanan en ilham verici şey. Yönetmen Michael Moore’a göre o yeni kitlesel hareketin lideri. Başkan seçilmek için yaş sınırı 35 olmasa, 2020’de başkanlığa aday olması en heyecanla beklenen siyasi figür.
¡ ¡ ¡
Fakat Cortez, büyük umut yaratmış olmasına rağmen kendi partisi tarafından zaman zaman küçümseniyor. Siyasi tecrübesizliği, fevriliği eleştiriliyor, hatta bazen nerede ne söyleyeceğini bilmediği, edepsizleştiği ima ediliyor. Kendisi de bu tavrın farkında. Solcuların politik dağarcığını sorguladığını görüyor, ama “Annemin karnından Noam Chomsky okuyarak doğmadım” diye cevap veriyor:“İnsanlar yeterince sosyalist olmadığımı söylediğinde bunu çok sınıfçı buluyorum. Ne yani senin için yeterince kitap okuyamamış mıyım?”
‘Haydi bir oyun oynayalım’
Ona göre Demokrat Parti çok uzun zamandır savunmada. Korkak politikalarla köşesine çekilmiş bekliyor. Sadece kadın hakları, azınlık hakları, LGBT hakları için değil tüm insanlar için savaşmak gerekiyor. “Eğer halkınız için savaşmazsanız, onlar da sizin için savaşmaz. Ve işte bu yüzden kaybediyoruz.”
Kongrede görevine başladıktan sonra yaptığı konuşma kısa sürede fenomene dönüştü. İki dakikada paneldekilere “Şimdi bir oyun oynayalım” diye başlayarak, Amerika’nın kara para yollarını, yozlaşmanın siyasetin içine sızmasında nasıl hiçbir engel olmadığını en yalın haliyle anlatıverdi. Alcee Hastings gibi Demokrat kongre üyeleri “Meteorlar önce parlar, sonra söner” diyerek bu parlamayı pek ciddiye almasa da, bir an önce Cortez’in sesine kulak verseler iyi olur. Çünkü rüzgâr açıkça ondan tarafa esiyor. Geçen sene 273 kadının kongre adaylığını garantiledi. Massachussets’in ilk siyahi kadın temsilcisi Ayanna Presley, Teksas’ta ilk Asyalı, gay kadın meclis üyesi Gina Ortiz Jones, Vermont’ta ilk trans Christine Hallquist ve Minnesota’da ilk Müslüman kadın İlhan Omar... Senatör Kirsten Gillibrand’in altını çizdiği gibi “Bu resmen bir pembe dalga”.
Komedyen Trevor Noah’nın dediği gibi ‘ülkenin bir yarısının hayali, diğer yarısının kâbusu’ olan Cortez bu dalganın gücünü arkasına alarak, kartların yeniden dağıtılmasını talep etmeye geldi. Görünüşe bakılırsa, istediği olana kadar masadan kalkmaya da hiç niyeti yok.
Ne istiyor?
Zenginlere yüzde 70 vergi
En tartışma yaratan konulardan biri, yıllık geliri 10 milyon doların üzerinde kazananların yüzde 70 vergiye tabi olmalarını söylemesi. Cumhuriyetçilerin şiddetle karşı çıktığı bu fikir aslında 1945-81 arası uygulandı. Reagan ile yeniden düzenlendi. Cortez’in zenginlerden alınacak vergiyi ihtiyacı
olanlara harcama fikri ekonomistlerin desteğini aldı.
Yeşil Anlaşma
2030’a kadar Amerika’nın tüm kaynaklarının yenilenebilir, temiz enerjiden sağlanması, temiz enerjiyle çalışan hızlı trenlere ağırlık verilip hava taşımacılığının kısıtlanması gibi çözümleri içeren kapsamlı ‘Green New Deal’ küresel ısınmaya inanmayan Trump’ın en çok takıldığı mesele oldu.
Herkesi için sağlık güvencesi
Herkesin sağlık sigortası erişimi olacağı, sağlık harcamalarının düşürüleceği bir sistem vaat ediyor.
Göçmen hakları
Son zamanlarda yöntemleri tartışma yaratan Göçmenlik ve Gümrük Muhafazası’nın (ICE) kapatılmasını, sınırda ailelerinden koparılan
çocuklar gibi manzaraların bir daha yaşanmaması ve göçmen haklarının korunmasını talep ediyor.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR