Güncelleme Tarihi:
Biz yüzyıllardır sokak hayvanlarıyla yaşayan bir toplumuz. Onca kötü muamele, taciz, tecavüz, işkence ve öldürme haberlerine rağmen aslında büyük çoğunluğumuzun onları çok sevdiğini düşünüyorum. Yoksa en kara günlerimizde onları da kurtarmak, karınlarını doyurmak için çabalayan bunca insanımız olmazdı.
Ancak madem yaşam alanlarını azalttık, kontrolsüzce çoğalmalarının önüne geçmedik, o halde karınlarının doymasını, güven içinde, sağlıklı yaşamalarını sağlamak da bize düşüyor. Ama bunu onlara yarar yerine zarar vererek ya da çevreyi rahatsız ederek yapmamalıyız.. 45 yıldır evinde hayvanlarla yaşayan, 30 yıldır da sokak hayvanlarını besleyen biri olarak naçizane önerilerimi paylaşıyorum.
* İlk önce varlıklarına ve yaşama haklarına saygı duymamız lazım.
* Hayvanların temiz suya ulaşmasını sağlamak en hayati konuların başında geliyor. Dileğimiz her binanın, dükkânın önünde bir kap temiz su bulunması. Sular günde en az iki kez yenilenmeli, başkası yapar diye beklenmemeli. Su kapları bir süre sonra yosun tutuyor. Bu yüzden ara sıra yıkanmalı, “Ben dokunamam, iğrenirim” deniyorsa değiştirilmeli. 5 litrelik damacanaları ikiye keserek sıfır maliyetle su kapları elde etmek mümkün.
İzmarit atmayalım
* Yoldan geçerken bu kaplara sigara izmariti, çöp atılmamalı. Yollardaki su birikintilerine de aynı özen gösterilmeli çünkü kuşlar genelde oralardan su içiyor.
* Besleme yapmak için sokak arası yerlerde, insanların en az geçtiği, dikkat çekmeyen kuytu bir nokta seçilmeli. İtiraz eden mahalle sakinleriyle asla tartışılmamalı.
* Kedilere ve köpeklere besleme için ayrı noktalar seçilmeli. Hele köpeklerin sayısı çoksa ve grup halinde dolaşıyorlarsa, kedilerin ve evlerin biraz daha uzağında bir alanda yemek verilmeli.
* Besleme için en ideal saat akşam 21.00’den sonra. Çünkü insanlar artık evlerine girmiş oluyor, trafik azalıyor, sokaklar boşalıyor. Hayvanlar doyduktan sonra ortalıkta dolanmayıp dinlenmeye çekiliyor. Böylece gecenin bir yarısı yoldan hızla geçen araba ve motorlardan da korunuyorlar.
‘Çöp öğütücü değiller’
* Sokak hayvanlarını çöp öğütücü olarak düşünmemeliyiz. Kokuşmuş karpuz dilimleri, Kurban Bayramı’nda koyun kafatasları besleme noktalarının vazgeçilmezleri. Evet, köpekler bazı kemikleri yiyebiliyor, koca uyluk kemiklerini değil. Ve karpuzu asla...
* Ne verelim derseniz, kuru mama en doğrusu. Sofradan artan ‘makul’ yemekleri ekmekle karıştırmak, ilikli kemik suyuna papara yapmak, tavuk ciğerini makarnayla haşlamak ya da makarnaya ıslak mama karıştırmak miktar çoğaltmak açısından iyi oluyor.
* Çiğ et, çiğ sakatat ve kemik (makul boyutlarda da olsa) çabuk bozulacağından sakıncalı.
* Kedilere de süt vermesek daha iyi, ama vereceksek aynı miktarda suyla karıştırmak lazım. İnek sütünü tolere edemiyorlar.
* Yaralı ve hasta olduğunu düşündüğümüz hayvana herhangi bir müdahale yapmadan önce bir veterinere danışmak en doğrusu.
‘Balık kılçığı kediye ölümcül zarar verir’
* Kedilerin balık kılçığını yiyebildiğine dair bir yanılgı var. Ama gerçek şu ki kılçıklar dişetlerine, boğazlarına, yemek borularına batarak onlara ölümcül zararlar veriyor. Ölümcül olabilen bir diğer
şey de ince tavuk kemikleri. Tavuk verirken o iğne gibi ince kemikleri mutlaka çıkarmak gerekiyor.
* Tabii bir de kuru ekmek meselesi var. Ekmek bütün halde bırakılıyor genelde. Ama kuru, taş olmuş ekmeği hiçbir canlı yemiyor. O ekmekler küfleniyor, hele ıslanınca kötü kokuyor. Bayat ekmekleri ufalayıp yemek suyuna papara yapıp vermek daha efektif bir seçenek. Aynı şekilde kalmış kapuska, kuru fasulye, mercimek yemeği, biber kızartması, kısır, Amerikan salatası gibi karışımlar ve baharatlı yiyecekler de tahmin edeceğiniz gibi pislik yaratmaktan ve diyelim ki yedi, hayvanı hasta etmekten başka işe yaramıyor.
‘Beslenme alanları temiz tutulmalı’
* Düzenli besleme yapılıyorsa hep aynı saati seçmek iyi olur. Çünkü toplanıp beklemeye başlıyorlar. Kalabalık hayvanlar antipati topluyor.
* Besleme yapılan yerlerin temiz tutulması çok önemli. Çünkü hayvanları sevsin sevmesin, insanların en büyük şikâyeti pislik ve koku nedeniyle oluyor. Kuru mama dışındaki besinleri, özellikle suluysa bir kap içinde vermek ve daha sonra mutlaka o kabı oradan almak gerekiyor. Kap içine sığmayacak miktardaki yemekleri yere büyük bir çöp torbası serip üzerine boşaltabilirsiniz. Ama elbette ertesi sabah torbayı ve kalanları toplayıp çöpe atmak şartıyla.
‘Alıştığı yerden ayırmanın faydası yok, zararı var’
Veteriner hekim Yeter Öcal
Levent Veteriner Polikliniği
* Beslemek, sağlıklı, güven içinde yaşamalarını sağlamak evet, ama bazen gereğinden çok müdahil oluyoruz. Biraz kendi hallerine bırakmak gerekiyor.
* Bir hayvanı alıştığı yerden alıp başka yere götürmenin faydadan çok zararı oluyor. Ya da barınma ihtiyacını karşılamak için yapılan yuvalar ve kulübeler pislik ve mikrop yuvalarına dönüşebiliyor. Bazen onlar kendileri için en güvenli yerleri bizden daha iyi bulabiliyor.
* Her zaman bir hayvanın barınağa götürülmesindense sokakta kalmasını tercih ederim.
* Kısırlaştırmaları cinsiyet ayrımı gözetmeden yapmak gerekiyor.
* Bölgenizde karşılaştığınız yabancı hayvan, kaçmış, kaybolmuş ya da pencereden düşmüş olabilir. Veterinere götürüp çip kontrolü yaptırarak sahibine kavuşmasını sağlayabilirsiniz.
* Çöpler muhakkak ayrıştırılmalı. Yemek artığı ve kırık camları aynı torbada çöpe atmak hayvanlar için büyük tehlike yaratıyor. Mama verirken asla konserve kutusunu açıp o şekilde bırakmamalı. Kafaları içine sıkışabiliyor, tenekenin kenarları ağızlarını, yüzlerini kesebiliyor.
* Yollara kasis yapılması sağlanmalı.