Güncelleme Tarihi:
Eğer siz de benim gibi bir kiracıysanız ya da daha önce böyle bir maceranız olduysa hep mülk sahibinin sorular sorduğunu bilirsiniz: “Ne iş yapıyorsunuz, ne kadar kazanıyorsunuz, çocuğunuz var mı, evli misiniz, çok misafiriniz gelir mi?” Kirayı ödeyecek kişiyse çok daha az soru sorar. Ancak toplum tarafından kabul edilmiş, güvenilirliği ispatlanmış bir kişiyseniz mülk sahibini seçebilirsiniz.
Ev tutarken emlakçıyla ya da ev sahibiyle görüşüyorsunuz ve hep binalar övülüyor. Bana sorarsanız asıl iyi bir kiracı övülmeyi hak ediyor. Eski mülk sahibiniz de belki size referans olmalı. Eğer kendiyle ilgili herhangi bir sebepten sizi evden çıkardıysa yeni tutacağınız evin sahibine bilgi vermeli: “Bu kişi benim kiracımdı, şu sebep yüzünden onu evimden çıkarmak zorunda kaldım. Kiramı hep gününde yatırdı” diyebilir. Ama bizde kiracı ev sahibinden, ev sahibi kiracıdan sürekli yakınır. Kim haklıdır bilinmez.
Bir de kiracınızın benim gibi görmeyen biri olduğunu düşünelim. Zaten çoğu zaman direkt reddediliyorsunuz. Telefonda “Görme engelliyim ama evinize talibim. Eğer sizin için de uygunsa daireyi görmek istiyorum” diyorum. “Nasıl yani, görmüyor musun” diye bir soruyla karşılaşıyorum. “Evet, görmüyorum” şeklinde ilerliyor konuşma. Genel olarak da “Ama sen nasıl yaşayacaksın görmeden benim evimde? Yok, olmaz” diye bitiyor.
Bir görme engelli arkadaşımız için geçen hafta bu gereksiz detayları geçip bir evi görmeyi başardık. Daireyi beğendik, kira da uygundu. Fakat ev sahibesi endişeli çünkü kiracısı göremeyen biri.
En son bana göre çok komik ama aşağılayıcı bir bahane uydurdu; “Siz benim evimi yakarsınız” dedi. Emlakçı dahil hepimiz öylece kalakaldık. Tabii sonra sessizce uzaklaştık mekândan. Şehirdeki bütün yangınları biz mi çıkardık acaba ya da yaşanan kazalar hep görmeyenler yüzünden mi oluyor?
İlerleyen günlerde bir ev daha bulduk. Ev sahibiyle konuştuk, anlaştık. Hatta arkadaşımla şaşırdık
neden hiç sorun çıkmadı diye. Dayanamadım, sordum “Neden evi bize bu kadar sorunsuz verdiniz” diye. Cevap tabii ki tahmin ettiğim gibiydi. Ev sahibinin görme engelli bir çocuğu varmış. Kimseden farklı bir ihtiyacımız olmadığını da biliyor. Sonuçta barınmak temel hakkımız ama “Hepimiz bir engelli adayıyız” diyemiyorsunuz. Farkındalık gerçekten biraz anlamaya çalışmakla mümkün oluyor. Biz de
bu dünyanın bir gerçeğiyiz, bunu kabul edelim artık.