Güncelleme Tarihi:
Toplumda giderek daha çok görülen pankreas kanserinin 5-6 yıl gibi kısa bir sürede ölüme en çok yol açan kanser türleri arasında dördüncü sıradan ikinci sıraya yükseleceği tahmin ediliyor. Akciğer kanserinin görülme oranıysa gelişmiş ülkelerde sigara ve tütün ürünlerinin kullanımının azalmasıyla düşüyor. Ancak ülkemizde hâlâ en sık görülen kanser türü. 1-30 Kasım Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı ve 21 Kasım Dünya Pankreas Kanseri Günü sebebiyle yeni gelişmeleri Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güralp Onur Ceyhan, Koç Üniversitesi Hastanesi medikal onkoloji uzmanı Prof. Dr. Deniz Tural ve Acıbadem Maslak Hastanesi tıbbi onkoloji uzmanı Prof. Dr. Gökhan Demir ile konuştuk.
PANKREAS KANSERİ TEDAVİSİNDE GELİŞMELER VAR
‘Yapay zekâ büyük kolaylık sağlıyor’
Prof. Dr. Güralp Onur Ceyhan
Sindirim sistemimizin önemli bir parçası olan pankreas, kan şekerini kontrol ederek hormonların ve sindirime yardımcı olan enzimlerin üretilmesinde önemli bir rol oynuyor. Prof. Dr. Güralp Onur Ceyhan pankreas bezindeki hücrelerin anormal ve kontrolsüz şekilde çoğalmasıyla en agresif kanser türlerinden biri olan pankreas kanserinin ortaya çıktığını söylüyor.
◊ Toplumda giderek daha çok görülen pankreas kanserinin 5-6 yıl gibi kısa bir sürede ölüme en çok yol açan kanser türleri arasında dördüncü sıradan ikinci sıraya yükseleceği öngörülüyor.
◊ Pankreas kanseri erken evrelerde fazla belirti vermediği için ileri aşamalara gelene kadar sinsice ilerliyor. Bu süreçte başka organlara sıçrayabiliyor. Hazımsızlık ve bel ağrısı gibi yaygın belirtileri başka hastalıklarla karıştığı için uzun süre teşhis konamayabiliyor. Hastalığın diğer belirtileri arasında sarılık, karın bölgesinde ağrı, idrar renginde koyulaşma, kısa sürede kilo kaybı var. Ayrıca aniden diyabet gelişebiliyor çünkü kanser pankreasın hormon üretimini etkiliyor.
◊ Pankreas kanseri riskini arttıran en önemli nedenler genetik yatkınlık, obezite ve uzun süreli diyabet. Sigara içmek ve alkol tüketmek iltihaplanmaya yol açarak riski arttırıyor.
◊ Günümüzde pankreas kanseri için belirli bir tarama testi yok. Genellikle kandaki Ca19-9 değerine bakıyoruz. Pankreas kanseri olanların yüzde 50’sinde bu değer yükseliyor. Ultrasonografi veya bilgisayarlı tomografiyle hastalık tespit edilebiliyor. Günümüzde yapay zekâ tıbbi görüntülemede büyük kolaylık sağlıyor. Özellikle pankreas kistik tümörlerinde kanserleşme riskini belirleme açısından bu sistemleri kullanıyoruz. Yüksek risk taşıyan hastaları daha iyi takip ediyor ve bu risk faktörlerini daha net analiz edebiliyoruz.
◊ 20-25 yıl önce pankreas kanseri hastalarının ameliyat ve kemoterapi tedavileri sonrası 5 yıl sağ kalma oranı yüzde 11 civarındaydı. Bugün yeni kemotedavi ajanları kullanılarak bu oran yüzde 54’e kadar çıkarıldı. Bu da son zamanların en büyük gelişmelerinden biri kabul ediliyor.
AKCİĞER KANSERİ İÇİN AŞI ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR
‘55-74 yaş arası sigara içenler yıllık taramaya alınmalı’
Prof. Dr. Deniz Tural
Akciğer kanserinin yüzde 80-90 oranında uzun dönem sigara ve benzeri tütün ürünlerinin kullanılmasıyla geliştiğini anlatan Prof. Dr. Deniz Tural “Erkekler ve kadınlarda en sık görülen hastalık, kansere bağlı ölümlerde de ilk sırada. Akciğer kanserinin görülme oranı gelişmiş ülkelerde sigara ve tütün ürünlerinin kullanımının azalmasıyla düşüyor. Ancak ülkemizde en sık rastlanan kanser türü olmaya devam ediyor” diyor. Tural bu hastalıkla ilgili şunları da anlatıyor:
◊ Öksürük, kanlı balgam, ağrı ve kilo kaybı en belirgin belirtileri. 30 yıldan fazla sigara içme öyküsü olan risk altında. Özellikle birinci derece yakınlarında akciğer kanseri olanların sigara içerken daha büyük risk taşıdıklarını bilmeleri gerekir. Diğer risk faktörleri de hava kirliliği ve radyoaktif maddelere maruz kalma.
◊ Akciğer kanserinde en iyi tarama yöntemi kontrastsız iyi kesit alabilen toraks tomografi. 55-74 yaş aralığında, sigara içen, yüksek riskli kişileri yıllık tarama programına almak gerekiyor. Aksi durumda geç teşhis konabiliyor.
◊ Akciğer kanserindeki en büyük yenilik artık kişiye göre tedavi seçeneklerinin olması. Next generation sequencing (NGS) isimli kapsamlı kromozom taramasıyla, kansere neden olan mutasyonlardan hedeflenebilen bir türü tespit ederek genellikle ağızdan alınan haplarla iyi sonuç elde edebiliyoruz. Örneğin anaplastik lenfoma kinaz (ALK) füzyon isimli mutasyon yaklaşık yüzde 5 oranında görülüyor. Bunu hedefleyen molekül lorlatinib’in 5 yıllık sonuçları açıklandı. Hastaların yaklaşık yüzde 60’ında kanserin kontrol altında olduğu görüldü. Diğer önemli gelişme de şu: Hedeflenen mutasyonu olmayan ama PD-L1 dediğimiz immünoterapi (bağışıklık tedavisi) yanıtını gösteren, marker yüksekliği pozitif olan hastaların, immünoterapi alması sonucunda 5 yıllık sağ kalma oranları yüzde 30’a çıkıyor. Metastatik akciğer kanserinde daha önce bu oran yüzde 5’in altındaydı.
◊ COVID aşılarıyla birlikte kansere karşı geliştirilen aşılarda önemli gelişmeler oldu. Şu an iki farklı aşı mevcut. İlki kanser proteinlerine karşı geliştirilen, diğeri mRNA yöntemiyle doğrudan savunma hücresi olan T hücrelerini kanser hücrelerine karşı aktive eden aşı. Devam eden aşı çalışmalarının çoğu ameliyat olmuş hastalarda kanserin tekrarını önlemeyi amaçlıyor. BioNTech aşısı, bizim merkezimiz başta olmak üzere, Türkiye’deki başka merkezlerde de geniş kapsamlı bir çalışma planına sahip.
‘Kan testiyle nüksetme riskini tespit etmek artık mümkün’
Prof. Dr. Gökhan Demir
Londra Kanser Araştırmaları Enstitüsü’nün (ICR) farklı erken evre meme kanseri 78 hasta üzerinde yaptığı bir çalışmanın sonuçları geçen haziran ayında açıklandı. Buna göre artık sadece bir kan testiyle meme kanserinin geri dönüp dönmeyeceğini yüzde 100 oranda tespit etmek mümkün. Diğer kanser türleri için de önemli olan bu gelişmenin detaylarını Prof. Dr. Gökhan Demir anlattı:
◊ Kanda dolaşan tümör DNA’sı (Circulating tumor DNA) olarak adlandırılan kan testiyle kanser taraması yöntemini aslında daha önceden biliyorduk. Fakat bu araştırma yeni adı minimal residual disease (MRD), yani ‘artık hastalık’ olan bu testin geçerliliğini yüzde 100 kanıtladı. Akciğer, meme ve kalın bağırsak kanserlerinin tanısında artık kullanılan bir yöntem bu. Kanserli doku alındıktan sonra 3’er aylık arayla hastanın kan testlerine bakılıyor. MRD negatifse nüks riskinin bu hasta grubunda belirgin bir şekilde azaldığı görülüyor. Test Türkiye’de henüz uygulanmıyor ama kan örneği alınıyor, yurtdışına gönderiliyor. Yaptıran hastalarımız oldu.
◊ Bu kan testiyle bir süre sonra hiç kansere yakalanmamış kişilerin de risk taşıyıp taşımadığına bakılabilecek. Momografi veya akciğer tomografisi çektirmek yerine belli aralıklarla kan testi yaptıracağız. Pankreas ve yumurtalık (over) kanseri gibi henüz standart tarama yöntemi olmayan türlerde kullanılabilecek. Biliyoruz ki insan vücudunda 100’den fazla kanser oluşabiliyor ama bunlardan sadece 4 veya 5’inin rutin tarama yöntemi var.