Güncelleme Tarihi:
Kendi deyişiyle ‘masallar ona batmaya başlamıştı’. Fiziksel olarak çirkin resmedilenlerin aynı zamanda kötü çıktığı, kadınların erkekler tarafından kurtarılmayı beklediği ve en önemli niteliklerinin güzellik olduğu, evlenmenin hayattaki en büyük ödül sayıldığı bir dünya vardı orada... Sosyolog, çocuk kitapları yazarı ve bir baba olan Sezai Ozan Zeybek, ‘Masallarla Konuşmak’ (Nito Kitap) kitabında farklı dönem ve kültürlere ait masalları tartışmaya açıyor, masalları farklı bir karakterin gözünden yeniden anlatıyor, farklı bakış açıları yakalamanın yollarını gösteriyor.
Masalları son yıllarda çok konuşuyoruz, hatta masal anlatıcılığı eğitimleri de popüler oldu. Bunun teknolojiyle ilgisi var mı?
Sanıyorum var. Televizyonun, radyonun ve bilgisayarın eğitici, her eve medeniyet götüren cihazlar olarak görüldüğü bir dönem geride kalıyor. Tüm bu araçların vakit kaybettiren, tüketimi özendiren, zihni bulandıran yönleri olduğunu son dönemde daha çok görüyoruz. Ekranla ulaşılan dünyalar bizi güya birbirimize bağlıyor. Ama bir yandan aynı evde farklı ekranlara bakan insanlara dönüştürüyor. Masal anlatıcılığının en kıymetli tarafı birbirimizle vakit geçirmemize imkân tanıması.
Kitabınızda masallarla barışabilmekten bahsediyorsunuz. Neden küsmüştünüz?
Zamanında okuduklarımı yetişkin olarak bir daha okudum. Meğer içlerinde neler varmış! Erkek sesleriyle dolu, yerlilerin ve siyahların öldürülebildiği, narsist karakterlerin alkışlandığı bir dolu kitap okumuşum. Masallarda da durum benzerdi.
Örnek verir misiniz?
Kötü cadılar, sebepsiz kötülük yapan cinler, şan şöhret peşindeki kahramanlar, hep evlilikle biten sonlar... Elbette bunları okuyunca kötü, iyi kitaplar okuyunca iyi insan olunmuyor. Ama ırkçı ve cinsiyetçi bir dünyanın kitaplarını okuduk diye aynen aktarmak zorunda da değiliz. Kölelerin, kadınların, ezilen tüm grupların verdiği bunca mücadele var. Onların mirasına sahip çıkıp başka hikâyeler, başka sonlar hayal edebilmeliyiz.
Evet, kitabın amacı insanları masal anlatmaya teşvik etmek. İçinde hem masal örnekleri var hem de temel hikâye kalıpları hakkında kısa bilgiler ve anlatıcılığa dair ipuçları... Büyüklerin çocuklara masal anlatabilmesi için yöntemler gösteriyorum. Duyguları merkeze alan, ölüm, ayrılık, adalet gibi zor konuları konuşmaya yarayacak masallar anlatıyorum.
Masalların ortaya çıkış nedeni çocukları eğlendirmek değilmiş, uzun süre büyüklerin büyüklere anlattığı bir tür olmuş...
‘Binbir Gece Masalları’nı alıp ‘masaldır’ diyerek çocuklara okumadan önce bir karıştırın. İçinde erotizm, ensest ilişkiler, hatta tecavüz olan masallar var. Hayatın acıları ve insanların arzuları masallara sirayet etmiş: Açlık, erken ölümler, üvey anneler, fakirlik, sabahtan akşama ağır iş yapmak, yöneticileri alt etmek, rahata kavuşmak... Fakat daha o dönem bile Grimm Kardeşler bu masalları kitaba çevirirken kendi ahlaki tornalarından geçirip yumuşatmışlar. Masalların çocuk edebiyatına tenzil edilerek pedagojik bir hüviyet kazanması çok yeni.
Masalları, çocukların büyüdüklerinde daha iyi insan olmaları yönünde bir yatırım olarak tarif edenlere katılıyor musunuz?
Yatırım kelimesini kullanmazdım. Ancak evet, masallar sayesinde zor konuları ve dile kolayca gelmeyen duyguları konuşmak mümkün. Doğrudan mesaj vermek, ‘Bu da budur’ demek genelde işe yaramıyor. Oysa sürükleyici hikâyeler bizi birçok şekilde düşünmeye sevk ediyor. O yüzden masalın basit gözüken formu altında son derece karmaşık toplumsal ilişkileri konuşabilmenin imkânlarını görüyorum.
Çocuklarına masal okuyan yetişkinlere ne önerirsiniz?
Masalları elinizden geldiğince okumayın, anlatın. Göz teması kurun, tepkilerine bakarak anlatımınızı zenginleştirebilirsiniz. İçinize sinmeyen masalları nasıl değiştirebileceğinize kafa yorun. Ama ters tarafa savrulup tertemiz masallar da anlatmayın. Karanlıktan ve maceradan korkmayın.