Güncelleme Tarihi:
Bobi gideli bir yıl, iki hafta oldu. Hep aklımda. Ama hep... Yürürken parkede çıkardığı o çıt çıt sesler, gece kedilerden biri yolunu tıkadığında “Buff buff” diye fısıldayarak havlayıp beni çağırışı, ufak kaprisleri, inadı,
o havalı yürüyüşü… Seslendiğimde arkası dönükse birden kafasını çevirişi, uyurken öptüğümde homurdanması, bir şey isterkenki ayak hareketleri… İlk zamanlar çok ağır geldi. Boğazımda bir yumru, kalbimde bir ağırlık. Birlikte gezdiğimiz yerlerde Turta’yla dolaşırken haykırarak ağlıyordum, bazen de geceleri uyanıyordum katılarak. Bunları yazarken de tabii…
Chihuahua-pincher kırmasıydı sanırım. Kusursuz bir proporsiyona sahipti. Mükemmeldi. Köpeği olan olmayan, tanıyan herkes için ‘köpeklerin şahı’ydı o. Ben 4’üncü eviydim.
Ve hep hayret ettim Bobi gibi bir köpeği vermek için insan ne kadar beceriksiz olabilir ki diye.
Bir süre sonra sosyal medyada benzer köpekleri takip etmeye başladım. Hiçbiri onun gibi değildi elbette ama karakteristik bazı hareketlerini görmek mutlu ediyordu. Asla belli bir cins merakım olmadı ama 50’den fazla chihuahua köpeğin hesabını takip ediyorumdur. Tabii sahiplendirme gruplarını da… Sonra yavaş yavaş kaşınmaya başladım, yeniden ufak ırk bir köpek almalıyım diye (Turta yeterince büyük, ben de artık çok genç değilim, en azından birini kucağımda taşıyabilmeliyim gerektiğinde).
Yüzlerce hesap ve köpek ilanından sonra Mimi’yle karşılaştım @kurtaranev’in sayfasında. (Kurtaranev zor durumdaki hayvanları kurtaran, ve sahiplendiren bir gönüllü hareket. Instagram hesaplarını takip etmenizi öneririm. Sahiplenme niyetiniz olmasa da geçici yuva ya da destek olabilir, gidip ziyaret ederek hayvanlara iyi gelebilirsiniz). “Tamam” dedim, “Bu!”. Adı Mimi’ydi, bir pincher kırması. Sahiplendirilmiş, ama çişini kaçırdığı için 8-9 ay sonra geri getirilmiş. İlanı gördüğümde geçici yuvadaydı. Aradım, sordum: Evet, çiş kaçırma sorunu vardı. “Okey” dedim. Bir Bobi değildi ama çok sevimliydi!
Bobi de eve çişini yaptığı gerekçesiyle evden atılmıştı. Ama bize gelince bir-iki ufak kaza dışında asla eve yapmadı. Turta’yla da başta bu konuda hayli sorun yaşadık. O da düzeldi. Dolayısıyla bir çiş kaçırmadan ne olur diye düşündüm.
Mimi kapıdan girer girmez Turta’yla anlaştı. Kedilere hırlıyordu, evet ama “Hayır” deyince susuyordu. İlk iki gün çiş falan kaçırmadı. “Aaa tamam” dedim, “Oldu bu iş!” Birkaç kez tasmasını takarken heyecanlanıp kaçırdı. Siliverdim. Ama bir süre sonra kaçırma, bildiğiniz işemeye döndü. Günde beş-altı kez sokağa iniyoruz. Sular seller... Eve çıkıyoruz. Aaa odada yerde çiş, yatakta çiş, kanepede çiş. Bütün gün elimde paspas peşindeyim. 1, 2, 3… Sinirlenmemek mümkün değil. Aklımı oynatacağım! Her sokağa çıkışımızdan önce tasma takarken gene çiş. Ben sinirlendikçe o daha çok korkup işiyor, o yaptıkça ben daha çok sinirleniyorum.
En son geçen cumartesi IKEA kanepemin kılıflarını üç kez yıkayıp taktıktan, altı saat boyunca yerleri sildikten ve hayvana karşı çirkinleşmeye başladıktan sonra dedim ki: ”Yok, bu böyle olmayacak. Yapamıyorum ben. Arayayım Kurtaranev’dekileri, geri vereyim.” Hatta geçici yuva olan Deniz Hanım’a yazdım gecenin bir vakti. Ona dert yandım, saçma sapan...
Sonra aklıma Bobi’yi aldığım insanlar geldi. Kadının kardeşinin köpeği miydi neydi Bobi. Yıllardır baktıkları cocker cinsi köpekleri de vardı. Hayvan yaşlıydı, sonra hastalandı. Altını tutamamaya başladı. Kadın yapmadığını bırakmadı hayvana. Beni her görüşünde köpeği şikâyet ederdi. En son bir barınağa verdiler hayvanı. Hatta öğrendiğimde kocasına gidip “Dikkat edin de ileride prostat falan olmayın, yoksa sizi de barınağa verir kesin” diye tıslamıştım. Tabii ki onlar gibi biri olmayacaktım. Beceriksiz olmayacaktım!
Bir de her konuda başarısızlığı kabul edebilirim ama hayvan konusundakini kaldıramam galiba.
Ve birden bir aydınlanma geldi… “Madem Mimi tasma takarken korkuyor, o zaman ben de onu evden tasmasız çıkarır, tasmayı apartman kapısında takarım” dedim. İşe yaradı. Koltuğa, kanepeye ‘Çıkma’ deyince çıkmıyor zaten. Böylece o sorun da halloldu. Ve son olarak da şu köpek bezlerini denemeye karar verdim. Hani çocuk bezi gibi altına bağlıyorsunuz, tek farkı kuyruk deliği var ve biraz daha pahalı. Onu da kabul etti. Yani şimdilik asayiş berkemal gibi. Bakalım ileriki günler neler getirecek…
Evet, sürekli eve çişini yapan bir hayvanınızın olması gerçekten çok sinir bozucu. Ama vazgeçmek en kolay seçenek. Eğer biraz niyetiniz varsa, biraz sevdiyseniz, siz de mutlaka bir aydınlanma yaşayabilir, bir orta yol bulabilirsiniz.