‘Seni kadınlığından vuramazsa oyuncu tarafından vurmaya çalışıyor’

Güncelleme Tarihi:

‘Seni kadınlığından vuramazsa oyuncu tarafından vurmaya çalışıyor’
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 17, 2022 07:00

11 yıldır ekranda, birçok başrol ve farklı karakterle izledik onu. Oyunculukta yaşanan en korkunç şeyin reyting kaygısı olduğunu söylüyor. Şimdi yeni dizisiyle karşımızda olan Sevda Erginci’yle buluştuk; hayatını, mesleğini, aşkı konuştuk: “Çok kandırıldım diyebilirim. Akıllandım mı yoo, önemli de değil, kendimi kötü de hissetmiyorum çünkü benimle ilgili değil.”

Haberin Devamı

Buluşmak için sözleştiğimiz gün, öğlen seti var. Sabahın erken saatlerinde geliyor stüdyoya. Elinde kahve termosu... Sevda Erginci bir gülüşüyle çok tatlı, bir bakışıyla çok seksi olabilenlerden... Başlıyoruz

17 yaşından bugüne yaşadıklarını konuşmaya...

* İlk projenin üzerinden 11 yıl geçmiş. O günden beri neler değişti sende?

Of, çok fazla... Bir kere büyüdüm. 17 yaşındaydım, ‘çocuk işçi’ diye dalga geçiyorlardı.Görünüşüm değişti, olgunlaştım, yüzüm oturdu. Acı tatlı çok şey öğrendim, çok iş yaptım, nefes almadan çalıştım.

* Planladığın, hayal ettiğin yerde misin?

İlk işim ‘Koyu Kırmızı’yı çekmeye başlamadan önce oyunculukla ilgili öyle planlarım yoktu. Bir çocuk oyununda oynuyordum, mutluydum. Tesadüfen keşfedildim. Tabii hayal kuruyordum ama hiç plan yapmadım, hâlâ da yapmıyorum. O yüzden bu 10 yıllık süreçten ve şu anki halimden de çok memnunum.

Haberin Devamı

* Dediğin gibi ‘nefes almadan çalıştın’, bu sektörü nasıl anlatırsın?

Çok tatlı şeyler söyleyemeyeceğim; çok zor, yorucu, yıpratıcı, bir taraftan çok öğretici.

‘Seni kadınlığından vuramazsa oyuncu tarafından vurmaya çalışıyor’

FOTOĞRAFLAR: Muhsin Akgün

Sette çok eril dururum

m Neler öğrendin?

Bana büyük hayat deneyimi kattı.

* Peki, zorluklar... “Bir dizide oynuyor, ünlü olup çok kazanıyorlar” gibi algı var. Öyle kolay değil mi?

Asla kolay değil, yani yeri geldiğinde 26 saatimi sette geçirdim. Hiç durmadan, sürekli oynayarak, yüksek bir enerjiyle. Kim katlanabilir böyle bir şeye? Psikolojik olarak da en korkuncu reyting kaygısı. Büyük bir heyecanla, aylarca çekiyorsun, sonra diyorlar ki ‘hadi bakalım reyting’! Sen başka işlerin, başka insanların üstüne çıkmayı diliyorsun. Bunu dilemek bile çok korkunç...  

* Birçok oyuncu yaşadığı fiziksel-psikolojik tacizleri açıkladı. Sen böyle  şeyler yaşadın mı?

Tabii; çok başıma geldi, çok şahit oldum.

* Psikolojik mi yoksa fiziksel mi?

Fiziksel olanı yapmaya kimse cesaret edemez. Ben biraz oğlan çocuğu gibiyimdir sette, çok eril dururum... Ama psikolojik olarak cesaret ettiler. Bunları anlatmak da zor, seni kadınlığından vuramazsa oyuncu tarafından vurmaya çalışıyor. İşte, oyun vermiyor; yaptığın şeyi aşağılıyor, kadınlığını ya da oyunculuğunu aşağılıyor... Bunu da öyle bir yerden yapıyor ki sen bunu şikâyet de edemiyorsun, bir şey söyleyemiyorsun. Artık mücadele etmeyi öğrendim.

Haberin Devamı

* Ne yapıyorsun?

Diğer arkadaşlarım da yaşadıklarımı yaşamasın diye beni buna maruz bırakan insanların isimlerini oyuncu çevremde duyuruyorum. Elimden bu kadarı geliyor.

* Kim onlar, buradan da duyur...

O kadar söylemeyeyim, insanların direkt ekmeğiyle oynamaya da gerek yok. Birinin buna maruz kaldığını görüyorsam elimden geldiğince destek olmaya çalışıyorum.

‘Seni kadınlığından vuramazsa oyuncu tarafından vurmaya çalışıyor’

Boyum 1.59, bunu da gururla söylüyorum

* Ekran ve başrol denince akla güzellik geliyor. Sence öyle mi?

Asla değil. Türkiye’de insanlar ekranda güzel bir erkek, güzel bir kadın görmek istiyorlar. Ama benim estetik anlayışım bizim ekranda izlediğimiz şey değil ve bence burası için de bu yavaş yavaş yıkılıyor. Yeni yeni burnunu yaptırmayan kadın oyuncular görüyorum ve çok mutlu oluyorum. Sanki yeni jenerasyon biraz daha özgüvenli, kendini olduğu gibi seviyor.

Haberin Devamı

* Sende estetik var mı?

Yok.

* Senin güzellik anlayışın ne?

Ya, güzellik aura ile ilgili bir şey. Yani ben aynada gördüğüm şeyden memnunum, kusurlarım var ve onları da çok seviyorum. 

* Boyun ne kadar?

1.59 ve bunu da gururla söylüyorum.

* Senin partnerlerin de ekranda hep çok uzun boylu oldular. Çektin mi bundan?

Yoo çekmedim; takoz diye bir şey var, ayağımın altına koyuyorlar ve her sahnede onunla yürümeyi artık öğrendim. Partnerlerim bacaklarını açarak biraz düşüyorlar karşımda. Yani partnerimle oyunumuzdan ve insan olarak birbirimizden memnunsak sorun olmuyor. Artı ben 1.59 boyumla podyuma çıkacağım da demedim. Oyunculuk yapacağım dedim. Benim dışımda kimse sevmiyor ama ben çok seviyorum boyumu.

Haberin Devamı

* Bu konudaki eleştirilere takılır mısın?

Sadece boyumla ilgili değil, fiziksel özelliklerimin birçoğuna takıldığım oldu çünkü bu işi çok küçük yaşta yapmaya başladım. Büyüdükçe özgüvenim geldi. Sahip olduklarımı ve işimi çok seviyorum, hiçbir şey engel olamaz.

Çok aldatıldım. Kim aldatılmadı ki Hakan?

*‘Seni Kalbime Sakladım’ TRT1’de başladı. Nasıl bir karakterde seni izliyoruz?

Gayet güçlü, iş dünyasında başarılı, mutlu bir kadın Zeynep. Özgüvenli. Yolu vale olan Civanmert’le kesişiyor. Birbirine yavaş yavaş âşık olmalarını izliyoruz.

*Senin ‘kalbine sakladığın’ biri var mı?

Hayvanlarım; üç kedim, bir köpeğim.

*Aşk…

Aşk yok. Kalbim boş.

* Hikâyede Zeynep ailesini kandırıyor ve sahte bir ilişki yaşıyor. Sen yaşar mıydın?

Haberin Devamı

Asla demeyi sevmem ama yok yani asla yaşayamam; değil yaşamak, bir şey hissetmediğim birine dokunamam bile.

*Burada bir kandırılma görüyoruz. Peki sen hiç ilişkilerinde kandırıldın mı?

Çok kandırıldım diyebilirim.

* Aaa... Ne oldu? Artık akıllandın mı?

Yoo, akıllanmadım! Önemli de değil, kandırıldığım için kendimi kötü de hissetmiyorum çünkü benimle ilgili değil. Bir başkasının yaptığı şeyi üzerime almadım, almam. Yaşadığım her şeyi iyi ki yaşadım.

* Peki hiç aldattın ya da aldatıldın mı?

Çok aldatıldım. Kim aldatılmadı ki Hakan? Ama ben hiç aldatmadım.

* Aşka olan inancın sarsıldı mı?

Yok sarsılmadı, hâlâ çok inanıyorum aşka, hep de inanmaya devam edeceğim.

* Nasıl bir âşıksındır?

Yani o halimi seviyor muyum, emin değilim. İş hayatı, ilişkiler, mücadeleler falan derken bir şeylere dönüşüyorsun. Ve aşk beni dönüştüğüm halden çıkarıp en saf halime getiriyor. O savunmasızlık da beni korkutuyor.

‘Seni kadınlığından vuramazsa oyuncu tarafından vurmaya çalışıyor’

Ortaokulda bayılma numarası yapar, derslerden yırtardım

* Sen Mardinli bir baba, Makedonya göçmeni bir annenin kızısın… Nasıl bir ailedeydi?

Babam fotoğrafçıydı, sonradan işletmeci oldu. Annem ev hanımı. Bir kız, bir erkek kardeşim var.

* İstanbul’da mı doğdun?

Evet. Annemin ailesinde Mardinli Bülent’in kızıydım, babamın ailesinde göçmen Zeynep’in kızıydım, ortada bir ‘öteki’ durumum vardı benim. Bu bana hiçbir yere ait olmama hissini öğretti
ve bu özgür halimi de çok seviyorum.

* Okuldan nefret etmenle oyunculuk kararı vermişsin...

Evet, okulu o kadar sevmiyordum ki ortaokulda bayılma numarası yapar, derslerden yırtardım. Lisede tiyatro kulübüne yazıldım. Orada da keşfedildim.

* Üniversite ne oldu?

Üniversitede de tarihi tercih ettim, seviyordum; babam da tarih okumamı çok istiyordu. Beykent Üniversitesi’nde dördüncü sınıfta bıraktım.

Zaman olursa bitirmek isterim...

Seksi de olabiliyorum, sevimli de

* Sence seksi misin, sevimli misin?

Oyuncuyum, çok değişken olabiliyorum; seksi de olabiliyorum, sevimli de olabiliyorum.

* Çapkın mısındır?

Aşk insanıyım diyelim.

* Seni ne tavlar?

Bilmiyorum ya. Güzel bir bakış.

* Kendinde en beğendiğin yerin?

Boyum (gülüyor), şu an saçlarım kısa ve kâküllü saçlarımı çok sevdim.

* Sosyal medyada fake (sahte) hesabın var mı?

Var. Yemek videoları izliyorum çok, bir süre sonra arkadaşlarımın paylaşımlarını göremez oldum. Yemek hesapları takibi için fake açtım, devasa koleksiyonum var.

En fazla kuaförde öncelik tanıyorlar

* Ünlü olmak hakkında ne söylersin?

Bir mesleğim var, bir şekilde hayatıma girdi ve çok seviyorum, bu da onun yanında getirdiği bir şey. Bazen var, bazen yok, yükseliyor, düşüyor ama umurumda değil dalgalanmalar. Ben oynamayı çok seviyorum ve ilgilendiğim şey bu.

* Hiç mi şöhretin ekmeğini yemiyorsun?

Valla en fazla kuaförde öncelik tanıyorlar.

* Hayatta neleri dert edersin?

En az kendimle ilgili olan şeyleri dert ederim, en çok dert ettiğim şey de galiba doğa. Bir de teknoloji.

* “Teknoloji karşıtıyım” demişsin zaten bir röportajında da…

Aslında karşıtı değilim ama evet, bazı şeyler beni korkutuyor, mesela robot influencer diye bir şey gördüm, korkunç! Teknoloji tüketimi getiriyor, o tüketim de bizi yok ediyor. Doğayı katlediyoruz, hayvanları mahvediyor, ruhumuzu yok ediyoruz. O yüzden teknoloji beni çok korkutuyor.

* Kendinde neyi değiştirmek isterdin?

Kararsızlığımı değiştirmek isterdim, korkunç kararsızım. Bir restorana gittiğimde menüye bakarken bile kitap okur gibi saatlerce bakar, sonra yanımdakilere “Siz karar verin” derim.

 

 

BAKMADAN GEÇME!