Güncelleme Tarihi:
Cihangir ‘Emily’s Garden’da yazın en sıcak günlerinden birinde buluşmak üzere sözleşiyoruz. Birbirlerini görünce adeta yüzleri ışıldıyor. Röportaj için yan yana oturduklarında tarihi bir ana şahitlik ediyor gibi hissediyorum. Tarzları ne kadar farklı olsa da tutkuları olan müzik aralarında büyük bir dostluk köprüsü kurmuş. Teoman, Şahin’e ‘abi’ diyor, o da Teoman’a ‘kardeşim, oğlum’... Başlıyorlar haklarında merak edilenleri anlatmaya...
- İlk 2002’de ‘Mumya Firarda’ filmi için bir araya gelmişsiniz...
Selami Şahin: En başta şunu söyleyeyim, burada diye demiyorum. Kalbi, yüreği çok güzel Teoman’ın, Allah için.
Teoman: Sağ ol abi, senin de. Birtakım projeler yapılıyor, sonrasında projelerin ne olduğu önemini kaybediyor, sadece anılar kalıyor. Biz de o film döneminde çok eğlenmiş, güzel zaman geçirmiştik.
Selami Şahin: Bayağı da ilgi görmüştü. Hollywood Film Festivali’ne kabul edilen ilk Türk filmi olmuştu. Festivale beraber gitmiştik, çok eğlenmiştik.
- Aranızdaki arkadaşlık da o zaman mı başladı?
Teoman: ‘Abim’ diyebilirim.
Selami Şahin: Hepimiz bir hayat kavgasındayız, az görüşsek de Teoman çok özel birisi. Ben de ona ‘kardeşim, oğlum’ diyorum.
- Müzik dışında paylaşımlarınız oluyor mu bir araya geldiğinizde?
Teoman: Beni Antakya restoranına götürecektin abi.
Selami Şahin: Masraf olmasın diye (gülüyor). Canım benim, ne zaman emredersen bir “Alo” yeter, emrindeyim söz mü?
Teoman: Söz, arayacağım o halde.
- ‘Selami Şahin Şarkıları’ albümünde güçlü isimler var. Hepsi de severek kabul etmiş, değil mi?
Selami Şahin: Evet, onlara sonsuz teşekkür ediyorum, Teoman kardeşime de. Beni kırmadılar. Allah onları başımdan eksik etmesin, onlar da benim evlatlarım, çocuklarım. Babalarını yalnız bırakmadılar diyelim.
Teoman: Büyük zevk abi, öyle deme. Selami Abi’nin çok şarkısı var. Bu albümün serisi kaç tane olacak abi?
Selami Şahin: Toplam 50 sanatçının/grubun katkısıyla 5 albüm olarak planlandı. Müzik direktörlüğünü oğlum Lider Şahin yapıyor.
- Teoman, sen albümde ‘Dostlarım’ şarkısını söylüyorsun. Sen mi seçtin?
Teoman: Selami Abi “Bunu okur musun” dedi, şarkı da bana çok uydu.
Selami Şahin: Tarzına çok yakın oldu. Çok mesaj da alıyorum, “Selami Bey, Teoman’ı dinledik, aklımıza Tanju Okan geldi” diyorlar. O kadar güzel yorumlamış ki, bizi eski günlere götürdü.
Teoman: Şarkının düzenlemesini İskender Paydaş yaptı. Kaydettik, bitirdik, eve gittim, kendi kendime “Ben bunu hakkıyla okuyamamışım” dedim. İskender’e “Gel bir daha kayıt yapalım, hakkını vereyim” dedim ve oldu.
- Şarkıda “Benim en iyi dostum içkim sigaram” diyor. Sizin için de böyle mi?
Teoman: Selami Abi, bir rolün şarkısını yazıyor, bütün sözler biz olmak zorunda değil. Ben artık içki ve sigarayla ilişkimi uzak bir ilişki haline getirmeye çalışıyorum. Özellikle içkiyle... Çünkü içkinin ilk başta eğlendirdiğini zannediyorsunuz ama ertesi gün depresif özelliği geliyor. İki günün mahvoluyor. Eskiden hiç dikkat etmezdim, artık ediyorum.
Selami Şahin: Ben 3 aydır ağzıma sokmadım içkiyi.
- İnsanın yaş aldıkça daha sağlıklı yaşayıp kötü alışkanlıkları bırakma sebebi ölüm korkusu mu?
Teoman: Olgunlaştıktan sonra, müptelası olduğun bir şey eskisi gibi çok sevdiğin bir şey olmuyor.
Selami Şahin: Yaş ilerledikçe kendine bakacaksın canım. Niye burun kıvırayım ki?
- Biriniz daha fantezi, arabesk müzik yapıyorsunuz, biriniz rock. Farklı müzik dallarının solistleri olarak zamanında diğerlerine burun kıvırır mıydınız?
Selami Şahin: Ben her tür beste yapıyorum: Arabesk, Türk sanat müziği, Batı müziği, türkü, pop, caz... Benden kim eser istiyorsa o sanatçının sesine, tarzına göre eser veriyorum. Niye burun kıvırayım?
Teoman: Benim için de hiçbir zaman öyle bir şey olmadı, gençliğimizde rock dinliyorduk ama ben o kafadan hızlı çıktım, hafifledim. Rock olmayan o kadar güzel şarkılar var ki... Bir şarkı hangi tarzda olursa olsun güzeli var, kötüsü
var. Sonuçta ben halk türküsü de söyledim tarzı biraz kendime döndürerek.
- Teoman bir röportajında şarkı sözlerini depresyon ve melankolinin beslediğini söylemiş. Selami Bey’i genelde aşk besliyor...
Selami Şahin: Ben şarkılarımda ‘beni mezara gömsünler’, ‘ölüyorum’ gibi temalar, mesajlar kullanmıyorum. Özlemi, sevgiyi, dostluğu anlatan şarkılar yapıyorum. Çünkü müziğin umutlu olması, sevgiliyi ve mutluluğu çağırması gerektiğini düşünüyorum.
Teoman: Aslında Selami Abi’nin ‘Seninle Başım Dertte’ ve ‘Alışmak Sevmekten Daha Zor’ gibi şarkıları içinde aşk olsa da melankolik şarkılar. Ama insanı keyiflendiren bir melodiyle alıyoruz onları.
- Neler size yazdırır?
Selami Şahin: Teoman “Bugün beste yapacağım” diye kendini zorlamaz. Aniden ummadığı bir anda ilham gelir, zevkle oturur yazar, ben de öyleyim. Ya da birinin hayatından etkilenirsin veya kendi yaşadığın aşklardan, duygulardan etkilenip yazarsın.
- Sizin de eski dönemde yaşadığınız aşklar sözlerinize çok yansımış mesela...
Selami Şahin: Tabii oldu. Bekârlık zamanlarımda... Mesela bir şarkımın hikâyesini anlatabilirim. 2-3 ay süren bir ilişkim oldu. Bir gün geldi, “Benimle evlenmeyi düşünmüyor musun” dedi. Evlenmeyi düşünmediğimi söyleyip özür diledim. Eşyalarını topladı ve benden ayrıldı. Cumartesi günüydü. Arkadaşlarımla buluştum. Sabah uyandığımda yanımda yoktu. Mutfağa gittim yok, banyoya baktım yok. Oturdum, kâğıdı kalemi aldım. “Her sabah uyandığımda seni bulurdum yanımda. Yokluğun bir zehir gibi dolaşıyor kanımda. Alışmak sevmekten daha zor geliyor” diye yazmaya başladım...
Teoman: Kendine bakmaya çalışıyorsun. ‘Daha aklı başında biri olarak yaşım ilerlesin’ diye düşünüyorsun.
İÇİMDEN GENÇLİĞİMDE OLMAYAN BİR ŞEFKAT ÇIKTI
- Geçmiş röportajlardan anladığım kadarıyla Teoman varlıklı diyebileceğimiz bir aileye doğuyor. Selami Bey ise çok fakir. Birbirinizi anlayabiliyor musunuz?
Teoman: Ben annesi ve anneannesiyle büyümüş, babasız bir çocuğum. Babam ben 2 yaşımdayken öldü. Hiçbir zaman paramız olmadı. İlk param olduğunda 30 yaşındaydım ve “Vay be, menüden istediğim yemekleri seçebilirim” demiştim.
Bunu da büyük bir çile gibi anlatmak istemiyorum çünkü ona alışınca çok da büyük bir problem gibi hissetmiyorsun.
Selami Şahin: Evet, ben çok fakir bir ana-babanın çocuğuydum. Köyümüzde sadece ilkokul var. Ben de ilkokulu okudum. Evimizde elektrik, su yoktu. 16 yaşında İstanbul’a geldim. Parkta yattığım günler oldu. Kazandığım parayı anne-babama gönderdiğim için soğan-ekmek yerdim. Taksim ve Gülhane Parkı’nda yattığım, çöpten tost alıp yediğim günleri biliyorum.
- Biriniz 50, biriniz 70’li yaşlar içindesiniz. Yaş aldıkça hayata nasıl bakıyorsunuz?
Teoman: Ben hâlâ her gün değişiyorum. Duygularımız değişiyor.
- Peki, şöhretle ilişkinizde neler oluyor?
Teoman: Özkan Abi’yi kaybettik. Bütün hevesim kaçtı. Ölüm insanın kendisiyle ilgili fikirlerini değiştiriyor. Şimdi onu ne güzel hatırlıyoruz; sevecen, esprili... İnsanlarda öyle bir anı bırakmak gerekiyor. Yoksa şöhret, para geçer. Yaptığımız her şey sonunda insanlar bizi güzel hatırlasın diye.
- Rock’n roll hayatlarınız vardı. Mesela Teoman’ı bir dönem magazinde, bardan çıkıp taksiye binerken izlerdik hep. Hangi noktada insan duruluyor?
Teoman: İnsan hiçbir zaman başka biri olmuyor ama daha kontrollü biri olmaya çalışıyor. Gece hayatı o zamanlar bize çok doğal geliyordu. Sonra bir bakıyorsun “Galiba yanlış bir şey yapıyorum” diyorsun. Her şeyi düzeltmeye, kendine bakmaya çalışıyorsun. ‘Daha aklı başında birisi olarak yaşım ilerlesin’ diye düşünüyorsun.
- Şimdi magazinle aran nasıl?
Teoman: Magazinci çocukları seviyorum, onlar da beni seviyor. Şimdikiler bana daha saygılı geliyor. Sanırım içimden gençliğimde olmayan bir şefkat çıktı. Bu değişimlerden biri de dinleyicilere daha müteşekkir olmak. Şimdi eskisinden çok daha fazla özeniyorum onları mutlu etmek için, çok daha fazla çalışıyorum. Bir bakıyorsunuz herkesin yüzü gülüyor sahneye çıktığınızda, ne kadar güzel.
- Bu şefkatin sebebi babalık duygusu olabilir mi?
Teoman: Olabilir. Mesela polis arabasından bir polis “Teoman Abi” diye el sallıyor, hoşuma gidiyor. “Vay, ben abi oldum” diyorum. Magazinde yer almayı seven biri değilim ama çocuklar gelmiş, soru soruyor, ben de onlara cevabını vereyim diyorum.
ZAMANINDA KIŞI DA YAŞADIK YAZI DA...
- Sizin şarkılarınızla âşık olduk, efkârlandık. Siz efkârlı adamlar mısınız?
Teoman: Benim duygularım çok değişkendir, eğlendiğim zaman da var, birdenbire düştüğüm, “Ulan hayat çok manasız” dediğim anlar da... Şimdilerde bunu dengelemeye çalışıyorum.
- Aşkı nasıl anlatırsınız?
Selami Şahin: Ruh güzelliği bir ömür çekilir, cilt güzelliği 24 saat... O yüzden bence ruh güzelliğidir.
Teoman: Bana artık aşk sanki çocukken olan bir şeymiş gibi geliyor. Çok uzun zamandır aynı şeyi hissediyorum. Konserlerimde de şöyle diyorum: “Şimdi size bir aşk şarkısı çalacağım. Aşka inanmayan biri söyleyecek.”
- İnanmıyor musun yani artık?
Teoman: İnanıp inanmama meselesi değil aslında, gençken o hisler varmış, sonradan kalmıyormuş gibi geliyor.
- İkiniz de eskiden çapkındınız, o günlerinizi özlüyor musunuz?
Selami Şahin: Dört mevsim gibi düşün; zamanında kışı da yazı da yaşadık. Ama o defterler kapanalı çok oldu.
Teoman: Çapkınlık dediğiniz şey gece hayatının yan ürünü gibi, o bir paket aslında. Şöyle bir şey de var, insanlar ünlülere geliyor... Sadece aşk için falan da değil. Bu sebeple çok fazla insanla tanışıyorsunuz. ilişkileriniz de başkalarından daha yoğun olabiliyor.
Selami Şahin: Ben insanların sevgisiyle varım, biriyle tanıştığımda “İşim var, şu anda görüşemem” demem. Sanatçıların kibrine alışılmış herhalde, benim samimiyetim eleştirilebiliyor. Üzülüyorum.
Atiye, Birsen Tezer, Derya Bedavacı, Elif Sanchez, Gripin, Kenan Doğulu, Rubato, Sakiler, Sıla ve Teoman’dan oluşan ‘Selami Şahin Şarkıları 1’ albümü, Lider Müzik etiketiyle yayımlandı.
‘ALLAH ALLAH, BEN BU MELODİYİ NASIL YAPMIŞIM’ DİYE KENDİME SORUYORUM
- Birçok müzisyene nasip olmayacak kitleleriniz, unutulmaz hitleriniz var. Tatmin duygusu oluyor mu?
Teoman: Bir yerden sonra insanın geçmişi o kadar dolu oluyor ki... Benim istediğimden daha çok hit parçam var. O zaman içimden “Hadi bir tane de bugün yapayım” diye gelmiyor. Onun yerine kendini daha çok sahneye çekiyor, orada seyircileri mutlu etmek istiyorsun.
Selami Şahin: Eski hit şarkılarımı dinliyorum, “Allah Allah, ben bu sözleri nasıl yazmış, bu melodiyi nasıl yapmışım” diye kendime soruyorum. Bugün daha iyisini yapacağım diye de şartlamıyorum kendimi, üretmeye devam ediyorum. İlham kapıyı çalınca beste yapmaya başlıyorum.
- Günümüz müzik dünyasını nasıl buluyorsunuz?
Teoman: Kendim için konuşayım, bizim zamanımızda müziğin etkisi kültürel dünyada çok daha fazlaydı. O zamanın ruhu öyleydi, şarkıları çok kişi dinliyordu. Şu andaki ürünleri yermek için söylemiyorum ama insanlar sanki şimdi şarkılardan o kadar çok etkilenmiyorlarmış gibi.
- Şarkılar da kalıcı olamıyor gibi...
Selami Şahin: Eser demek, kalıcı demektir. Yıllar geçse de unutulmamalı. Gençlerimize buradan sesleniyorum: Yazılmamışı yazmak, yapılmamışı yapmak önemli!
Teoman: Bir de çok fazla şarkı çıkıyor. Mesela çok film de var, hiçbirini seyretmiyorum artık. Müzik de pek dinliyor değilim.
- Şimdi bütün şarkılar da birbirine benziyor sanki...
Teoman: Günümüzün problemi, çok fazla şarkı çıkıyor olması, ben müzisyenlerde bulmuyorum problemi. Teknoloji çok geliştiği için artık şarkı yazmak kolaylaştı. Müzik bilmeye gerek yok, bir düğmeye basarak altyapıyı alabiliyorsun. Ben ilk albümü yaparken
1,5 sene de stüdyoda uğraşmıştık.
- Müzikte rap furyası aldı başını gidiyor. Siz hiç rap’e bulaşmadınız. Mesafeli misiniz?
Teoman: Ben hiçbir şeye mesafeli değilim. ‘Çakal’ diye bir çocuk var, onunla kaydettik, bir ara çıkar herhalde. Gençler bana herhangi bir teklifle geldiklerinde “Tabii ya, yaparız” diyorum. Gençlere sevgi ve şefkat duyuyorum.
Selami Şahin: Benden de bir şey istediklerinde başımla beraber. Müzik paylaşınca güzel.
- Teoman bu ilk röportajımız, ben seni daha sert diye düşünüyordum...
Teoman: Eskiye göre yumuşadım.
Selami Şahin: Eser yapanların kalbi, yüreği, duygusu çok güzel olur.
‘EN İYİSİ SERSERİLİK YAPAYIM, SADECE SERSERİ OLAYIM’ DİYE DÜŞÜNMÜŞTÜM
- Babalık hayatlarınızı nasıl değiştirdi?
Selami Şahin: Kaç çocuk vardı?
Teoman: Bir. Adı Zeyno, 9 yaşında. Bugün jimnastiğe ve yüzmeye gitti. Röportajdan çıkıp yanına gideceğim.
Selami Şahin: Evlat başka bir şey.
Teoman: Evet, insanın hayatına bayağı anlam getiriyor, insan kendine daha çok dikkat ediyor. Geleceği düşünüyor. Çocuk olunca evham da geliyor. Mesela Zeyno’nun küçücük bir kedisi var, kayboluyor bazen, ben ondan daha çok üzülüyorum bulana kadar.
- Selami Bey sizin de üç çocuğunuz var...
Selami Şahin: Ben çocuklarıma annemden, babamdan gördüğümü uyguluyorum. Bana el kaldırmayı bırak, tek bir kötü söz söylemediler. Ben de iki oğlum ve kızımla dost gibi konuşur, her şeyimi paylaşırım.
- Baba olmanın müziğe etkisi nasıl oldu?
Teoman: Aslında müzikten sıkılmıştım. “Müziği bıraktım” dedim, 45’e merdiven dayamıştım. ‘Hayat bitti galiba, yapacağımı yaptım’ diye düşünüyordum. Ama zorunluluklar bana yaradı. “Kızıma bir gelecek sunmam lazım” dedim, bu bende bir dönüm noktası oldu.
- Teoman seninle ilgili bir ara sürekli ‘müziği bıraktı/geri döndü’ haberleri çıkıyordu.
Teoman: Bir kere bıraktım ve başladım. Müzik sektörü beklediğim hızda büyümüyordu. Ben çok özveri gösteriyordum, fakat 2011 gibi sektör neredeyse çökme noktasındaydı. Ben de ‘Yapacağımı yaptım, yapmak istediğim bir şey de kalmadı, en iyisi serserilik yapayım, sadece serseri olayım’ diye düşünmüştüm (gülüyor).
- Sonra neden dönme kararı aldın?
Teoman: Çocuğumun olması ve ona ekonomik anlamda bir şeyler hazırlama düşüncesiyle oldu. ‘Bir kişi değilim, bir müessesenin başındayım, benim varlığımla bir sürü kişi geçiniyor’ dedim. Eskiden canım ne isterse yapardım, şimdi daha sorumluluk sahibiyim. Hayat o kadar kısa değilmiş. Gençliğimizde 40’tan sonra bir şey olmaz diye düşünüyorduk, öyle değil. Annem 91 yaşında. Tabii bunlar bir anda olmadı, uzun zaman aldı.
- Selami Bey siz hiç düşündünüz mü müziğe ara vermeyi?
Selami Şahin: Sanatımın 57’nci yılını kutluyorum. Yaşadığım müddetçe de kopamam.
Teoman: Benimse artık eskisi gibi şarkı yazmak içimden gelmiyor. İlk albümümü çıkardıktan sonraki 4 senede 4 albüm yaptım. Artık o kadar çalışkan değilim, o tip şeylerde yarı emekliyim (gülüyor).
- Ama yeni bir albüm hazırlamışsın...
Teoman: 1 Eylül’de çıkacak, ticari bir albüm değil, biraz kendim için yaptım. Bir şarkım daha var, belki onu da şubatta çıkarırım. Ama kendimi de “Artık içimden şarkı yazmak gelmiyor” diye de komplekse sokmuyorum.