Oluşturulma Tarihi: Ekim 02, 2022 07:00
Şimal bir kurt, Ateş bir vaşak, Hazan da ayı… Sarıkamış Ormanları’nda onların izini süreceğiz. Normal koşullarda asla bize görünmek istemeyecekler ama bizim de uydu verici, tecrübe gibi sağlam kozlarımız var. Daha önce dünya gözüyle görmediğim vaşak için içimden ‘inşallah, inşallah’ diyerek dalıyorum ormanın derinliklerine…
İçindeyken uçsuz bucaksız gibi görünen ama aslında öyle olmayan ve özellikle de son yıllardaki aşırı kesim nedeniyle giderek küçülen Sarıkamış Ormanları’ndayız.
Sarıya çalan gövdeleriyle bir kalem gibi dümdüz gökyüzüne uzanan, sadece tepesinde biraz dal olan genç sarıçamlar ormanın derinliklerine doğru ilerledikçe yerini daha yaşlı ve daha dallı budaklı ağaçlara bırakıyor. Amacımız ormanda yaşayan vaşak, kurt ve ayının hayatını anlamaya çalışmak ve şansımız yaver giderse uzaktan da olsa bu efsanevi canlıları görmek. Normal koşullarda asla bize görünmek istemeyecekler ama bizim de birtakım avantajlarımız var.
Her şeyden önce rehberlerimiz dünya çapında doğa koruma çalışmaları yürüten KuzeyDoğa Derneği Başkanı, National Geographic kâşifi Prof. Dr. Çağan Şekercioğlu ile dernek üyeleri.
Bir diğer avantajımızsa bu ekibin kolay kolay yapılamayacak bir şeyi yapıp peşinde olduğumuz canlılara Boyner ve National Geographic’in katkılarıyla uydu vericili tasma takmış olması. Boyner ve National Geographic ‘Bugün Var, Yarın Yok Olmasın’ sloganıyla doğanın korunması için derneğin diğer çalışmalarına da destek oluyor.
Ormana girmeden KuzeyDoğa Derneği’nin bilim koordinatörü Emrah Çoban bir cihaza bağlı mini bir anteni çıkararak durduğu yerde sağa sola doğru dönmeye başlıyor. Aletin cızırtılı sesleri arasından Emrah Çoban’ın “Ateş vaşak şu tepenin arkasında” diyen heyecanlı sesi kalp atışlarımın hızlanmasına neden oluyor. ‘Bu belki de bir vaşağa en yakın olduğum an. En azından benim bildiğim’ diye geçiriyorum içimden. Çünkü onun bir diğer adı da ‘ormanın hayaleti’.
Normal şartlarda bırakın onu yakalayıp uydu vericili tasma takmayı, görmek dahi bir mucize. Tabii bizim için geçerli bu. Ateş vaşak, olağanüstü yetenekleriyle bizi görebilir, kokumuzu alabilir, etrafımızda dahi dolanabilir ama ancak o isterse biz onu görebiliriz. Hayalet yakıştırması da buradan geliyor.
Ormanın içlerine ilerledikten bir süre sonra sinyaller kesiliyor. Aramızda sadece bir tepe varken Ateş, ormanın içlerine gidip uzaklaşıyor.
Bugüne kadar onlarcasına uydu vericili tasma takan KuzeyDoğa Derneği Başkanı ve National Geographic kâşifi Prof. Dr. Çağan Şekercioğlu’nun anlattıklarından anlıyorum ki
Sarıkamış Ormanları’ndaki vaşaklar Türkiye’nin, hatta belki de dünyanın en zor koşullarında yaşayan vaşakları. Dağkeçisi, karaca gibi canlılar neredeyse hiç kalmamış ormanda. Tavşan, fare gibi küçük kemirgenleri avlayarak hayatta kalmaya çalışıyorlar.
KuzeyDoğa Derneği’nin öncülüğünde Türkiye’de ilk defa yapılan ekolojik geçit tamamlandığında Gürcistan’dan Posof’a kadar Sarıkamış Ormanları’nda canlılar için bir geçiş olacak. Böylece burada yaşayan canlılar geniş bir alanda daha bol besin kaynaklarına ulaşıp daha sağlıklı bir yaşam sürebilecek.
Prof. Dr. Şekercioğlu “Normalde ayı, kurt ve vaşak gibi avcıların olduğu bir bölgede av hayvanlarının sayısının avcıların en az 10 katı kadar olması gerekiyor. Ancak ne var ki Sarıkamış Ormanları besin açısından çok zengin değil. En büyük dertlerinden bir diğeriyse insan baskısı.
Bir de buna son yıllarda katbekat artan ağaç kesimi eklenmiş durumda” diyor.
Yücel Sönmez, KuzeyDoğa Derneği Başkanı, National Geographic kâşifi Prof. Dr. Çağan Şekercioğlu’yla... (sağda) Boz ayılarla mutlu son
Bir ayı kapanını ziyaret ediyoruz. Ayının nasıl zarar verilmeden yakalandığını, bizzat kapana kendi yakalanarak gösteriyor bize Şekercioğlu. Ancak ne Şimal kurttan ne de Hazan ayıdan bir sinyal var.
Alacakaranlıkta dönüşe geçmeye başlasak da umutlarımız tükenmiş değil. Prof. Dr. Şekercioğlu hayvanların en aktif saatlerinde olduğumuzu belirterek gözlerimizi dört açmamız konusunda uyarıyor bizi. Öyle de oluyor. Yolda giderken bir tavşan düşüyor önümüze. Ve final muhteşem oluyor.
Tüm gün süren uğraşlarımız sonucu bir tanesi daha önce uydu vericisi takılmış bir ayı olmak üzere irili ufaklı birkaç ayıyı birden görüyoruz. Bir atığın başına toplanmış, besleniyorlar. Araçtan inmeden bir süre biz onları izliyoruz onlar da bizi... Onlar mutlu, biz mutlu yolumuza devam ediyoruz.
Öğrendiklerimiz onları koruyor
Neden doğada yaşayan hayvanlar yakalanarak uydu vericisi takılıyor? Bu konuyu Prof. Dr. Şekercioğlu şöyle açıklıyor: “İnsan baskısından etkilenen pek çok bitki ve hayvan türünün yaşamı tehlike altında. Bazı türler maalesef çoktan yok olmuş durumda. Mevcut endemik türlerin sayısı her geçen gün azalıyor. Ülkemizdeki doğa harikalarını yitirmemek ve onların doğal yaşam alanlarını korumak için önce onları daha iyi anlamamız gerekiyor. Bu anlamda takip cihazlarıyla gerçekleştirdiğimiz gözlemler bize çok değerli çıktılar veriyor. Boz ayı, kurt ve vaşağın davranışlarını gözlemleyerek göç yollarını öğrenmeyi ve beslenme sistemleri hakkında fikir sahibi olmayı hedefliyoruz. Öğrendiklerimizle bu alanları korumak için gereken desteği sağlayacak adımlar atmayı hedefliyoruz.”