Sarı şehrin renkli müzesi

Sıcak havayı katlanır kılan rüzgârlı bir akşamüstü, Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi’ndeyiz. Önce terasta manzaranın tadını çıkarıyoruz. Hava yavaş yavaş kararırken Mardin Kalesi’nin de ışıkları yanmaya başlıyor. Evlerin damlarından gökyüzüne bırakılan uçurtmalar rüzgârın da etkisiyle nazlı nazlı salınıyor. Uçurtmaları izlerken yine gökyüzünde beliren hilal şeklindeki ay ve hemen altındaki tek bir yıldız bize Gürbüz Doğan Ekşioğlu’nun illüstrasyonlarını anımsatıyor. 

Müzenin bulunduğu yapı 1889 yılında süvari kışlası olarak yapılmış. O kadar eski olmasa da köklü sayılabilecek bir yarışmanın sergisi için buradayız. 56 yıllık bir geleneğe sahip olan ‘DYO Resim Ödülleri’ 39’uncu kez sahiplerini buldu ve yarışmaya katılan 79 eser 30 Eylül’e kadar Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi’nde sergilenecek. Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından düzenlenen sergideki eserler
704 sanatçının 1.066 eseri arasından seçilenlerden oluşuyor.  ‘Doğa ve İnsan’ temalı yarışmaya İran, Azerbaycan, Almanya, Şili ve Bulgaristan’dan da katılım olmuş. Sergiyi gezerken farklı teknikler ve malzemeler kullanan genç sanatçıların yapıtlarını görme fırsatı elde ediyoruz. 

‘DYO Resim Ödülleri’ yarışmasına katılan 79 eser müzede sergileniyor.

Mardinlilerin gururla bahsettiği müzedeki bir diğer sergiyse geçen yıl aralık ayında açılan ‘Duvarlar ve Ötesi’. Duvar resimlerinden başlayıp duvar dokumalarının tarihsel süreçteki gelişimine odaklanan sergide 110’dan fazla duvar halısı var. Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer’in verdiği bilgiye göre bu sergi için pek çok özel koleksiyon taranmış. Mardin bölgesinden, evlerden, kiliselerden, Ezidi köylerinden halılar bir araya getirilmiş. Yıllar içinde çeşitli sebeplerle zarar gören halılar sergi öncesinde uzman ekiplerce özenle tamir edilmiş. Sergide Özdemir Altan, Vahap Avşar, Belkıs Balpınar, Gülsün Karamustafa, Tulga Tollu ve Burhan Doğançay gibi çok değerli sanatçıların geleneksel Türk halılarının dokunduğu metotla gerçekleştirdiği çağdaş halı tasarımları da görülüyor. Sergi 30 Temmuz’a kadar ziyaret edilebiliyor.

Müzeyi gezdikten bir gün sonra Mardin Ovası’na hâkim bir noktada, bir dağ yamacındaki Deyrulzafaran Manastırı’na gidiyoruz. 5’inci yüzyıldan itibaren yapılan eklentilerle 18’inci yüzyılda bugünkü haline kavuşan, çevresi zeytin ve nar ağaçlarıyla kaplı manastır Süryaniler için önemli mekânlardan biri. Manastırı gezerken duvardaki dokuma halıları görünce bir gün önceye dönüp ‘Duvarlar ve Ötesi’ sergisini anımsıyoruz. Ve serginin Mardin şehrine neden bu kadar çok yakıştığını şimdi çok daha iyi anlıyoruz.