Güncelleme Tarihi:
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne 1985’te giren İstanbul, Roma, Bizans ve Osmanlı imparatorluklarının en önemli mimari anıt eserlerine ev sahipliği yapıyor. Geçmişi Yenikapı arkeolojik kazılarıyla MÖ 6500 yıllarına dayanan kent, kültür varlıkları açısından belki de dünyanın en zengin şehirleri arasında. Ancak bu statü koruma sorunlarını da beraberinde getiriyor. İstanbul Boğazı’nda yaşanan 350 yıllık Vaniköy Camisi yangını da bu sorunu yeniden hatırlamamıza neden oldu. Tarihi caminin iki yıl önce üç boyutlu lazer sistemiyle rölöve projelerinin çıkarılmış olması büyük bir şans. Çünkü caminin aslına uygun yeniden restorasyonuna bu proje esas olacak. Aksi halde rölöve ve ‘restitute’ projeleri eski fotoğraflara bakarak yapılmak zorunda kalacak, bu durum da aslından çok uzak bir restorasyona neden olacaktı.
Galatasaray Üniversitesi’nin yoktu
Peki İstanbul’daki diğer taşınmaz kültür varlıkları yangın, deprem gibi afetlere karşı hazır mı? Bazı kamu kurumlarının kendi çabalarıyla yaptıkları çalışmalar var. Özellikle Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar Daire Başkanlığı bu konuda en hazırlıklı kurum. Yine Kültür ve Turizm Bakanlığı da bünyesindeki müze ve anıt eserler açısından rölöve projelerini hazırlamış. Lakin birçok kilise, cami, han, hamam, çeşme, medrese, okul gibi taşınmaz kültür varlıkları için aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Mesela 2013’te çıkan yangınla neredeyse tamamı kül olan Galatasaray Üniversitesi’nin bile rölöve projelerinin ve ona altlık olacak lazer taramalarının bulunmadığı ortaya çıkmıştı. Restorasyon mimarı Sinan Genim, rölöve ve restitute projelerini büyük zorluklarla, üniversitenin elindeki geniş fotoğraf albümü sayesinde hazırlayabildiklerini anlattı.
1999 depreminden sonra İstanbul’da anıt niteliğindeki korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarıyla ilgili endişeler açığa çıktı. Çünkü yapıların hiçbiri depreme hazırlıklı değildi. 2006’da İstanbul Valiliği ile Kültür Turizm Bakanlığı ortaklığında Dünya Bankası tarafından sağlanan fonla kültürel miras yapıların envanteri ve çoklu afet projesi başlatıldı. Proje veri toplama, inceleme, rölöve ve restitüsyon projesi, sismik performans değerlendirmesi ve restorasyon projesi aşamalarından oluşuyordu. Topkapı Sarayı, Yıldız Sarayı gibi büyük kompleks yapıları da kapsayan 26 tarihi yapı kompleksiyle 176 tarihi yapı birimi değerlendirildi. Ancak proje bir süre sonra bütçe yetersizliğinden rafa kaldırıldı.
Kültür Bakanlığı şart koşuyor
Kültür ve Turizm Bakanlığı kendisine bağlı taşınmaz kültür varlığı mimari yapılar için 2000’den sonra restorasyona çıkmadan önce lazer tarama yöntemiyle yapıların üç boyutlu hallerini mutlaka kayıt altına alıyor. Bunlar ilgili Bölge Koruma Kurulu’nun arşivinde saklanıyor. Ayasofya Camisi, İslam Eserleri Müzesi, Arkeoloji Müzesi, Galata Mevlevihanesi, Kariye gibi yapıların üç boyutlu rölöveleri hazır. Yine Eyüp Sultan, Yavuz Sultan Selim, Fatih, Kanuni türbesi gibi birçok yapının da üç boyutlu rölöve projelerinin hazır olduğu öğrenildi.
EN İDEAL METOT
Serhat Şahin - Mimar, Mimari Restorasyon Kültür Varlıklarını Koruma Derneği Başkanı
“Üç boyutlu (3D) lazer tarama, tarihi yapıların ve kültürel miras envanterlerinin kayıt altına alınabilmesi adına en ideal metot. Bu teknolojinin kullanımı, büyük anıtsal tarihi yapıların, külliyelerinin, arkeolojik kazı yerlerinin erişimi zor noktalarında ve dar alanlarında gerçekleşen tespit işlemlerinin kolay ve esnek bir şekilde yapılmasında, yüksek doğrulukta üç boyutlu renkli görüntülerinin hızla oluşturulmasında biz uzmanlara büyük fayda sağlıyor. Projeleri çizilmemiş ve kayıt altına alınmamış tarihi yapılarımızın, potansiyel her riske ve felakete karşı, ölçümlerinin hızlı ve etkin bir şekilde yapılıp dijital kayıt altına alınmasında ve sonrasında yapılacak uygulamalara ön kaynak oluşturulmasında önemli olanaklar sağlayacak.”
GAZETELERE İLAN VERİP FOTOĞRAF İSTEDİK
Sinan Genim - Mimar
Çoğu kültür yapımızın, yayın veya araştırma için kullanılmak üzere tespiti yapılmıştır ama bu tespitlerin yapının yanması veya yıkılması sonrası tekrar yapımı için yeterli olduğunu söylemek mümkün değil. İki hatıramdan söz etmek isterim. 1979 sonbaharında Büyükada Anadolu Kulübü binası yandı. Yangın sonrası herhangi bir rölövesi var mı diye araştırdık, doğru dürüst, restorasyonuna esas olacak bir fotoğrafı dahi yoktu. Günlük gazetelere ilan verdik, kulüp üyelerinin çeşitli nedenlerle çektikleri aile fotoğrafları içinden yapının bazı bölümlerinin orijinal görüntülerine ulaşmaya çalıştık. Daha sonra 2013’te Galatasaray Üniversitesi (Eski Feriye Sarayı) yandı. Sonuç aynı bilinmezler, yapının şematik bazı çizimler dışında herhangi bir rölövesi yoktu. 1929’da binanın Galatasaray Lisesi’ne tahsisi sonrası yapılan onarımlar, müdahaleler yapı planlamasını büyük ölçüde değiştirmişti. Yapının üniversite olarak kullanıma başlandığı sırada çekilen fotoğraflar oldukça işimize yaradı. Üç buçuk yıl boyunca bürokrasiyle uğraştık, sonunda yapı bir buçuk yıl içinde tamamlanarak kullanıma açıldı.
15 Kasım’daki yangında ahşap Vaniköy Camisi saatler içinde kül oldu.