Güncelleme Tarihi:
YUNANİSTAN
İLK GÜN HERKES KUAFÖRE KOŞTU
Selma Toluay, 44, turizmci (Atina)
- Kafelerin açıldığı gün mekânlar ne durumda diye bakayım dedim. İnsanları rahatça oturmuş, kahvelerini içip sohbet ederken görünce ben de kendimi bir kafede frappe içerken buldum. Aşı ve ilaç bulunmadan dışarıda bir şeyler yemek, tatile gitmek, alışveriş yapmak gibi rutinlere dönmem diye düşünüyordum. Hayat eski ritmine dönmeye başlar başlamaz, aldığım kararların bir kısmını unuttum.
- Ülkede sadece toplu taşımada ve işletmelerde çalışan insanlar için maske takma zorunluluğu var. O yüzden dışarıda maske takan insan sayısı yok denecek kadar az. Kafe ve tavernaların sadece dış tarafında oturulabiliyor. Atina merkezde olan işletmeler daha sıkı kontrol edildiğinden, kurallara uyuyorlar zira uymayanlara ağır cezalar var. Ama merkezden daha uzak semtlerde kafe veya tavernalarda ne insanlar ne de işletmeler sosyal mesafe kuralına pek uymuyor. Toplu taşımada herkes oldukça mesafeli davranıyor. Beni en çok kuaförler şaşırttı; açıldıkları ilk gün kadınlar da erkekler de kuaförlere koştu.
- Nea Smyrni’nin trafiğe kapalı olan meydanına, bir cumartesi akşamı uğrasanız, pandeminin devam ettiğine inanmazsınız. Herkes sokaklarda, banklarda, kafelerde, tavernalarda oturuyor. Etrafta mağaza ve marketlere girmek için sıra bekleyen insanlar olmasa, aşının bulunduğuna ve korona gibi bir tehlikenin ortadan kalktığına inanmanız mümkün.
FRANSA
Maskeliler olmasa salgını unutacağız
Yeşne Özek, 27, avukat (Paris)
- Normalleşme süreci 11 Mayıs’ta başladı. Sokağa çıkma yasağı bitti; kafe, bar ve restoranlar açık alandaki masalarda hizmet vermeye başladı, parklar açıldı. Mağazaların çoğu gibi okullar da açıldı, isteyen aileler çocuklarını okula gönderme imkânına sahip. Market ya da mağaza girişlerinde alkollü jel var, çoğu yerde elinizi jelle temizlemeden sizi içeri almıyorlar.
- Havalarında ısınmasıyla herkes kendini sokağa attı. Normalleşmenin ilk gününden beri sokaklar tıklım tıkış. Sosyal mesafe kuralına uymak mümkün değil. Maske takanlar olmasa korona pandemisini unutturacak görüntüler var. Ama sıkça maskeli insanlara rastlanıyor. Yakınlarda hapşıran biri varsa herkes bir panikle bakıyor ama hepsi bu. Sanırım çoğumuz bu duruma alıştık.
İTALYA
PARKLARDA YOGA VE THAİ CHİ YAPILIYOR
Elvan Uysal, 46, gazeteci (Roma)
Maskesiz dolaşan yok çünkü maskesiz hiçbir yere giremiyorsunuz. Biz Pigneto’da oturuyoruz. Burası, kafesi restoranı bol bir mahalle ve şimdilik eski kalabalık yok. Bizim mahallenin oturma odası sayılan Necci Cafe, sürekli dolu ama onlar da dışardaki masa sayısını azalttı. Şu anda başka mahallelerden gelen olmadığından hep aynı yüzleri görüyorum. Toplu taşıma araçlarını kullanmamaya çalışıyorum. Taksilerin çoğunda şoförle yolcu arasında plastik bir branda var; para, brandadaki pencereden ödeniyor, klima yerine de pencereyi açık bırakmayı tercih ediyorlar. Spor salonları açıldı ama toplu halde yapılan sporlar henüz başlamadı. Kendi başınıza antrenman yapıyorsanız rezervasyon yapıp gidiyorsunuz. Altı yaşındaki oğlum Lorenzo Deniz, kung fu yapıyor. Bu hafta derslere geri döndüler ama parkta yapıyorlar. Parklarda yoga ve Thai chi çok yapılıyor. İnsanlarda dehşet ve panik hali yok. Hepimizin kaygıları var ama yeniden sokakta, bir şekilde birlikte olmaktan memnunuz. Hatta aynı kötü günleri yaşamış olmanın getirdiği bir yakınlaşma var. Korona unutulmadı, unutulmayacak. Unutmaktan ziyade, temkinli bir hayata tutunma çabası var.
İNGİLTERE
BARLAR AÇILINCA LONDRA NEŞELENECEK
Meyla Yılmaz, 32, organizatör (Londra)
Burada normalleşme, pub ve restoranların açılması, her yaştan insanların bisiklete binmesi, parklarda koşması, spor ve kalabalık gruplar halinde piknik yapması demek. Karantina sürecini yumuşatma kararıyla, iki haftadır Londra’da özellikle gençler sosyal hayata sanki COVID-19 hiç yaşanmamış gibi bir hızla döndü. Sokaklarda maske takan çok az, maske takanı garipsiyorlar. Takanlar da genelde maskeyi burunlarından indirmiş oluyor. Sosyal mesafeyi ciddiye alan çok çok az insan var artık. Her sabah koşmak için parka gittiğimde iki metre mesafeyle koşmak gibi bir durum yok mesela. Kalabalık piknikler yapılmaya başlandı, parkların halk plajından farkı yok. Şu an sokaklar eskisi gibi müthiş kalabalık değil ama 1 ay öncesine göre yaz gelmiş ve festival başlamış gibi görünüyor. Publar kapılarını açtı mı, Londra’nın neşesi bence geri dönecek.
İSPANYA
YÜZLERDE MUTLULUK GÖRÜYORUM
Bahadır Özkazanç, 43, tercüman (Barselona)
İlk günlerde insanlar sosyal mesafeyi önemsiyordu. Maskeliyken hapşırsanız dahi korkuyor, kim hapşırdı onu anlamaya çalışıyorlardı. Polisler, yanınızda bir metre mesafede birini görse hemen uyarıyordu. Ama 1 Mayıs’tan beri insanlar o kadar bunaldı ki polisler o baskıyı uygulayamaz hale geldi. Mayıs ayının sonunda sokağa çıkma yasağı kalktı. İnsanlar bir anda şehri doldurdu, sosyal mesafe kalmadı. Bugünlerde maskeli bir şekilde teraslı olan restoranlara oturabiliyor, plajlarda spor yapabiliyor, sahilde yürüyebiliyorsunuz. Yüzlerde mutluluk görüyorum.
ÇİN HALK CUMHURİYETİ
TUVALETE GİRECEKLERİN SAYISI BİLE KISITLANIYOR
Cenk Özkömür, 35, gazeteci (Pekin)
- Şu an toplu taşımada yoğunluğun artmasıyla sosyal mesafenin mümkün olduğunu sanmıyorum. Ancak restoranlarda, kafelerde uygulanmaya çalışılıyor. Hem durumun iyileşmesi hem de havaların ısınmasıyla artık sokaklar neredeyse eskisi kadar kalabalık. İyileşmeye rağmen sokaklarda maskesiz insan görmek zor. Tedirginlik geçmiş sayılmaz. Herkes sokaklarda mesafeyi korumaya çalışıyor. Özellikle çocuklu aileler, yanlarına maskesiz biri yaklaşırsa irkiliyor. Bazı durumlarda bu kişinin bir yabancı olması kaygıyı artırıyor. İnternet alışverişi çok yaygındı, daha da arttı. Temassız ödemeler teşvik ediliyor.
- Çin ve Güney Kore örneklerinde dijital teknolojilerin yoğun kullanımını gördük. Bu teknolojiler, seyahat geçmişlerinin izlenmesi, virüsün izinin sürülmesi açısından önemli. İki ülke, krizi farklı şekilde yönetse de ortak noktaları hâlâ çok temkinli olmaları. Tekrar eden veya asemptomatik vakalar da tedbirin elden bırakılmaması gerektiğini gösteriyor. Okullar açılsa da bu aşamalı yapılıyor. Öğretmen ve öğrencilerin ateşi ölçülüyor. Yoğun testler yapılıyor. Toplu aktivitelere hâlâ izin verilmiyor, tuvalete girecek öğrenci sayısını kısıtlamaya kadar ciddi tedbirlere başvuruluyor.
- Türkiye’de olduğu gibi Çin’de de yaşlıları evlerinde tutmak zor. Bu yüzden, parkları dolduran yaşlıları görmek de bir normalleşme alâmeti. Herkesin iş başı yapmasıyla trafik artık eski hâline döndü. Çevremdekilerin yine trafikten şikâyet ettiklerini duyuyorum. Bunun içinde gizli bir sevinç de olabilir tabii. Normalleşmeyi daha çok psikolojik olarak önemsiyorum ve maalesef henüz normale döndüğümü söyleyemeyeceğim. Kafelere gidebiliyor olmamız iyileşme sayılsa da ateş ölçtürmek, maske takmak, bir şeylere dokunurken irkilmek normale dönsün istemiyorum.
ALMANYA
ALIŞVERİŞ SIRASINDA SABIRLA BEKLİYORLAR
Zeynep Dursun, 26, öğrenci (Köln)
Yaşadığım yerde karantinaya alınmadık. Hareket alanımızı kendi bireysel kararımızla veya devletin söylediği önlemlere uyarak sınırladık. Büyük bir çoğunluk sosyal mesafeye oldukça fazla dikkat etti. İnsanlar alışveriş yaparken ya da toplu taşıma araçlarındayken sabırla bekliyor. Ama sokaklar eski haline dönmeye başladı, daha çok kişi dışarıda.
İRAN
ESKİDEN PASAKLI YAŞIYORMUŞUZ
N. E., 37, mimar (Tebriz)
İran’da sanki korona birdenbire yok olmuş gibi herkes sokakta. Bu sabah MR çektirmek için hastaneye gittim. Sırada beklerken baktım, kimse kendine dikkat etmiyor. İlk günlerde asansöre 1-2 kişi binerken gördüm ki şimdi çoğu kişi asansörü kullanıyor. O eski kalabalığa görünce insanlar ister istemez konuyu unutuyor, sosyal mesafeye uymuyor. Tebriz’de İstiklal Caddesi gibi bir yer düşünün. Orada şu an herkes yanyana dolaşıyor. Uber gibi taksilerimiz var, adı Snapp. Nakit ödeme kabul edilmiyor, inince de uygulama bize şoförün maskeli olup olmadığını soruyor. Restoranlar hâlâ çok kalabalık değil. Muayenehanelerde iki koltuk boş bırakılıyor. Biri gelip maskeyle yanıma oturdu, uyardım.
İlk günkü gibi hijyene dikkat ediyorum, dışarıdan getirdiklerimizi doğrudan dolabın içine koymuyorum. Eskiden farkında olmadan pasaklı ve pis yaşıyormuşuz. Düşünsenize, bankada kalemi alıp imza atıyoruz. Paraya dokunduktan sonra çok az insan elini yıkıyordu. Eski hayatımıza dönelim ama temizlik alışkanlıklarımızı sürdürelim istiyorum.
HOLLANDA
KAFELERDE MASALARIN YARISINDAN ÇOĞU DOLU
Yenal Bilgici, 40, gazeteci (Amsterdam)
- Normalleşmenin en büyük aşaması 1 Haziran’da başladı. Kafelerin önünden geçtiğimde gördüğüm, masaların yarısından çoğunun dolu olduğunu olduğuydu. Yani insanlar birbirinden kaçmıyor. Burada hiçbir zaman sokağa çıkma yasağı olmadı, maske takma zorunluluğu da getirilmedi. İlk kez geçen salı gününden itibaren sadece toplu taşımada takılması konusunda bir zorunluluk açıklandı. Parklar, nisan ayından itibaren kademe kademe dolmaya başlamıştı. Son birkaç gündür de ağzına kadar dolu. Hatta Rotterdam’daki parkları kapattılar. O kadar doldu ki...
- Burada normalleşme, ilköğretim okullarının açılması demek. Okullar üç hafta boyunca kademeli şekilde açıldı, bir gün bir grup, bir gün başla grup gitti.
- Görüyorum ki insanlar yeni pratikler ediniyor. Bir sürü insan evde ya da spor salonunda yaptıkları sporu, parklara taşıdı. Evimizin karşısındaki yoga stüdyosu artık bu parkta çalışıyor. Koşan insan sayısı zaten çoktu, daha da arttı.
- Hollanda Ulusal Halk Sağlığı Enstitüsü’nün bulaşıcı hastalıklar birimi başkanı Jaap Van Dissel, “Bu salgını bir buçuk metre toplumu olmayı becererek yeneceğiz”, Başbakan Mark Rutte’yse, “Ben de önünden geçerken bir restorana girip oturmayı çok severdim ama artık böyle yaşayamayacağız” dedi. Bu toplum bunu becerir çünkü kurallara saygılılar.
UKRAYNA
DÜNYANIN EN HIZLI NORMALLEŞEN ÜLKESİ OLACAĞIZ
Ersin Kaya, 41, mimar (Kiev)
Günlük yaşamda maske kullanımının giderek azaldığını gözlemliyorum. Ama marketlere ve toplu taşıma araçlarına maskesiz girmek hâlâ yasak olduğundan insanlar arka ceplerine tıkıştırdıkları maskeleri takarak buralara girebiliyor. Karantina önlemlerinin gevşetilmesi insanların hayatında işe gitme zorunluluğunun gündeme gelmesi dışında bir farklılık yaratmadı. Son bir aydır neredeyse her gün yağmur olduğunu göz önüne alırsak sokaklardaki hareketliliğin artmıyor olmasının nedeni anlaşılabilir. Ama insanların sabırsızlıkla plaj sezonunun açılmasını beklediklerini biliyorum. Zaten çoğunluk birbirine hayatı bu derece baskılayacak şekilde ciddiye almanın gereksizliğini anlatıyor. Dünyanın en hızlı normalleşen ülkesinin burası olacağından eminim.