Güncelleme Tarihi:
Melisa Tapan 27 yaşında, Sabancı ailesinin genç üyelerinden. Sevil Sabancı’nın kızı, Sakıp Sabancı’nın torunu. Kasım 2019’da bir sanat girişimi başlattı. Uluslararası konuk sanatçı ve kültür-sanat etkinlikleri platformu Gate 27’yi kurdu; dünyanın farklı yerlerinden farklı sanat dallarından sanatçıları kabul eden bir yaratıcı sanat merkezi burası.
Sabancı ailesinin birçok ferdi için sanat koleksiyoneri olmak bir aile geleneği. Melisa Tapan da annesi gibi sanat koleksiyoneri olmanın ötesinde sanatın üretim sürecinin içinde olmayı seçerek farklı bir yola çıktı. Richmond The American International University of London’da sanat okudu. Ardından da Columbia Üniversitesi’nde Ekonomi ve Siyasal Kalkınma bölümünde yüksek lisansını yaptı. Kendisi de sanatsal üretimlerde bulundu, New York’taki ortamdan da etkilenerek girişimi için ilk adımları attı. Melisa Tapan’la konuştuk.
Sanat ve yaratıcı kimliklerle ilgili alanda bir girişimde bulunma fikri nasıl oluştu?
Sanata bakmayı, sanatla düşünmeyi henüz çok küçük yaşta öğrenme şansım oldu. Tek çocuk olduğum için, ailenin büyükleri benimle çok zaman geçirirlerdi. Büyükbabam Sakıp Sabancı’nın koleksiyonu ve eserleri ikimizin oyun alanıydı. Bazen heykeller, tablolar bazen de karanlık hat odası küçücük hayal dünyamı keşfetmeme yardımcı oldu. Sanatın içinde olmak ve bu değerlerle yaşamak aile geleneğimizin bir parçası olarak hayatımızdaki kalıcılığını sürdürüyor.
Koleksiyonerliği aile geleneği olarak devam ettirmenin ötesinde yapmak istedikleriniz var gibi görünüyor...
Doğru; finansal kalkınma, girişimcilik ve sürdürülebilirlik üzerine uzmanlaştığım eğitimim esnasında hep araştırdığım, üzerine düşündüğüm bir konuydu konuk sanat programları. Çünkü bu tür yapılanmaların/kurumların kültür-sanat sektörünün aktörleri için vazgeçilmez bir gelişim alanı sağladığını düşünüyorum.
Ülkenin kültürel gelişimine de bir katkısı olacaktır...
Tabii, yalnızca yaratıcı sektörün değil, aynı zamanda ülkenin sosyokültürel ekosisteminin gelişmesi için de çok önemli bir birleşme noktası sağlıyorlar. Biz Gate 27’yi, uzun bir planlamanın ardından 2019 sonuna doğru hayata geçirdik. Benim için Gate 27, bilgi ve tecrübemi sosyal etkisiyle değer katacak bir girişime dönüştürebildiğim bir inisiyatif oldu.
Gate 27 neler yapıyor?
Bu platformun en önemli faaliyeti bir uluslararası konuk sanatçı programı yürütmek. Bu program kapsamında, farklı disiplinlerden gelen sanatçılara düşünsel ve görsel üretimlerini destekleyecek bir çalışma ortamı, atölye sunuyoruz; ayrıca araştırmalarını derinleştirmek
ya da çalışmalarını gerçekleştirmek adına ihtiyaç duydukları kaynaklara ve kişilere ulaşmalarına yardımcı oluyor, yeni bakış açıları geliştirip paylaşabilecekleri mekân ve zamanı sağlamaya çalışıyoruz.
Genç sanatçıların hayatına neler kattı?
Şu ana kadar Gate 27 bünyesinde çeşitli disiplinlerde üreten 11 sanatçıyı ağırladık. Bu sanatçılar arasında kariyerlerinin henüz başında olan gençlerle birlikte, sanat dünyasında tanınan, bilinen, tecrübeli sanatçılar da vardı. Bu çeşitlilik hem bizim için hem de tüm konuklar için çok zenginleştirici.
Peki programın bitiminde sanatçıları takip ediyor musunuz?
Yakından ediyoruz. Program sırasında işbirliği yapan sanatçıların olması, teşvik ettiğimiz bir gelişim alanı olduğundan bizi çok mutlu etti. Program sonrası sergi teklifi alanlar, eserleri satılanlar, bienale davet edilenler ve sanat üretiminin yanında düşünsel gelişimleri için yüksek lisans yapmaya karar verenler oldu. Bunlar bizim için çok sevindirici gelişmeler.
GÜNEŞ SAATİ: Eli Bensusan, Gate 27’de kaldığı süre içinde deneyimlediği mekâna ait zamansallık hissiyatını yansıtan bir güneş saati tasarladı. Mermer ve pirinçten üretilen, güneş ışığıyla hayat bulan bu nesne zamanı sayılarla anlatmak yerine, farklı anlarla ilgili izlenimlerin soyut bir dildeki yansımalarını gösteriyor.
DOĞASINDAN ESİNLENDİ: Ekin Kano, program süresince antroposen kavramına odaklanan yağlıboya çalışmalarına devam etti. Malzemeyi dönüştürerek maddesellik üzerine yeni öneriler sunmaya çalışan sanatçı, Gate 27’nin florasından yararlanarak yeni yağlıboya tuvaller üretti. Gate 27’nin doğayla iç içe olan mekânı, Kano’nun doğadan esinlenen üretiminde yeni alanlar açtı.
MİNİ ŞEHİR KURDU: Michael Bishop, Gate 27’de kaldığı sürede kireçtaşından, temsili bir mini şehir oluşturdu. Modern dünyadaki beton yapılaşmasının hayata olan etkisini, fiziksel olarak kapsadığı alanı ve doğal yaşamla çelişkisini yansıtan bu çalışmayı Gate 27’nin Yeniköy’deki yerleşkesinde, iç ve dış mekânda görmek mümkün.
DOĞAL TAŞLARI KULLANDI: Leander Knust organik biçimleri ve geri dönüştürülmüş malzemeleri bir simyacı gibi bir araya getirerek üretme motivasyonuyla Gate 27’de kaldığı süre boyunca Prens Adaları’ndan topladığı doğal taşlarla farklı materyalleri birleştirerek doğanın ve geçiciliğinin ikilemlerini yansıtma çabasını barındıran işler üretti.
Geliri hayvan barınağına gidiyor
Gate 27’nin Ayvalık’ta da bir misafir sanatçı atölyesi var. Geçen haziranda, buraya yaratıcı teknolojiler ve çağdaş sanat alanında uzun süredir çalışan Selçuk Artut ve Alp Tuğan’ın oluşturduğu RAW konuk oldu. Ses ve görüntü performansları üreten bir müzik grubu olan ekip, ‘Ephemeral’ adlı parçaları için video çalışması hazırladı. Eserin bir edisyonu Gate 27 koleksiyonuna dahil edildi, bu video 16 Ağustos’a dek Mixer’de devam edecek olan ‘Art on Screen’ sergisinde de görülebilir. RAW ve Gate 27’nin gerçekleştirdiği bu yaratıcı sürecin geliri Yedikule Hayvan Barınağı’na verilecek.