Güncelleme Tarihi:
A |
nadolu Medeniyetleri Müzesi, Cumhuriyet’ten bile eski bir müze. Atamız kurmuş, Anadolu’da çıkan bütün eserlerin buradan geçmesini istemiş. Öyle de olmuş...
Burası gibi ülkemizde özel ve devlete ait yüzlerce müze var fakat müze gezmek hiç aklımıza gelmiyor. Bu konuda Google’da bir paylaşım var mı diye baktım. Durum gerçekten komik. Müzenin erişilebilir olduğunu vurgulamak için engelli asansörü önünde ya da engelli rampası önünde toplanmış insanların fotoğraflarını koymuşlar. Müzeye girebiliyor olmamız yeterli görülmüş, yani yine bizim için birileri karar vermiş. Eserlere dokunmak yasak. Yanına bir tanıtım yazısı ve QR kodu konmuş. Denk getirmeyi başarabilirsen eserin künyesi hakkında bilgi ediniyorsun. Fakat karşımızdaki nasıl bir eser, hiçbir fikrimiz yok. İşte bu yüzden müzeye gitmek aklımıza gelmiyor. Çünkü engelliler olarak denedik ve mutsuz olduk. Sadece Dolmabahçe Sarayı’nda bir uygulamaya rastladım. Kulaklığı takıyorsunuz ve hangi odaya girerseniz otomatik olarak rehber anlatmaya başlıyor.
Diğerlerine kıyasla şu an Türkiye’de tam erişilebilir olan müzemiz Anadolu Medeniyetleri Müzesi. Durum sadece ülkemizde değil, dünyada da böyle. Londra’da birkaç sergiye gittim, eserleri bana arkadaşlarım anlattı. Aslında resim, heykel gibi sanat eserlerini dokunulabilir, görülebilir, duyulabilir hale getirmek gerekiyor. Koç Müzesi’nde güvenlikten kaçarak otomobillere dokunmuştum. Bir resim sergisinde de merakımdan, tablonun üzerinde parmağımın ucunu gizlice gezdirmiştim.
İşaret dilinde sanat yok
Eserleri görünür kılmak zor değil. Benim gibi görmeyenlere anlatabiliyorsunuz. Peki, işitme engelli birine eserleri nasıl anlatacaksınız? Sanatın o kadar dışında bırakılmışlar ki; işaret dilinde sanatla ilgili kelime yok. İşaret dilinin geldiği nokta günlük konuşmalarımızın da ancak yüzde 30-35’i.
23 Nisan’da çocuklar müzelerle ilgili fikirlerini işaret diliyle paylaştılar. Çok güzel bir paylaşımdı. İşte bu çocuklar gelecekte müzeleri erişilebilir yapacaklar.
Ayrıca bunu kendine dert edinmiş kocaman da bir ekip var: Bongo Art Project ve Hadi İşaret. Bongo Art Project, müzelerin herkes için erişilebilir olması amacıyla çalışan bir sosyal girişim. Hadi İşaret de işitenler ve sağır topluluk arasındaki iletişim boşluğu kapatmak için çalışmalar yürütüyor. Eğitimde fırsat eşitliği için çalışıyor.
Altı ay sürdü
İki sosyal girişim birlikte ilk projelerinde Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nden, küratörlerle birlikte 50 Cumhuriyet dönemi eseri seçiyorlar. Eserlerin anlatım metinleri, işaret dili editörleri ve sanat tarihi uzmanları tarafından sadeleştiriliyor. Bu süreçte işaret dilinde anlatabilmek için 230 sanat sözcüğüne ihtiyaç duyulduğu ortaya çıkıyor. Altı ay boyunca akademik bir çalışmayla dört işaret dili editörü, iki sağır sanatçı, iki işaret dili tercümanı ve iki sanat tarihi uzmanı öncelikli olarak kelimeleri, sonra 50 eseri işaret diline çeviriyor. İşaret Dili Müze Sanat Sözlüğü’nün ardından hedef, teknoloji, tabiat gibi konularda sözlük hazırlayıp müzelerin tamamını sağır ve işitme engelliler için erişilebilir kılmak.
10 Mayıs Engelliler Günü’nde hazırlanan sözlük sosyal medya hesaplarından erişime açık hale gelecek. 18 Mayıs Uluslararası Müze Günü’ndeyse Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde fiziksel etkinlikler başlıyor.
Bu konu içinizde nereye dokunur bilmiyorum ama farkında olmak yeterli değil. Üzerimize ne düşerse yapmamız gerekiyor çünkü sanat, hayat damarlarımızdan biri. Atamız da bu yolu göstermiş. Bu yoldan gidelim, bütünleşelim. Her şey herkes için duyulur, dokunulur ve görülür olsun.