Güncelleme Tarihi:
* New York’ta yaşamanın sizin için ne gibi faydaları var?
Rahatlıkla söyleyebilirim; New York, ABD’nin sanat başkenti. Carnegie Hall da çok değerli bir salon. Ama Türkiye kendini ulusal bir dille ortaya koyamıyor. Hep başkalarının verdiği bilgilerle başkalarına tanıtılıyor. Oysa Cumhuriyet’le başlayan bir kültürümüz var, çokseslilikte yapılmış atılımlar var, birçok besteci var; özellikle Türk Beşleri... Ancak bunlar tanınmıyor. Buna el vermek lazım.
* Siz de bu yüzden yurt dışında bir orkestra kurdunuz...
Evet. Bu orkestra genç Türk solistlere yer verecek. Burada tanıdığım çok değerli Türk müzisyenler, iyi besteciler var. Amerikalıların ağzı açık kalacak.
* Bu kadar Türk müzisyen var mı ABD’de?
50 kişilik bir orkestra kurduk. Bunların yarısı Amerikalı. Çünkü onların da bizim eserlerimizi sevmelerini, çalmalarını, tanımalarını istiyoruz.
* New York’taki günleriniz nasıl geçiyor?
Ben çay düşkünüyüm, Türkiye’den en iyi çayları getirtirim. Sabah ilk işim çay demleyip ülkemdeki haberleri, beğendiğim köşe yazarlarını okumak. Ardından bir programım varsa ona giderim.
* Sık sık Türkiye’ye gidip geliyor musunuz?
Evet, çok sık. 8 Şubat’taki Carnegie Hall konserinden sonra 25 Şubat’ta Ankara’da Bilkent Senfoni ile, ardından 6 Mart’ta Antalya Devlet Senfoni Orkestrası’yla konserim var.
En önemli gıda Mozart’ın müziği
* Çin, Güney Kore, Japonya gibi ülkelerin hepsi çocuklarına modern enstrümanlar çaldırıyor. Türkiye’de neden bağlama, ut veya flütün ötesine geçemiyoruz?
En büyük hayalim Türkiye’de herkesin bir enstrüman çalması. Bağlama da olur, ut da, piyano
ya da keman da... “Bizde bağlama var, piyanoya ne gerek var” derler ya... Evet, bağlama gerçekten çok iyi ama müzik eğitimi alırsanız bağlamaya katkınız olur. Dünyanın nimetlerinden Mozart çalan birinin bağlama da çalması kadar güzel ne olabilir! İnsanın en önemli gıdası Mozart’ın müziğidir.
* Neden Beethoven değil?
Beethoven insanları irite edebilir, hırçın yapabilir. Gençlerin deyimiyle insanlara gaz verebilir.
Bir dönem milletvekilliği teklifi de aldım
* Ben Beethoven’cıyım da...
Beethoven devrimcidir. Sizi düşüncelere daldırır. Ama Mozart dinlerken çok duru olursunuz. Elimde olsa alfabeden önce çocuklara müzik ve matematik öğretirim.
* Unutamadığınız konser var mı?
İstanbul Şehir Orkestrası ile 1969’da Şan Sineması’nda verdiğim ilk konser. İdil Biret dinleyici olarak gelmişti. Konser sonrasındaki konuşmalar hâlâ kulağımda.
* Hiç başka bir iş için teklif aldınız mı?
Milletvekilliği teklifi aldım; “Ben konserlerimle halkımın vekilliğini yapıyorum” diyerek geri çevirdim.
* Türkiye’yi dışardan nasıl görüyorsunuz?
Eğitim sistemindeki değişikliklerden ötürü gittikçe bilgisizliğe sürüklendiğini görüyorum. Köy Enstitüsü öğretmeni bir babanın evladıyım. Bizler için bilimi hedef alan eğitimden yüce bir şey yok.
* ABD’nin gidişatını nasıl görüyorsunuz?
ABD’de kuvvetler ayrılığı güçlü bir şekilde ayakta. Özellikle vergi sitemi ve insanların bu konudaki yüksek bilinci beni kıskandırıyor. Ancak 2016’da Trump’ın seçimi kazanamayacağını düşünmüştüm, yanıldım. Umarım bu defa kazanamaz.
Zayıflar şefe başkaldırarak yönetimi ele geçirir
* Orkestra şefleri ne gibi zorluklar yaşar?
Orkestra şeflerinin neden sevilmediğini açıkça söylemek lazım: Şefin en iyi elemanları istemesi. Çalamayanların elenmesi en büyük sorun, her yerde olduğu gibi birleşip şefle uğraşırlar.
* Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’ndan bu yüzden mi ayrıldınız?
Zayıflar birleşir ve şefe başkaldırarak yönetimi ele geçirirler. Bu durumun orkestraya zarar vermemesi için 25 yılın ardından ayrıldım.
* Bir şefin iyi olduğunu ne belirler?
Tüm şefler disiplinlidir. Bu disiplini elde etmek bilgiden geçer.
* En beğendiğiniz şef kim?
Leipzig Orkestrası’ndaki Riccardo Chailly... Türkiye’deki genç şeflerimiz de gerçekten çok iyi çalışıyor. Hükümetten istediğim bir şey var: Ülkemizdeki sanat kurumlarının yaşayabilmesi için gerekli kadroların verilmesi şart. Bir şehirde bir orkestra varsa oraya aydınlık getirir.
m Ben Samsunluyum. Bana “Samsun nasıl bir yer?” dediklerinde, “Opera binamız var” diyorum. Samsun’daki operanın yıkılacağını duydum.
Eğer doğruysa saldırıya geçerim!