Güncelleme Tarihi:
Yaklaşık iki yılı koronavirüs nedeniyle evde geçirdik. Seyahat etmek; kafeye-restorana, konsere-partiye, sinemaya-tiyatroya gitmek gibi basit zevklerden mahrum kaldık. Hayatın tekrar ne zaman eskisi gibi olacağını ya da bir gün yeniden eskisi gibi olup olmayacağını bilmeksizin, uçsuz bucaksız bir belirsizliğin içinde ayakta kalmaya çalıştık. Ve işte şimdi buradayız... Bir uçağa binip -kuzey yarımkürede yaşayanlar için gerçek anlamıyla- dünyanın öbür ucuna geldik, kocaman bir salona doluştuk. Müzik son ses... Dans etmeden duramıyoruz. Hiç tanımadığımız kişilerle bile göz göze gelince gülümsemekten, gülümseyince birbirimize dokunup beraber salınmaktan kendimizi alamıyoruz. Güney Afrika Cumhuriyeti’nin en büyük şehri olan Johannesburg’da; Red Bull Dance Your Style Dünya Finali’ndeyiz. Etrafımdaki kalabalığa bakarken içimden bunlar geçiyor, neredeyse gözlerim dolacak. Benim için ‘Pandemi bitti’ anı bu.
Bu yarışma dünyanın en iyi dansçılarını belirlemek için organize ediliyor. 30 ülkede yapılan seçmelerde birinci olan dansçılar dünya finaline davet ediliyor. İlk final 2019’da Paris’te yapılmış; Türkiye’yi burada en başarılı break dansçılarımızdan Aydan Uysal temsil etmişti. İki yıllık pandemi arasından sonra bu yıl yeniden, çevrimiçi olmayan bir final düzenlendi. Dünyanın dört bir yanından dansçılar, gazeteciler, influencer’lar ve dans meraklıları Johannesburg’da bir araya geldi.
‘Hayatımı kurtardı’
Hip-hop, popping, house gibi sokak dansı türlerinden hangisiyle ilgileniyor olursanız olun bu yarışmada size yer var. Karşılaşma, dans jargonunda ‘battle’ olarak geçen formatta yapılıyor. Yani kurayla belirlenen rakipler teke tek olarak karşı karşıya geliyor. Önce biri, sonra diğeri önceden kendilerine söylenmeyen bir şarkıda doğaçlama olarak figürlerini sergiliyor. Yaklaşık dört dakikalık ikişer performanstan sonra kazananı seyirci belirliyor.
Kimi yarışmacılar zor figürleri ustalıkla sergilemeleriyle öne çıkıyor, kimileri de izleyiciyi coşturmalarıyla... Bazıları kendi kültüründen esintiler katıyor performansına, bazıları dansın evrensel sularında yüzüyor. Eski eşofmanlarıyla gelip yarışan da var, her şova özel kıyafetleri bizzat tasarlayan da... Yarışmanın güzelliği biraz da buradan geliyor; tıpkı sokak dansının kendisi gibi kapsayıcı olmasından... Irk, dil, din, yaş, cinsiyet, cinsel yönelim, fiziksel görünüş gibi özellikler önemini yitiriyor söz konusu sokak dansı olduğunda. Red Bull Dance Your Style’ın temelinde de bu var.
Hip-hop, popping, house gibi sokak dansı türlerinden hepsiyle bu yarışmaya katılmak mümkün.
Fransa adına yarışan Boubou (32) profesyonel bir dansçı, eğitmen ve koreograf. Yarışmacıların içinde en kilolusu. Her performansında ‘dansçılar fit olur’ algısını yerle bir ediyor. Kimi zaman vücudunun üst kısmı tamamen çıplakken kendini ritme bırakıyor. Babasının işi nedeniyle Türkiye’ye pek çok kez gelmiş, iki yakın arkadaş gibi kucaklaşıyoruz yan yana gelince. “Dans benim kanımda var” diye anlatmaya başlıyor, “Her Afrikalı aile gibi hafta sonları bir araya gelir; barbekü yapar, şarkı söyler, dans ederdik.” Yine de bir dansçı olmaya karar vermesi kolay olmamış, “Çocukken ten rengimin, kilomun güçlü yanlarım olduğunun farkında değildim. Ama bir gün ‘Bu halimle benzersizim’ dedim. Dans hayatımı kurtardı” diyor. Boubou sadece başarılı bir dansçı da değil, yakın zamanda Calvin Klein reklamlarında yer aldı. Dansçı ya da
model olmak için yüksek fiziksel standartların olduğu yılları geride bırakıyor olmamızla ilgili şunları söylüyor: “Sınırları zorlamanın vakti geldi. Ben de sınırları zorlamak için buradayım. İnsanlara ilham vermek istiyorum. Aynı zamanda bir gay’im. Bana mesaj atıp ‘Nasıl başardın’ diye soranlara şunu söylüyorum: ‘Gay olmakta, siyah olmakta, büyük beden olmakta bir sorun yok. Neysen osun. Bunu bilirsen dünyayı yerinden oynatabilirsin. Ben yaptıysam sen de yaparsın’ diyorum. Sesimi kullanmak istiyorum. Keşke ben daha gençken böyle birini görseydim...”
Mısır adına yarışan Zouba (20) da ‘sesini’ kullanmak isteyenlerden. Başörtüsü dans tutkusuna, dans tutkusu başını örtmesine mâni olmamış: “Çocukluğum abilerimi izleyerek geçti. Onlar break dansçı. Evde yoklarken kendi kendime çalışırdım. Bir gün dans edebildiğimi gördüler ve büyük bir şaşkınlıkla ‘Sen bu hareketleri bir kerede nasıl yaptın’ diye sordular. Halbuki ben aylardır çalışıyordum.” Zouba da dansla hayatının değiştiğini söylüyor: “Dans olmasaydı muhtemelen şu an evde yalnız, parasız, depresyonda; hayatın anlamını sorguluyor olurdum.” Ailesi -onları dansçı olarak da kendi ayakları üstünde durabileceğine ikna ettikten sonra- hep destek vermiş. Ama sosyal medyada
hâlâ can sıkıcı yorumlar aldığı oluyormuş: “‘Dans edeceksen başörtünü çıkar’ gibi şeyler söylüyorlar. Bütün hayatımı onlar beni böyle beğenmiyorlar diye bir kenara atacak değilim. ‘Sevmediyseniz takip etmeyin. Nasıl göründüğüm sizi ilgilendirmez’ diyorum” diye anlatıyor gözlerinden kıvılcımlar çıkararak... Öte yandan yüz binlerce de hayranı var. Onlardan da her gün ‘Harikasın’, ‘Sen bir süperstarsın’ diye mesajlar alıyormuş: “Özellikle küçük kız çocukları ‘Ben de Zouba olmak istiyorum’ diyor. Onlara ‘Kendiniz olun yeter’ diyorum.” Şimdilerde bir de belgeseli çekilen Zouba çevrimiçi dans dersleri veriyor, dans videoları içeren bir de YouTube kanalı var: “Mısır’da genç kızlar evden çıkmak için bile fazla utangaçlar. Evlerinde dans etmeyi öğrenebilsinler diye ücretsiz dans videoları yayımlıyorum” diyor.
Boubou ve Zouba, izlerken gözünüzü alamadığınız, hikâyesiyle ilham veren dansçılardan sadece ikisi... Red Bull Dance Your Style Dünya Finali’nde onlardan çok var. İki ele sahip olmadan, tek elle de çok etkileyici bir dans performansı sergilenebileceğini ispatlayan
JR Game (Almanya), en enerjik yarışmacılardan 48 yaşındaki Yoshie (Japonya) ve daha nicesi... Finalin açılış konuşmasında da dendiği gibi “Kalp atışı bile bir dans aslında” ve gerçekten ritim varsa dans var, dans varsa hayat var. Üstelik de bu hayatta herkese yer var...