Ece SÜKAN
Oluşturulma Tarihi: Mart 10, 2019 08:30
Paris’te Dior defilesinde ‘Patriarşiye karşı feminizm kazanacak’ sloganı atılıyor. Tommy Hilfiger’ın şovunda modanın tektip güzelliğe değil, tüm kadınlara hizmet etmesi mesajı veriliyor. Londra Moda Haftası kadına yapılan dayatmalara karşı protestolarla başlıyor. Moda haftalarından çıkan ortak trend ne renk ne desen. Ortak trend: Kadın dayanışması...
Moda endüstrisi kimi zaman gerçek dünyanın sertliği ve dertleri karşısında Marie Antoinette’vari bir edayla fantezi dünyasına kaçış bileti olurken, kimi zaman toplumsal konuları direkt olarak yansıtan ve sahiplenen bir platform oluyor. Dijital devrimle gelen çokseslilik ve modanın demokratikleşmesi kavramları ironik olarak beraberinde bir ‘aynılık’, ‘vasatlık’ ve ‘yüzeysellik’ de getirmişti tasarım dünyasına. Son dönemlerde ve özellikle bu sezonda moda haftalarında ise ‘kadın gücü’, ‘dayanışma’, ‘dahil edicilik’ ve ‘çeşitlilik’ tasarımcıların ve modaevlerinin sahiplendiği olgular olarak öne çıkıyor.
Bu sezon bu akım Londra’yla başladı. Moda Haftası’nın açılış gününde bir grup
aktivist, kadına dayatılan stereotipi güzellik anlayışını protesto ederken, tasarımcı Simone Rocha defilesinin tamamını kadınların etnik, yaş ve vücut tipi çeşitliliği üzerinden gerçekleştirdi. Paris’te ise durum farklı değildi. Çoğu defilenin verdiği mesaj aynıydı: Feminizm kazanacak.
En öne çıkanlara gelince... Tommy Hilfiger ile başlayalım.
Gigi Hadid’den sonra Tommy Hilfiger ile koleksiyon işbirliği yaptığı aktris ve şarkıcı Zendaya, ‘Comédie des Champs-Élysées’de gerçekleşen defilede önemli mesajlar verdi. Kendisinin de siyahi bir kadın olarak yaşadığı önyargılar ve zorluklardan yola çıkarak koleksiyonunda ve şovunda tüm kadınları kucaklayan bir çeşitliliğe yer verdi. 70’lerin ikonik modeli Afrika asıllı Pat Cleveland, Jamaikalı efsane şarkıcı Grace Jones, aktivist model Adesuwa Aighewi, Halima Aden ve trans model Leyna Bloom defilede yer alan isimlerdendi.
Dior’da aktivist sloganlarDior modaevinin tarihindeki ilk kadın sanat direktörü
Maria Grazia Chiuri, unvanının hakkını ve sorumluluğunu her daim sahiplenen bir tasarımcı duruşuna sahip. Dior markasının ikonik tasarımlarını modern kadınlar için yorumlayan bir tasarım felsefesi ile koleksiyonlar sergilemekte. Gerçek hayatta yeri olan, fonksiyonel ve giyilebilir tasarımlara önem veren tasarımcı kadınların kişiliklerine uygun giyinmelerine önem verirken koleksiyonlarında modanın dikte ediciliğini sorguluyor. Modaevinin başına geçtiğinden beri de artık imzası haline gelen kadın gücü ve dayanışmasının önderi ve sözcüsü olan tasarımcı bu sezonki koleksiyonunda yazar ve aktivist Robin Morgan’ın ‘Sisterhood is Global’ sloganı ile koleksiyonun açılışını yaptı. İtalyan kavramsal sanatçı,
feminist aktivist Tomaso Binga’nın şovun başında ‘patriarşi üzerinde zafer kazanan feminizm’ üzerine okuduğu bir şiir ile Müze Rodin’deki defile başladı. Binga’nın arkasında ise 1976’da yaptığı kadın vücutlarından oluşan dev alfabe işi sergilenmekteydi. Modern kadının dinamik ve çok yönlü hayatı için tasarımlar ortaya koyan tasarımcı Grizu, elegan bir koleksiyonla Paris Moda Haftası’nın ve podyumlardaki feminist söylemin açılışını yapmış oldu.
Bahsetmesek olmaz: Karl Lagerfeld’in son koleksiyonunun sergilendiği Chanel defilesinde duygu dolu anlar yaşandı. Penélope Cruz, podyumda gülerken ağlayanlardandı.