Türkiye sizi “Görevden alındığı için ayrıldığı belediyeye, başkan olarak döndü” haberleriyle tanıdı. Eski başkan Muzaffer Yalçın’ın özel kalemiydiniz, değil mi?
- İlçemiz gibi belediyemiz de küçük. Özel kalem müdürlüğü bizde kadro olarak yok. Kadroda ‘su sayacı okuyucusu’ olarak görünüyordum ama belediye başkanının sağ kolu, sol kolu, her şeyi Zekiye Tekin’di. 2004’ten itibaren böyle, canla başla çalıştım. Geçen yıl eylül-ekim gibi AK Parti’li belediye meclis üyelerimizden biri, kızı belediyede işe alınmadığı için istifa edeceğini açıkladı. Sonra kızı benim görevime getirilince istifadan vazgeçti. Beni de Ak Masa’ya gönderdiler.
Ak Masa’da ne iş yapılır? - Danışma gibi... Belediyeye gelen telefonlara bakıyorsun. Şikâyetleri ilgili birime aktarıyorsun. Bütün pozisyonların en altında.
Bir babam öldüğünde böyle ağlamıştım
Ne hissettiniz görevden alındığınızda? - Ben Ak Masa’ya geçerdim, hiç sorun değil. O da bir görev. Ama beni görevden aldığını başkan kendisi söylemedi. Keşke beni çağırıp söyleseydi, bir gazımı alsaydı. “Sana burada ihtiyacım var, hakkını helal et” deseydi. Ben cumartesi-pazar demeden, yeri geldiğinde gece 11’lere kadar çalıştım belediye için. Görevden alındığımı duyunca “Sigara ister misin” diye soranlar oldu. Ben sigara içmem. “Bir şişe sakinleştirici şurup getirin bana” dedim. Bir babam öldüğünde böyle hıçkıra hıçkıra ağlamıştım.
Pazaryeri Belediyesi evimdi benim. Belediye için ailemi ihmal ettim yıllarca.
Başkanlığa aday olmaya karar verdiğiniz anı hatırlıyor musunuz?- Bir ay ağlayarak çalıştım Ak Masa’da. Sonra bir olay daha oldu, mobbing anlamında. O an kafama koydum. Hatta başkanın kendi partisinde mücadele etmeye karar verdim. AK Parti’den aday olabilmek için çok uğraştım. Mektuplar yazdım, partili kadınlara, bakanlara ulaşmaya çalıştım ama destek görmedim. “
Bilecik yönetimi ne isterse o olur” dendi.
Adaylığınızı AK Parti’den koymaya çalışmanızın tek sebebi, Muzaffer Yalçın’ın aynı partiden olması mı? - Evet. O kadar öfkeliydim ki, ona önce içeride rakip olmak istedim.
m Geriye dönüp bakarak tartmanızı istesem; sizi adaylığa yönelten motivasyonun ne kadarı öfke, ne kadarı belediyecilik yapma arzusuydu?
- Yüzde 60 öfke, yüzde 40 belediyecilik arzusudur. Öfkeyle yola çıktım ama sonra belediyecilik ağır bastı.
Pazaryeri’nden ‘kadın aday’ olmak işinizi zorlaştırdı mı? - Pazaryeri mutaassıptır ama kadınlar öndedir. Kadın haddini bilir; öne çıkacağı yerde çıkar, geri durması gereken yerde durur.
m Ama siz adaylığınızı koyarak ‘haddinizi’ bilmediniz... Kadın adaya oy verme tereddütü yaşanmadı mı?
- İlk zamanlar “Kadından başkan mı olur, onun arkasından mı gideceğiz?” gibi sözler geliyordu kulağıma. “Seçilirse başkanım mı diyeceğiz?” dediler. Yavaş yavaş kırdım önyargıları.
Sizce neden seçildiniz?- Büyük oranda mağdur olduğum için. Ben onun bilincindeyim. “Zekiye’yi yedirmeyiz” dediler. İkinci sebep de bu işi çok iyi bilmem.
Siz seçildikten sonra Ak Masa ne oldu?- Adını değiştireceğim. Bütünleştirici, birleştirici bir isim düşünüyorum.
Kendinizi ‘feminist’ olarak tanımlar mısınız?- Tanımlarım.
Adaylıktan önce bu yönde faaliyetleriniz, duruşunuz olmuş muydu? - Yok yok, çok böyle aşırı şeyde değil... Her kadında feminizm vardır. Yok dese de vardır. Şunu da ötelememek gerek,
seçim sürecinde erkekler de kadınlar kadar destek verdi.
Muzaffer Yalçın seçildikten sonra sizi tebrik etti mi?- Hayır, beklemiyordum zaten. Ama ben küs olmayı sevmiyorum. Seçim döneminde karşılaşıp tokalaşmıştık. Pazaryeri’nde küslük olmaz, barışırız.
Kahveye ilk girdiğimde kekelemeye başladım
Kadın belediye başkanı olarak, Pazaryeri’nin kadınları için projeniz var mı? - Belediyenin alt katında kadınlar için ihtiyaç odası hazırlayacağız. Bir de benim canımı çok acıtan bir şey var. Her ay köylerden yaşlı teyzeler maaşını çekmeye ilçeye gelir. Sonra da dönmek için kıyıda köşede dolmuş beklerler. Erkekler kahveye girer ama kadınların gideceği hiçbir yer olmadığından, soğuk havada bile sokaklarda otururlar. Onların oturabileceği, televizyon seyredip namaz kılabileceği bir yer yapmak istiyorum.
Bir kadın, hava soğuk olsa bile geçip kahveye oturamaz mı?- Oturamaz, arkasından konuşulur. Adaylığımı açıkladığımda bir kahveye gitmiştim, kendimi genel merkeze göstermek istiyordum. Kıyamet koptu. Yahu ben bir gün gireceğim o kahveye... Başkan seçilirsem zaten girmem gerekecek. Bana yasaklı bir yer olmamalı. Ama tepkiyle karşılaştım. Dizimi kırıp evde oturacak değilim ya! Erkek adaylar kahvede nasıl seçmeniyle buluşup çay içiyorsa benim de yapmam lazım.
Kahvenin kapısından girdiğinizde içeridekilerin tepkisi nasıldı?- Güzel tepki verdiler o an ama arkamdan ortalık kaynamış.
Tüm bu süreç boyunca kendinizle ilgili yeni ne öğrendiniz?- Kalabalıklar karşısında konuşamadığımı... Kahveye girdim, gözümün içine pür dikkat bakan bir sürü erkek... Onlar bana bakıyor, ben onlara bakıyorum. Kekelemeye başladım. Ellerim titriyor. Bana destek olan aile büyükleri akıl verdi, “Eline kâğıt al, birini bırak, ötekini al” diye. Arkadan da birileri elime sürekli vaatler tutuşturuyor. Sinir oldum. Benim vaatlerim belli, niye insanları kandırayım... Yutkunamıyorum, ağzım kurudu. Pazaryeri’nde maalesef 20 kahve var. Bunun üzerine eve gidip ders çalıştım.
Ne çalıştınız? Etkili konuşma sanatı mı? - Siyasetçilerin, belediye başkanlarının eski konuşmalarını çalıştım internetten. Dedim “Zekiye, kendini anlat. Ananı-babanı anlat. Küçük yerde hangi sülaleden geldiğin önemli. Yaşlılar da tanısın, bilsin seni”. Yeniden kahvelere gittim. Bu kez dinleyen yaşlılar ağlamaya başladı.
Sonra?- Sonra dediler, “Masaya vurma zamanı geldi”. Vaatlerimi anlatırken masaya vurmam, kararlılığımı göstermem gerekiyormuş. Bazen ayarı kaçırıp bardakları hoplattığım oldu. Elim morardı. Kadınları da kahveye götürdük konuşmaları dinlesinler diye. Bu sayede onlar da ilk kez kahveye girdi. Dinimizce bir kadının lider olması uygun değil diye insanların kafasını bulandıranlar olmuş. Ama onların da fikrini değiştirdim.
Kimden hizmet almam gerekiyorsa kapısında yatarım, almadan dönmem
Pazaryeri’nde yapılması gerekenler listesinde neler var? - Yüksekokulumuz kan kaybediyor. Bir sağlık meslek yüksekokulu açabilsek ilçede hareketlenme olurdu. Sosyal yaşam alanları yaratmak lazım. Ailece gidip oturulabilecek bir yer yok. Eko-turizmi geliştirmek istiyorum. İnsan çekebilmek için elimden ne geliyorsa yapacağım. İlçenin sıcak paraya ihtiyacı var. Burada bir dizi, bir
sinema filmi çekilse, Pazaryeri patlasa gitse... Bacalı fabrikaların peşinde koşarken bacasız fabrikaları unutmamak lazım. En önemli şey doğal güzelliklerimiz ve onların tanıtılması.
Bunlar hep kaynak gereken şeyler ama siz bağımsız bir başkansınız. Arkanızda destek verecek parti yok. - Sizin sayenizde sesimizi duyurup kaynak bulacağız.
Bağımsız kalmaya devam edecek misiniz? - Evet, bağımsız kalacağım. İnsanlar bana “Seni Zekiye Tekin olduğun için seçtik. Şu partiye gidersen vebali boynuna” diyor. Siyaset üstü olacağım. Yeri gelecek, her partiden hizmet almaya çalışacağım. Bugün bir hasta nakil aracı lazımdı, bulamadık. Yarın öbür gün herhangi bir belediyeye gidip araç talep edebilmeliyim. Butik otel ihtiyacımız var. Bir işadamına gidip yatırım isteyebilmeliyim. Hastanemizin eksikleri var, hayvan barınağımız yok. Bağımsız kalarak herkesten destek alabilirim. Yakın çevremizdeki büyükşehirlerde yaşayanlara hobi bahçeleri yapmayı planlıyorum. Gelsinler burada streslerini atsınlar, emekliliklerini geçirsinler. İlçenin meydanı yok, bağış yapıp ismini verecek bir talip arıyorum. Buradan duyurmuş olayım. Kimden hizmet almam gerekiyorsa gerekirse kapısında yatarım, almadan dönmem.
Partiler kapınızı çalmaya başlamadı mı?- Yavaş yavaş baskı hissetmeye başladım ama partilerden gelen olmadı daha. Olacaktır.
Baskıya dayanabilecek misiniz?- Dayanırım, ben nelere dayandım!