Güncelleme Tarihi:
Yine Mecidiyeköy’deyiz. Hava biraz da soğuk. Ama ben ter içindeyim kendimi sıkmaktan. Yarım saatlik yolculuk bir saatten fazla sürünce aşırı derecede sıkıştığım için kendimi sıkıyorum. Çişim geldi diyemiyorum, çünkü ayıp bir durummuş gibi algılanıyor. Hatta kimse “Tuvalet nerede” bile diyemiyor. “Pardon, lavabolar ne tarafta” deniyor. Ama tuvalet bulamazsam durum kötü. Aslında yeri biliyorum ama benim hızımla gidersem yetişemeyebilirim. Derken biri yetişti imdadıma “Yardım edebilir miyim” diye. Hemen yapıştım koluna, tuvaletin yerini söyledim. Hem güldük hem koşturduk. Belediyenin tesislerine girdik paldır küldür. Güvenliğe “Acil tuvalet lazım” dedim. “Tabii” dedi. Fakat engelli tuvaletinin anahtarı bir türlü bulunamıyor. Neden engelli tuvaletleri kilitli olur, hiçbir fikrim yok. Engel sahibi güvenlikten izin almak zorunda çişi gelince. Siz hiç izin istiyor musunuz böyle bir durumda? Maalesef bizde böyle. Bu arada hâlâ anahtar bulunamıyor. Sonunda sabrım tükendi ve artık sinirlendim. “Yahu herhangi bir tuvalet istiyorum” diye çemkirince normal tuvalete ulaştık neyse ki...
Lütfen bizim için yapılmış olanı kullanmamıza izin verin, ama biz istemeden önce!
Birkaç hafta önce bir üniversite kampüsünün erişilebilir olup olmadığını inceledik mimarlık öğrencileriyle. O üniversite ki YÖK’ten erişilebilir olduğuna mahsuben rapor almış. Her şey seyyar rampalarla yapılmış ama öyle ya da böyle bir erişilebililik sağlanmış kampüste. Derken “Engelli tuvaletiniz var mı” dedim. “Tabii” dediler. Birincisi kilitliydi. Bir alt kattakine gittik. Onu açtırmayı başardık ve gördük ki o da depo olarak kullanılıyor. İnat ettim ve boşaltmalarını istedim.
Metro istasyonlarında da böyle... Eğer engelli tuvaletine ihtiyacınız varsa adeta bir gümrük kontrolü söz konusu. Aynı durum AVM’lerde de var. Kendi keyfime göre kullanabildiğim tuvaletler sadece havalimanlarında. Her şey ‘-miş’ gibi yapılıyor. Yani üzüldüğüm sadece varmışız gibi davranılıyor. Lütfen bizim için yapılmış olanı kullanmamıza izin verin, biz istemeyelim! Madem bundan bahsederken ismini zikretmek bile ayıp, biz neden bütün dünyaya duyurmak zorunda kalıyoruz?