Pandemiden önce düzgün bir ilişkim olsaydı kendimi bu denli yalnız hissetmezdim

Güncelleme Tarihi:

Pandemiden önce düzgün bir ilişkim olsaydı kendimi bu denli yalnız hissetmezdim
Oluşturulma Tarihi: Mart 14, 2021 07:00

Yalnız yaşamak kendi seçimleriydi, hayatımıza bir virüs girip bizi dışarı çıkamaz hale getirene kadar da evde tek olmakla ilgili bir sorunları yoktu. Bir yılını geride bıraktığımız koronavirüs pandemisinde yalnızlığı bir tercih olmaktan çıkıp mecburiyete dönüşen dokuz kişi yaşadıklarını anlattı. Şimdi kimi iki lafın belini kırmak için bakkalda lafı uzatıyor, kimininse eskiden bir haftadan fazla kalamadığı aile evinden kendi evine dönesi gelmiyor...

Haberin Devamı

Brigham Young Üniversitesi’nden psikoloji profesörü Julianne Holt-Lunstad’ın, “Yalnızlık, insan ömrüne günde 15 sigara içmek kadar zarar verebilir” diyen araştırması kulağınıza abartılı mı geliyor? 2018’de İngiltere’de bir Yalnızlık Bakanlığı kurulması, ‘Let’s Talk About Loneliness’ (Hadi Yalnızlıktan Konuşalım) adlı bir kampanya başlatılması ne düşündürüyor peki? İki haneden birinde tek bir kişinin yaşadığı Berlin’deyse 2019’da Yalnızlıktan Sorumlu Komisyonerlik kurulması teklif edilmiş, kent ‘Avrupa’nın yalnızlık başkenti’ olarak anılmaya başlamıştı.

‘Yalnızlık salgını’ yeni bir konu değil. Ama korona pandemisi yüzünden uygulanan sokağa çıkma yasakları nedeniyle yüzbinlerce insan ‘pandemi yalnızlığı’yla baş başa kaldı. Geçen haftalarda Japonya’da bir bakanın, yalnız yaşayan kişilerin sorunlarından sorumlu tutulma kararı alınması tesadüf değil. Bölgesel Kalkınma Bakanı Tetsushi Sakamoto, bundan böyle sosyal yalnızlığı önlemek ve insanlar arasındaki bağları korumak için de çalışacak.

Haberin Devamı

Salgının ülkemize ulaştığı 2020 Mart’tan bu yana sizin ev nasıldı? Kalabalık bir aile? Çoluk çocuk? Ev arkadaşları? Sevgili? Yoksa dört duvar arasında bir başınıza mıydınız? Yalnız yaşayan kişilerle konuştuk, son bir yılın nasıl geçtiğini, evde tek olmanın ne hissettirdiğini anlattılar.

YALNIZ YAŞAMAMA RAĞMEN YALNIZ KALMA İHTİYACI DUYDUM

Karşıyaka’da oldukça canlı, kafelerin barların yoğun olduğu bir yerde oturuyorum ve günün herhangi bir saati dışarı çıksam da kendimi çok güvende hissederdim. Onların kapanmasıyla birlikte güven duygum gitti. Dışarıya çıkıp arkadaşlarımızla eğlendiğimiz dönemlerde, kalabalık ortamdan kalkıp yalnız yaşadığın evinin huzuruna dönmenin bir anlamı vardı; “Oh dünya varmış” derdim, artık onun bir anlamı kalmadı. Tercihen yalnızlık ve mecburen yalnızlık birbirinden çok farklı şeyler. Yani ben tercihen yalnızken bir anda mecburen yalnız kaldım, seçme şansım yoktu çünkü. Düşünsenize, dışarı çıkıp temiz hava almak, arkadaşlarımızı, ailemizi görmek lükse dönüştü. Sabırlı ve sakin biriyimdir aslında ama bu süreç genel anlamda tahammülümü azalttı, kafama takmadığım, düşünmek istemediğim ne varsa düşündüm. Dışarıda bir kahve içerken içimdekileri anlatacak kimse bulamadığım için o kadar doldu ki kafam ve içim, yalnız yaşamama rağmen yalnız kalma ihtiyacı duydum. Dolayısıyla bu sürecin yalnız yaşayanlar için biraz daha zorlu geçtiğini düşünüyorum ve bizim bir senelik pandemi yalnızlığımızı, bir ömür bu şekilde yaşamak zorunda olanları düşünüp daha da üzülüyorum. (D.S., 40, çevirmen)

Haberin Devamı

BU BİR HAYAT BİÇİMİ Mİ OLACAK?

Altı yıldır yalnız yaşıyorum. Eskiden yalnız yaşamak benim tercihimken pandemiyle beraber bu yaşam şekli bir zorunluluk haline geldi. Salgın öncesi yalnızlığımın bu dönemkiyle farklı olduğu hissine fazlasıyla kapıldım. Ailemi, arkadaşlarımı çok daha fazla özledim. “Salgın sonrası yalnızlık hayat biçimi mi olacak, yoksa yalnızlığımı bozacak mıyım” ikilemine düştüm. Kendimi depresif hissettiğim anlarda mutfakta vakit geçirmeyi bir terapi yöntemi olarak gördüm. (Emre Kaya, 29, mimar)

KORKUNUN, YALNIZLIK DUYGUMU DAHA PEKİŞTİRDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM

İki yıl önce kızım evlendi ve yalnız yaşamaya başladım. Bu süreçte arkadaşlarımla çok daha fazla vakit geçirdim, tam da evde yalnız olmayı artık atlatıyor gibiyken pandemi başladı. Görüntülü arama yüz yüze olmak gibi değil. Çok yalnız hissettim. Mutfak musluğum borudan su sızdırmaya başladı, kendi kendime çözüm bulmaya çalıştım ama sonunda mutfak lavabosunu hiç kullanamaz hale geldim. Yaşımdan ötürü eve bir tesisatçının girmesini istemiyordum ama mecbur kaldım. Sanırım evde yalnız olduğum için her şeyden daha çok korkmaya başladım. Bu korkunun yalnızlık duygumu daha da pekiştirdiğini düşünüyorum.
(Ö.A., 65, emekli)

Haberin Devamı

EĞER DÜŞÜP BAYILMADIYSAM O AN BENİ TUTUP KALDIRACAK BİRİ OLMADIĞI İÇİNDİR

İş hayatına atılınca ilk işim tek başıma bir ev tutmak oldu. Evimde tek başıma kaldığım ilk gece bir daha kimseyle kolay kolay bir yaşam alanını paylaşamayacağımı biliyordum. Sahiden de öyle oldu. Ne ailemden birileri, ne en yakın arkadaşlarım ne de ilişki yaşadığım kişiler... İş misafirlik sınırlarından çıktığında ben de ben olmaktan çıkıyordum. Ta ki pandemiye kadar... Bir gün dünyamızı bir virüs ele geçirdi ve ettiğim bütün büyük lafları yuttum. Sıkılmakla ilgili bir derdim olmadı, hâlâ da yok. İnternet erişimi olan bir insan neden sıkılır, hiç de anlamam. Ama belirsizlikle tek başına mücadele etmek çok zorlayıcı. Pandeminin ilk günlerinde, o “Başımıza bu gelen şey ne, ne kadar sürecek, ne yapacağız” sorularıyla kıvranırken yanımda birinin olmasını çok isterdim. Marketten aldığımız yoğurdu bile yarım gün balkonda beklettiğimiz o ilk zamanlarda bir gün tüp bitti mesela. Bir günde kim bilir kaç ev gezen biri birazdan mutfağıma girecekti, psikolojimi buna hazırlamaya çalıştım. Gelen beyefendi, ağlamaklı şekilde, az önce gittiği evdeki kadının önceki gün uçak yolculuğu yaptığını ağzından kaçırdığını söyledi. Oracıkta düşüp bayılmadıysam o an yanımda beni tutup kaldıracak biri olmadığı içindir.

Haberin Devamı

Pandemiyi yarıladıktan sonra bir süreliğine şehir dışındaki ailemin yanına gittim. Eskiden bir haftadan fazla dayanamadığım aile evinde kaldığım süreyi uzatmak için elimden geleni yaptım. Yan odadan bir ses gelmesinin, her gün ne yiyeceğimi düşünmek zorunda olmamanın, hapşırınca yeniden birinin “Çok yaşa” demesinin tadını çıkardım. (A.A., 33, çevirmen)

YANIMDA BİRİ OLSA DAHA KOLAY ATLATIRDIM

Korona oldum, bir taraftan da MS hastası olduğum için hastalığı çok ağır geçirdim. Yataktan ağlayarak kalkıyordum, beni demirle dövmüşler gibiydim. Saçlarım döküldü, görmem bozuldu. Ve bu sırada tek başımaydım. Çok şeker komşularım, arkadaşlarım var, yemeğimi onlar yapıp getirdi, beni arayıp sordular. Heybeliada’da yaşadığım için deniz ortasında olmak, ev içi şiddet olaylarını arkadaşlarımdan duymam, haberlerde okumam, bütün bunlar son bir yılda anksiyetemin çok artmasına neden oldu, kimi zaman sabahlara kadar uyumadım. Yanımda biri olsaydı her şeyi daha kolay atlatırdım. Bazen dışarıda yürüdüm ama o zaman da yine yalnızdım. (Z.T., 62, emekli)

Haberin Devamı

SEVGİLİMLE İLK YEMEK, İLK TATİL İÇİN NE KADAR BEKLEYECEĞİZ?

Beş senedir yalnız yaşıyorum. Arkadaşlarımı evde sık sık ağırladığım için hiçbir zaman yalnızlık çekmemiştim. Ama pandeminin gelmesiyle minicik evimde kendimle baş başa kaldım. Ev sahibim izin vermediği için kedim bile yoktu. Her işimi kendim görmeye alışkınım ama tamirci çağıracağım zaman eve bir arkadaşımı davet edememek zorlayıcı oldu. Son bir yıldır güzel olan tek şey, yeni bir ilişkimin olması. Pandemi öncesinde tanışıyorduk, beş ay önce sevgili olduk. İnsanın heyecan duyduğu birini nadir görmek zorunda kalması kadar kötü bir şey olamaz. Kafeler açıldı ama ben bir süre daha evden çıkamayacağım, korkuyorum. Birlikte gideceğimiz ilk sinema filmi, şık bir restoranda ilk yemek, ilk tatil gibi şeyler için ne kadar bekleyeceğiz, kim bilir. (S.A., 24, öğrenci)

NEREDEYSE BİR GÜN HİÇ KONUŞMADIĞIM OLUYOR

Pandemi değil ama karantinayla ilişkimiz rüya gibi başladı. Meğer ben doğuştan sosyal mesafeliymişim. Görüntülü konuşma bana büyük ölçüde yetiyor, Mars’ta yaşasam sorun olmazmış gibi gelmeye başlamıştı. Ama zaman içinde bir şey ortaya çıktı: Bazen her şey WhatsApp... Evde öyle Siri’yle, buzdolabıyla falan konuşan tiplerden de değilim. Neredeyse bir gün hiç konuşmadığım oluyor. Bir önceki gün de kuryeye “Teşekkür ederim” demişim sadece.

Dört duvar arasında tek başına olduğunuzda evde ses özlüyorsunuz.  İsterse kavga olsun da ses olsun. Keza daha misafirperver oldum, zaten eve az kişi girip çıkıyor, gelen otursun, kalkmasın istiyorum. İnsan kalabalıkta olunca depreme, kalp krizine falan yakalanma korkusu da azalıyor. Sürekli tek başınalık fobilerinizi de tetikliyor. Bir anlamıyla tek kişilik hücrede hapis gibi... Bakkalda oyalandığımı, bir ürün hakkında hiç lüzumsuz bir muhabbet açıp uzattığımı yakaladım. Hiç huyum değildir, komşuların apartman merdivenindeki laflaşmalarına kulak kabartmaya başladım. Telefon konuşma sürelerimin giderek uzadığını yakaladım. Bazen evde konuşacak başka insanı olanları sıkacak kadar... (Savaş Özbey, 45, gazeteci)

SOSYAL MEDYADAN TANIŞTIĞIM KİŞİLERLE GÖRÜŞEMEZ OLDUM

Uzun yıllardır erkek arkadaşım yok benim. Kısıtlamalarla birlikte internet ortamında tanıştığım kişilerle de kahve içmeye çıkamıyor, böylece onları tanıyamıyorum. Yakından tanıyamadığım insanları da hem bu nedenle hem de virüsten çekindiğim için ev ortamına davet etmiyorum tabii. Geçen yıl tanıştığım, konuştuğum bazı kişiler olmuştu ama onlarla evde görüşmek istemediğim için birbirimizi yakından tanıyamadık ve bir süre sonra iletişimimizi kestik.

İşlerim yolundayken ve evliliğe de artık yavaş yavaş sıcak bakıyorken, insanlarla eskisi gibi oturup konuşup onları tanıyamadığım için daha da içime kapandım. Artık kendime bakmamaya, özen göstermemeye başladım mesela. Eğer bu virüs çıkmadan önce düzgün bir ilişkim olsaydı, pandemi döneminde kendimi bu denli yalnız hissetmezdim. (L.D., 33, bankacı)

TAM DA DÜĞÜN HAZIRLIKLARI YAPIYORDUK

Dört yıldır yalnız yaşıyorum. Beş yıldır beraber olduğum bir sevgilim vardı, hatta pandemi başlamadan önce düğün hazırlıkları yapıyorduk. Ayrıldık. Görüşemediğimiz için. Uzak oturmuyorduk ama o ailesiyle birlikte yaşıyor, evden rahat çıkamadı, görüşemedik. İster istemez uzaklaştık tabii. Demek ki birbirimizi tam tanımamışız da... Tabii ki anlatırken kötü oluyorum, birbirimize zaman harcadık. O kırılmasın, üzülmesin diye arkadaşlarımla tatile gitmedim, Kadıköy’de bir arkadaşımla yaşıyordum, yine o mutlu olsun diye 10 senedir oturduğum evimden taşındım. Kaç ay oldu, ne yeni mahalleye alıştım ne de komşulara... Keşke o tatile gitseydim. (Metin Üçler, 40, esnaf)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!