Güncelleme Tarihi:
Akşam saatlerinde Bebek’in en işlek caddesinde trafik durma noktasında. Arabaların arasından geçip Meg Bebek’e kendimizi atıyoruz. Amacımız güzel müzikler eşliğinde karnımızı doyurmak değil. Bu kez ruhumuzu beslemenin peşindeyiz. Meg Bebek, sanata da kapılarını, daha doğrusu duvarlarını açan yeni nesil kafe-restoranlardan. Şu sıralar çağdaş sanatçı Ebru Duruman’ın solo sergisine ev sahipliği yapıyor.
‘Babru Land’ adlı sergi, sanatçının 2019-2021 yıllarında üzerinde çalıştığı ‘Babru’ serisinden yapıtları içeriyor. Daha mekâna girmeden ön bahçenin iki duvarında seriden iki eserle karşılaşıyor ve Duruman’ın kurguladığı evrende kendimizi buluyoruz.
‘Baby’ ve ‘Ebru’ kelimelerinin birleşiminden ortaya çıkan Babru, Duruman’ın eserlerinde resmettiği karakterlere verdiği isim. Aynı renk tonlarında ve aynı şekildeler. Onların sanal evreninde cinsellik ve beden utanılacak kavramlar değil. Dışarıdan gelen etkilerden uzak olan bu karakterler normların ne olduğunu düşünerek yaşamıyor. Özgür ve mutlular... İnsanların belki de sadece içsel anlamda çocukluklarına döndüklerinde hissedebilecekleri duygular bunlar...
RENGÂRENK VE DEĞİŞİK
Duruman’ın yapıtlarında renklerin ve formun ilişkisi derinlikli duyguların keşfine olanak vermiş. Babru adlı karakterlerin yaşadığı evrendeki cisimler, bitkiler de rengârenk ve değişik şekillerde. Parmaklar, çiçekler, tonlar... Daha çok cinselliği çağrıştırıyor. Duruman “Cinselliği komik, gülünebilecek, utanılmayacak bir şey olarak da göstermek istedim. Kadın-erkek ayrımının olmadığı bir dünya yarattım” diyor.
Duruman 12 yıldır yurtdışında yaşıyor. Önce New York’taydı, şimdiyse Cenevre’deki stüdyosunda çalışmalarına devam ediyor. Ama ona ilham veren doğduğu topraklar olmuş: “Bir kutunun içinde büyütüldük hepimiz. Cinselliğin açık olması, insanın vücudundan utanmaması gerektiğini ve hayatta yaptığı kimi seçimlerin ‘anormal’ olmadığını yurtdışında yaşamaya başladığımda gördüm. Bu sayede resimlerimin yönünü cinsellik kavramına çevirdim.”
‘BİR SES VERMEK İSTİYORUM’
Bir kadın sanatçı olarak bu konularda bir sorumluluğu bulunduğunu da düşünüyor Duruman, bunu “İnsanlara bir ses vermek istiyorum” diyerek dile getiriyor. Ebru Duruman eserlerinin Meg Bebek duvarlarında asılı olmasından memnun. “Kafe, restoran, müze fark etmez. İnsanlara ulaşabileceğim her yerde olmayı seviyorum. Önemli olan, bakan kişinin eserle bağlantı kurabilmesi. Bir diyalog ortamı yaratabilmek” diyor.
İstanbul’dan New York’a taşınan ve çalışmalarına uzun süre orada devam eden Duruman, şu sıralar Cenevre’de şehir hayatından uzak, bir kasabada yaşıyor. Doğayla iç içe olunca kendini daha iyi dinleyebilme fırsatı bulmuş. Sanatçı yeni serisi için de 6 aylık bir üretme döneminde. İlk 3 ayı tamamlamış. “Babru’dan yola çıkarak gelişen ve farklı duyguları içeren bir seri” diyor.