Örnek proje köyden kente göçü tersine çevirdi

Her şey 2009’da İsmail Şanlı’nın ilçeye kaymakam olarak atanmasıyla başlamış. Köyde 15 yıl muhtarlık yapan ve konuştuğumuzda söze “Bahçeden şimdi geldim” diye giren Hüseyin İnal, Şanlı’nın muhtarlarla tanışmak için yaptığı bir davete katılmış ve kaymakama köylünün mazot, traktör, gübre, üretim masraflarını karşılayamaması gibi dertlerinden bahsetmiş. Kaymakam Şanlı “Araziler bölüne bölüne çok küçülmüş. Her tarlaya traktörün girmesi kâr etmenizin önündeki en büyük engel” deyince dönemin muhtarı İnal “Ne yapalım” diye sormuş. Şanlı da “Toplayalım arazileri, birlikte yapın tarımı” diye önermiş.

‘KİMSE BİZE İNANMAMIŞTI’

Sonrasında olanları İnal anlatıyor: “Bu fikir kafama yattı. Köyümüzde okumuş, ziraat mühendisi olan biri vardı. Ona sordum, başkalarına danıştım, köylüyle konuştum. Biraz zor oldu ama sonunda fikir herkese güzel geldi. O tarihe kadar köyümüz göç veren bir yerdi. 170 haneye kadar düşmüştük. Kalanlar da kuru tarım yapıyor, ancak iki yılda bir ürün alabiliyordu. Bu nedenle herkes yazın şehirlere gidiyor, orada gurbetçilik yaparak kazandıkları paralarla geçinmeye çalışıyordu. Önce kendi ailem ve çevremdekilerin arazileriyle başladı proje. Sonra diğer toprak sahibi köylülerimiz katıldı. Meyve bahçesinde karar kıldık. O dönem kimse bize inanmamıştı, başarabileceğimizi düşünmüyordu.” Projenin köyün çehresini değiştirerek köylüye derman olduğunu söyleyen Hüseyin İnal “Eskiden, yani köyün arazilerini meyve bahçesine dönüştürmeden önce köyde 240 traktör vardı. Şimdi bütün işi 11 traktör yapıyor” diyor. Köyün toprakları profesyonel bir şirket tarafından yönetiliyor. Bu şirketi de ihale açarak seçmişler. Şimdi hem arazilerinden kira bedeli alıyorlar hem de kendi topraklarında çalışarak para kazanıyorlar. Artık kimsenin çalışmak için gurbete gitmesine gerek kalmadığını anlatan İnal, tersine göç de yaşandığını belirtiyor:

“Bu projeyi hayata geçirdiğimizden bu yana 12 aile köye döndü. Gençlerimiz yazın gelip, çalışıp, okul masraflarını çıkarıp tekrar okullarına gidiyor. Hatta burada yarattığımız yaklaşık 900 kişilik istihdam sadece köyümüzün değil ilçenin ve civar köylerin de işsizlik sorununu çözdü. Projemiz o kadar başarılı oldu ki şimdi toplantılara, sunumlara çağrılıp uyguladığımız yöntemi anlatıyorum. Küçücük bir dokunuş ve bu uğurda sarf ettiğimiz çaba hayatımızı değiştirdi.” 

Tek parça halinde Türkiye’nin en büyük meyve bahçelerinden birine sahip Kabalı Köyü’nde 1.400 dönümde kiraz, 3 bin 500 dönümde elma ve geri kalan arazide de şeftali ve nektar olmak üzere toplam 5 bin 600 dönüm üzerinde 400 bin fidanla yıllık 30 bin tona yakın meyve yetiştiriliyor. Bahçede günlük 700’e yakın işçi çalışıyor.

İŞİYLE GURUR DUYUYOR

Hem tarlasını proje kapsamında kiraya verip hem de eşi, çocukları ve diğer yakınlarıyla çalışıp para kazananlardan biri de Sevda Karabulut. 12 yıldır ailesiyle birlikte meyve bahçesinde çalıştığını belirten Karabulut, köyüyle ve işiyle gurur duyduğunu söylüyor. Ekonomik olarak önemli ölçüde rahatladıklarını belirten Karabulut “Eşim, çocuklarım, eltim hepimiz burada çalışıyoruz, katkı yapıyoruz. Çocuklarımız kendi harçlıklarını çıkarıyor ve artık bize masraf çıkarmıyorlar. Bahçe sadece köyümüz için değil civar köyler için de önemli bir istihdam kapısı oldu” diyor.

 OTLARLA MÜCADELE KAZ VE KOYUNLARLA YAPILIYOR

1.800 civarında parselden oluşan bahçede iyi tarım uygulamaları tatbik edilyor. Ürün yetiştirilirken insan sağlığını olumsuz etkileyecek tarım zehirleri kullanılmadığı gibi organik tarım yönünde de çalışmalar yürütülüyor. Bahçede otlarla biyolojik mücadele 300 koyun, 1.000 civarında kazla gerçekleştiriliyor. Çiçeklerin döllenmesi ve verimin arttırılması için bahçenin çeşitli yerlerine 1.000’e yakın arı kovanı yerleştirilmiş.

KISA KISA 

BURGAZADA’DA İKİ YENİ BİTKİ TÜRÜ KEŞFEDİLDİ

İstanbul’a bağlı Burgazada’da Burgazada Orman Gönüllüleri Platformu ve Kuzey Ormanları Savunması (KOS) tarafından gerçekleştirilen, flora/fauna envanter çalışmalarında endemik iki bitki alttürü ve nadir fauna türlerinin bulunduğu açıklandı. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ünal Akkemik tespit edilen bitki alttürlerinin ‘köpekotu’ (Ballota nigra subsp. anatolica) ve ‘eflatun çiçekli ballıbaba’ (Lamium purpureum var.aznavouri) olduğunu açıkladı.

KURAKLIK FİLLERİ SAVUNMASIZ KILIYOR

Son zamanlarda fillere bir haller oldu! Afrika’da en fazla fil popülasyonunu barındıran Zimbabve’de filler ülkeyi terk ederek Botswana’ya doğru ilerlemeye başladı. Zimbabve Parkları ve Yaban Hayatı Yönetim Otoritesi sözcüsü Tinashe Farawo yaptığı açıklamada “Filler artık sınır tanımıyor. Su ve yiyecek aramak için hareket ediyor, ülke sınırlarını aşarak Botswana’ya doğru gidiyorlar” diyor. Uzmanlar fillerin korunan alanların dışına çıkmalarının onları avcılara karşı savunmasız kıldığını belirtiyor. Yetkililer, kuraklık ve sıcaklığın daha fazla filin hayatını kaybetmesine yol açtığının da altını çiziyor.