‘Onunla özdeşleşen birçok genç öfke patlaması yaşadı ama bu er-geç olacaktı

Güncelleme Tarihi:

‘Onunla özdeşleşen birçok genç öfke patlaması yaşadı ama bu er-geç olacaktı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 09, 2023 07:00

Cezayir asıllı 17 yaşındaki Fransız Nahel M.’nin polis tarafından öldürülmesinin ardından başta Paris olmak üzere Fransa’nın birçok şehrinde olaylar yatışmıyor. Kamu malları yağmalanıyor, arabalar kundaklanıyor, devlet kurumları ateşe veriliyor. Paris banliyölerinde başlayan isyanın perde arkasını uzman isimlerle konuştuk.

Haberin Devamı

Paris’in banliyösünde 27 Haziran’da polis kurşunuyla öldürülen Cezayir asıllı Fransız genç Nahel M.’nin ardından Fransa genelinde, özellikle banliyölerde isyan başladı. Fransız medyasında daha çok göçmenler üzerinden görülen krizin arkasında aslında birkaç nesle uzanan bir sıkışmışlık var. Toplumdan dışlanmış hisseden bu kesim için sorunlar 80’li yıllara kadar uzanıyor. 2005 yılında iki gencin polisten kaçarken öldürülmesi sonrası da ülke tıpkı bugünkü gibi eylemlere sahne olmuştu. 1 hafta süren olaylar sonrasında Fransa hükümeti merkezden kopuk banliyöleri metro hatlarıyla merkeze bağlama, devlet kurumlarının banliyölerle ilişki kurması gibi çalışmalar yapmıştı. Ancak geçen hafta tekrar başlayan banliyö krizi Fransa geneline, sonra da Avrupa’nın başka ülkelerine (Belçika, İsviçre) yayıldı. Yaşananların sosyal, ekonomik ve kültürel sebeplerini anlamak için Fransa’da yaşayan ve alanında uzman iki isimle konuştuk. Yaşanan olayları tüketim toplumunda tüketememenin getirdiği rahatsızlığın bir tezahürü olarak yorumlayan Lille Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nden Doç. Dr. Deniz Akagül ve eğitimden uzak kayıp bir genç kuşağın altını çizen sosyolog ve yazar Dr. Deniz Bağrıaçık. Bağrıaçık “Buradaki asıl belirleyici unsur çok boyutlu yoksulluk. Bunun da üç koşulu vardır; sağlık, eğitim ve yaşam koşulları. Bu banliyölerde üçünün de ülkenin genel ortalamasının altında seyrettiğini görüyoruz” diyor.

‘Onunla özdeşleşen birçok genç öfke patlaması yaşadı ama bu er-geç olacaktı

Protestoların asıl sebebi nedir?

Haberin Devamı

Olayların başlamasında sosyolojik, ekonomik ve kültürel boyutlar söz konusu. Aşağı yukarı son 40 yılda yoksullaşanlar kenar mahallelerde gettolar oluşturdular. Bu gettolara devlet 2005 olaylarına kadar hizmet götürmekte ayak sürüdü. Güvenlik bile doğru dürüst sağlanamadığı için oralarda yaşayanlar kendilerini dışlanmış hissetti. Yalnız burada ilgi çekici paradoksal bir durum da söz konusu: 2005 olaylarından sonra devletin bu mahallelerde kurduğu spor salonu, kütüphane, anaokulu gibi ekipmanlar gösterilerde hedef alındı. Daha sonra olaylar, Paris’te olduğu gibi, şehir merkezlerine kayıp dükkân yağmalama şeklini aldı. Dolayısıyla bu yaşananlar tüketim toplumunda tüketememenin getirdiği rahatsızlığın bir tezahürü olarak da yorumlanabilir. Olaylara katılanların ezici çoğunluğu 12-18 yaşlarında, reşit olmayanlardan oluşuyor. Bu da eğitimde bir sorun olduğunu gösteriyor. Bir kısım politikacılar olaylara karışan çocukların velilerine sorumluluk getirmek için sosyal yardımların kesilmesi gibi radikal çözümler öngörüyorlar. (Doç. Dr. Deniz Akagül)

Haberin Devamı

Neler yaşandı?

Nahel M.’nin sabıka kaydı boş, fotoğrafına baktığımızda masum bir ifadeyle karşılaşıyoruz. Onunla özdeşleşen birçok genç öfke patlaması yaşadı. Şiddeti bir dil olarak benimsediler. Devletin malına, kamu malına zarar vermekten tutun da belediye başkanının çocuklarının olduğu evi kundaklamaya kadar yapılan eylemlerin, aslında nereye varacağını şuur olarak fark etmeyen bir gençlikten bahsediyoruz. Sosyal medyanın bunda etkisi büyük. 2005 yılında 200 milyon euro civarında olan maddi hasar bu defa 1 milyar euro bandına çıkmış. (Dr. Deniz Bağrıaçık)

Bu gencin polis kurşunuyla ölmesinin olayları tetiklediği kesin. Bununla beraber kenar mahallelerdeki gettolaşmanın er geç bir patlama yaratacağı da kesindi. Polis teşkilatı müfettişliği geçen seneki raporunda 2017’de polisin ateş açma yetkisini kolaylaştıran kanun değişikliğinden beri bu tür olaylarda artış olduğunu belirtiyor. Aynı zamanda Anayasa Konseyi’nin insan hakları temsilcisinin yayınladığı rapora göre Mağrip veya Afrika kökenli şahıslar ‘ırksal profilleme’ye 20 kat fazla maruz kalıyor. Ancak polis kurumunun tümüyle ırkçı olduğu sonucuna varmak da aşırı olur. Mağrip veya Afrika kökenli birçok polis de var. Unutmayalım ki 2015’te Charlie Hebdo katliamında teröristlerce ilk öldürülen Ahmet Merabet bir Fransız polisiydi ve yerde yaralıyken son kurşunu yemeden önce katiliyle Arapça konuşmuştu. (Doç. Dr. Deniz Akagül)

Haberin Devamı

Kim bu eylemci gençler, ne istiyorlar?

Nerede doğarsanız doğun, kapalı bir ortamda yaşarsanız, ailenizin ve sizin eğitim durumunuz, entelektüel gücünüz etrafınızdaki zorluklarla mücadele etmeye yetmezse, siz de görünmez olduğunuzu hissedip farklı bir dil kullanmaya başlayabilirsiniz. Bu çocukların yaş ortalaması 17. Birçoğu 12-17 yaş arası reşit olmayan çocuklar. Aileler yardımlar alsa da çocuklar eğitimden uzak tutuluyor. Bu sefer sokakta çeteleşmeye varan, hızlı teşkilatlanan gruplaşmaları görüyoruz. Bu çocuklar kullanılıyor. Son olaylardaki 3 bin 200 civarı gözaltının yüzde 60’ı 12 yaşında ve hiçbir sabıka kaydı yok. Annelerin çoğu yalnız çocuk büyütüyor, finansal olarak çok zorlanıyor ve çocuklar sokakta başka grupların arasında yetişiyor. Öte yandan son derece ayrımcılık var. Birtakım yanlış şehirleşmeler kurup aşırı sağ politikalarla beslerseniz, insanların kendini dışarıda hissetmesinin önüne geçemezsiniz. (Dr. Deniz Bağrıaçık)

Haberin Devamı

Macron hükümetinin tutumu ne olacak? 

Hükümetin önceliği şiddet olaylarını hukuk ve polisiye tedbirlerle kısa vadede bitirmek. Silahını kullanan polis kasten ölüme sebep olmaktan zanlı olarak hapiste. Olaylara karışan reşit olmayan çocukların velilerine sorumluluklarını hatırlatacak, çocuk başına alınan aile yardımlarından mahrum etmek gibi kanuni düzenlemeler söz konusu. Uzun vadedeyse hedef her ne kadar bu mahallelerde devlet otoritesini tekrar tesis etmek gibi görünse de bu konuda iyimser olmak zor. Zira Macron 2018’de ilk seçildiğinde eski bakan Jean-Louis Borloo’dan bu konuda bir rapor düzenlemesini istemiş ancak ‘Milli Uzlaşma’ başlıklı bu raporu uygulamaya koymamıştı. Dolayısıyla olaylar yatıştıktan sonra tekrar eski politikasızlığa dönülecek gibi görünüyor. (Doç. Dr. Deniz Akagül)

‘Onunla özdeşleşen birçok genç öfke patlaması yaşadı ama bu er-geç olacaktı

Eylemler Avrupa’ya yayılır mı?

Haberin Devamı

Belçika sınırına yakın bir şehirde ikamet ettiğim için geçen sene Brüksel’deki olaylarla benzediğini söyleyebilirim. Olayların Avrupa çapında yayılma olasılığını kuvvetlendirecek vektör ‘Black Bloc’ adı altında enternasyonal anarşist akımında olan bir topluluk. Ama bu topluluk sayıca çok küçük olduğundan zayıf bir olasılık olarak görüyorum. (Doç. Dr. Deniz Akagül)

Paris hâlâ güvenli bir şehir mi?

Gündelik hayat şu aşamada güvenli ama tedirginlik yaratan durumlar yaşanıyor. Belli saatlerde tramvaylar duruyor. Çatışmayla, yakılıp yıkılmayla anılan bir şehir haline geldi Paris. Turizm anlamında çok fazla etkileniyor. Hâlâ güvenli ama hayatın örselendiğini ve entelektüel düşünce yapısının etkilendiğini düşünüyorum. (Dr. Deniz Bağrıaçık)

Eylemler genellikle geceleri karanlık bastıktan sonra oluyor. Paris ve Marsilya’da şehir merkezlerine kadar indiler. Yaşadığım Lille merkezinde hayat normal seyrinde devam ediyor. Şehir merkezinden uzaklaşınca, bazı mahallelerde camları kırılmış otobüs durakları veya kundaklanmış bir resmi bina göze çarpıyor. (Doç. Dr. Deniz Akagül)

‘Onunla özdeşleşen birçok genç öfke patlaması yaşadı ama bu er-geç olacaktı

Fransızlar ne düşünüyor?

Yerel halkın olaylara karşı duygu ve görüşlerini de Paris’te sosyoloji ve politik felsefe alanında master eğitimi alan Ayşe Senen Talkılıç’a sorduk. Talkılıç’a göre iki farklı yorum var. Biri, şiddet olaylarının bilinçli olmadığı, banliyö gençlerinin dışlanmanın verdiği kör bir öfkeyle her yere saldırdıkları yönünde. Bu yorumu yapanlar sorunun ancak sosyal ve uzun bir müdahaleyle çözüleceği görüşünde. Diğer bakış açısıysa öfkenin bilinçli ve toplum huzurunu bozmaya yönelik olduğuna dair. Bu yaşananlar sağ kesimin ‘ülkedeki yabancıları çözülmesi gereken bir problem’ olarak algılamasına sebep oluyor. Hedeflenen ya da toplum arasında konuşulan çözümler yapıcı olmaktan ziyade kutuplaşma barındırıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!