‘Önümüzden geçen İsrail mühimmatının Gazze’ye atılacağını biliyor, üzülüyorsunuz’

Güncelleme Tarihi:

‘Önümüzden geçen İsrail mühimmatının Gazze’ye atılacağını biliyor, üzülüyorsunuz’
Oluşturulma Tarihi: Ekim 22, 2023 07:00

7 Ekim Cumartesi gününden beri Hamas-İsrail arasında bir çatışma yaşanıyor. Bombalar, füzeler atılıyor, insanlar ölüyor. Tüm dünyadan birçok basın mensubu bölgede savaşı takip ediyor; gördüklerini, yaşananları aktarıyor. Çok zor koşullarda çalışıyor, bazen bombaların hedefi oluyorlar, bazen de silahlı sivillerin. Şiddetin, ateşin tam göbeğinden geçiyorlar haberlerini... Bölgede çalışan gazeteci arkadaşlarımızla konuştuk; hem savaşı hem de içinde oldukları çalışma koşullarını anlattılar.

Haberin Devamı

Hamas 7 Ekim Cumartesi sabahı binlerce roketle İsrail’i vurdu. Hamas’ın ‘Aksa Tufanı’ adını verdiği operasyona İsrail yanıt vermekte gecikmedi ve Gazze’yi neredeyse yerle bir etti. İsrail’in Gazze Şeridi’nde başlattığı hava bombardımanı cumartesi gününden beri devam ediyor. Cami, kilise, hastane demeden Gazze’yi gece gündüz bombalıyor. Filistin’de binlerce sivil ateş altında yaşam savaşı veriyor. Dünyanın gözü bölgede, elbette basın mensupları o ateşin içinde. Orada olup biteni tüm dünya onlar sayesinde öğreniyor. İşleri kolay değil... Şahit oldukları şiddet, acı, ölüm bir yana, kendi canlarını da korumak zorundalar. Hepsi gönüllü olarak görevlerinin başında. Ne aç kalmayı ne susuz kalmayı umursuyorlar. “Açız”, “Ailemizi özledik” demeyi, Gazze’de yaşananlar karşısında ayıp buluyorlar. Türkiye’den giden gazeteciler canla başla çalışıp İsrail’in hava savunma sistemi ‘Demir Kubbe’ altında, bomba ve siren sesleri eşliğinde canlı yayın yapmaya çalışıyor. Şu anda bölgede, İsrail-Gazze sınırında tarihe tanıklık eden Türk basın mensuplarıyla konuştuk...

Haberin Devamı

‘Önümüzden geçen İsrail mühimmatının Gazze’ye atılacağını biliyor, üzülüyorsunuz’

CNN Türk kameramanı Halil Kahraman ve Fulya Öztürk

‘SINIRIN BU TARAFINDAN TAKİP ETMEK BANA ÇOK ACI VERİYOR’

Fulya Öztürk - CNN Türk Özel Haberler Şefi

Hayatımda kendimi hiç bu kadar güvensiz hissettiğim bir yer olmamıştı. Roketler atılıyor, silahlı siviller bir anda yanınıza geliyor...  Gelip  yayınınıza müdahale etmeye çalışanlar, tepki gösterenler oluyor. Bakışları kötü,  bir anda arabadan inip yanına geliyorlar. Çok gergin ortalık. 780 gazeteci var şu an İsrail’de. Bunların hepsi akredite olmuş gazeteciler. Ne hissediyorsun dersen; sürekli sirenler çalıyor, siren çalmasa, füze atılmasa bile kendini tedirgin hissediyorsun.

Bu tarz bölgelerde çok çalıştığım için hazırlıklıyım. Arabamın içi bir yaşam alanı. Arabaya prizler taktık. Sadece bende 5 tane powerbank var. Bir haftadan uzun süredir buradayım, arabaya depoladığımız kuru gıdalarla besleniyoruz, sınır hattında açık bir benzin istasyonundan sandviç yiyoruz.  Benzinlikte tuvalet ihtiyacımızı da karşılıyoruz. Bazen tuvalet ihtiyacı oluşmasın diye sıvı almamaya çalışıyoruz. Kudüs’te bir otelde kalıyorum ama orada da sirenler çalıyor. Otelde kalsam bile akşamları bir anda bölgedeki Müslümanlar ve İsrail polisi arasında gerginlik olabiliyor.

Haberin Devamı

Gazze Şeridi’nin tam karşısında, Gazze’ye birkaç kilometre uzaklıktaki sınır hattında görev yapıyoruz. Buradan dumanları görüyoruz. Gazze’ye girmek çok istiyoruz çünkü esas haber Gazze’de. Her 5 dakikada bir insan ölüyor orada. Bizim Gazze’ye girmemiz gerekirken, İsrail buna müsaade etmiyor. Bütün kapılar kapalı. Sınır hattından Gazze’yi takip etmeye çalışıyoruz. Arap medyası, uluslararası ajanslara çalışan Filistinli yerel gazeteciler içeride. Gazze’ye 7 Ekim’den sonra girebilen hiç kimse yok. İçerideki birçok gazeteciden haber alınamıyor. 11 gazeteci öldü, 2’si kayıp. 20’den fazla gazeteci yaralandı.

‘Gazze’ye girmek istiyorum’

Miğfer ve çelik yelekle çalışıyoruz. İnanın hiç çıkarmıyorum. Nereden, neyin geleceği belli olmaz. Atılan bombaları sınırın bu tarafından takip etmek bana çok acı veriyor.  Burada, sürekli üstümüzde ‘Demir Kubbe’de roketler patlıyor. Dün canlı yayında roketi ‘Demir Kubbe’ tam başımızın üstünde imha etti. İnsanın psikolojisi elbette bozuluyor, elbette bizim de hayatımız risk altında ama Gazze’de insanlık ölürken bizim durumumuzu konuşmak bile yanlış geliyor bana. 

Haberin Devamı

İçerideki sağlıkçılar ağlayarak videolar çekiyor. Gazze’deki o insanların katledilmesini gözyaşları içinde takip ediyoruz. İnsanlar cenazesi tespit edilemezse diye ellerine çocuklarının ve kendi isimlerini yazıyor. Sürekli patlama sesleri duyuyoruz. Döndüğümde ülkemde olmak bana iyi hissettirecek ama dönmek istemediğimin de altını çizmek isterim. Zorlayacağım Gazze’ye girebilmek için… Oradaki o dramı kendi kameramdan, kendi gözümden ve dilimden gösterebilmek en büyük hedefim.

 

‘KAMERAMIZA VURUP YAYINI DURDURMAYA ÇALIŞIYORLAR’

Halil Kahraman CNN Türk haber kameramanı

Burada karşılıklı iki taraf roketler, füzeler, bombalar atıyor. Biz de gördüklerimizi çekiyoruz. Tabii ki hiç kolay değil. Çelik yeleklerimizi, kasklarımızı hiç üzerimizden çıkarmıyoruz. Sivil vatandaşlar Türkiye’den olduğumuzu duydukları zaman “Siz Hamas dostusunuz, Filistin dostusunuz” deyip bize sıkıntı çıkarabiliyorlar. Bağırıp çağırıp yayınlarımıza müdahale ediyorlar. İstemedikleri şeyi çektiğimiz zaman kameramıza vurup zorla yayını durdurmaya çalışıyorlar.

Yayındayken Fulya benim, ben onun arkasını kolluyorum. Roketler geliyor, birbirimizi korumak zorundayız. Bombalar patladığında endişeleniyoruz ama bir yerden sonra insan alışıyor. Bunu ailelerimize anlatamıyoruz. Annelerimiz, babalarımız bizden daha fazla korkuyor. Babam beni aramak istemiyor. Çünkü aradığı zaman direkt ağlamaya başlıyor bu bölgedeyim diye. O yüzden ben aralıklarla onu arıyorum.

Haberin Devamı

‘Önümüzden geçen İsrail mühimmatının Gazze’ye atılacağını biliyor, üzülüyorsunuz’

TRT Haber kameramanı Saffet Gençtürk (solda) ve muhabir Hüseyin Günay.

‘KARINCANIN BİR DEVLE MÜCADELESİ GİBİ, İNSAN DUYGUSALLAŞIYOR’

Hüseyin Günay - TRT Haber muhabiri

◊ Buraya 8 Ekim gecesi geldik ve Kudüs’te kalıyoruz. Çatışmalardan hemen sonra bölgeye ulaştık. Sabah kahvaltılarını çok erken bir saatte otelde yapıyoruz. Öğle ve akşam yemeklerini ağırlıklı olarak yemiyoruz. Bölge oldukça sıcak, yoğun tank sevkıyatı var. Yemek o anda aklınıza gelmiyor. Bulunduğumuz nokta itibariyle İsrail askerlerini görüntüleyebiliyoruz. Önümüzden de sürekli İsrail tankları için mühimmat geçiyor. O mühimmat belli bir zaman sonra Gazze’ye atılacak. Bunu biliyorsunuz ve bunun üzüntüsü içinde çalışıyorsunuz. Öte yandan Gazze tarafından takip edip de o bölgeyi yayımlayan gazeteciler var. “Yiyemedik, karnımız aç” demek açıkçası biraz saygısızca geliyor. Çünkü insanlar orada ekmek bulamıyor. Su, elektrik yok... 

Haberin Devamı

◊ İsrail ve Gazze arasında bir orantısız güç var. Bir taraf açlıkla mücadele ederken, tepesine bomba yağıyor, öte yandan buraya sürekli bir askeri yığınak, sevkıyat yapılıyor. Karıncanın bir devle mücadelesi gibi hissediyorsun ve bu durum insanı gerçekten çok duygusallaştırıyor.

“Baba gel artık”

◊ İki çocuğum var, eşim var. Büyüğü 5, küçüğü 2,5 yaşında ve küçüğüyle konuştuğum zaman “Baba gel artık” diyor. Eşim onların yanında televizyon izlemiyor ama beni gördükleri zaman televizyonda “Babam neden gelmiyor” diye soruyorlar. Ben de en yakın zamanda geleceğimi söylüyorum. Eşim sağlık çalışanı. Daha önce sınır bölgelerine gittim, dolayısıyla bu ayrılıklara alışkın ama iki çocuk sonrası ilk defa ben ailemden  bu kadar uzaklaşıyorum. Çocuklarıma yatmadan önce hep kitap okurum ben. Onlar da zannediyorum “Anne, babam nerede, neden kitap okumuyor” diye beni soruyorlar. Bunu söylerken utanıyorum çünkü adam Gazze’de çocuğunu kaybetmiş, ben kendi çocuğuma kitap okuyamamaktan bahsediyorum. Bu üzücü ama ülkeme döndüğümde en çok kendi çocuklarıma kitap okumak istiyorum, onları uyuturken...

‘AİLEMİZ İŞİMİZİ YAPARKEN KAFAMIZI, KALBİMİZİ MEŞGUL EDİYOR’

Samet Gençtürk TRT Haber kameramanı

 ◊ 10 günden fazladır buradayız. Havalimanından dışarı çıktığımız gibi yayınlarımıza başladık. O gün sabaha kadar devam ettik. Sınır kentleri Aşkelon ve Sderot’ta sürekli askeri sevkıyatı görmek normal bir durum gibi olmaya başladı bizim için. Bir kameraman olarak çekim yaparken sürekli bombalama sesi duymak insanı ürkütüyor. Çünkü 5 metre ilerimizde bir tank atış yapıyor ve bulunduğumuz zemini bile sallıyor. Sürekli sirenlerin çaldığı zamanlar oluyor, her an bir müdahale olabilir endişesi yaşıyoruz. Hüseyin de ben de evliyiz, çocuklarımız var. Onları düşünüyoruz, çocuklarımızla konuştuktan sonra biraz duygusal yük oluyor üzerimizde. İşimizi yaparken ailemiz kafamızı, kalbimizi meşgul ediyor.

‘Önümüzden geçen İsrail mühimmatının Gazze’ye atılacağını biliyor, üzülüyorsunuz’

‘SİLAHLI SİVİLLER FOTOĞRAFIMIZI ÇEKİP PAYLAŞTILAR’

Ebru Balıkçı tv100 Ankara muhabiri 

◊ Sınırda görev yapıyoruz daha çok. Askeri sevkıyat görüntülüyoruz, sivillerin yaşadığı bölgelere bakıyoruz, atılan füzelerin nasıl bir tahribat yarattığını incelemeye çalışıyoruz. Otelde kalıyoruz ama sabah çok erken saatte çıktığımız için kahvaltı yapamıyoruz. Akşam da çok geç gidiyoruz, yine otelde yemek yiyemiyoruz. Ben 3-4 kilo verdim galiba. Burada tuvalet ihtiyacımız bizim için çok büyük sıkıntı oluyor. Fazla sıvı tüketmemeye çalışıyoruz açıkçası. Normalde Ankara’da canlı yayın yaparken saç-makyaj, takım elbise giymeye alışkınız fakat burada hiçbir şeyimiz yok. Birkaç gün şampuan yoktu. Saçımızı bile yıkayamadan yayınlara çıktık. Asker olmayan silahlı siviller yanımıza gelip bizim fotoğrafımızı, videomuzu çektiler ve kendi WhatsApp gruplarında paylaşmışlar bunu. İstanbullu gazeteciler, Türkler diye bizi hedef göstermişler. Bizi tanıyabilirler yani. Bu da kimliğimizi biraz daha ön plana çıkaran bir şey.

‘Önümüzden geçen İsrail mühimmatının Gazze’ye atılacağını biliyor, üzülüyorsunuz’

‘BURADA YAŞANANLARI DA BİRİLERİNİN AKTARMASI GEREKİYOR’

Emine Kavasoğlu - A Haber Programlar Müdürü

Sderot ve Aşkelon çevresinde çalışıyorum. Kudüs’te kalıyoruz. Gece 23.00 yayınlarını yaptıktan sonra 1.00 gibi otele dönüyoruz. En çok gıda konusunda zorluk çekiyoruz ama bunu demek çok ağır bir şey. Şimdi orada insanlar açlık, susuzlukla baş başa kalmışken... Karnımızı doyuracak şekilde bisküvi, kraker gibi şeylerle besleniyoruz. 11 gündür hiç sıcak yemek yemedik ama bunu söylemek doğru bir şey değil. Tek zorluğumuz havanın sıcak olması diyebilirim aslında. Çünkü ben Rusya-Ukrayna Savaşı’nda da bölgede 2,5 ay kaldım. O zaman çok soğuktu ama sıcakla mücadele etmek galiba daha zor. Çünkü üzerimizde kask ve yelekler toplamda neredeyse 18 kilo, üzerine sıcak eklenince onları taşımak biraz zor.

Annem ne yazık ki Rusya-Ukrayna Savaşı’nda da çok üzülmüştü. Şimdi yine neredeyse günde 2-3 saat uykuyla bütün gün televizyon izliyor, beni takip ediyor. Şu anda burada ne kadar kalacağım belli değil. Annemi sakinleştirmek için de ayrı bir mesai harcıyorum.Her bombardıman sonrası annemi arayıp “Anne iyiyiz. Bizde sıkıntı yok, güvendeyiz” diye bilgilendiriyorum. Arayan, soran herkese teşekkür ediyoruz. Biz iyiyiz. Kimse bizi merak etmesin. Evet,  zor bir iş ama bu işi yapmak gönül işi. Burada yaşananları da birilerinin aktarması gerekiyor.

‘Önümüzden geçen İsrail mühimmatının Gazze’ye atılacağını biliyor, üzülüyorsunuz’

‘GAZZELİ FOTOMUHABİRİ ARKADAŞIM KAYIP’

Metin Yüksel Kaya - Anadolu Ajansı Kameramanı

İnsanın insana bunu yapması çok korkutucu bir şey. İsrail tarafına ilk geldiğimiz günlerde ortalık epey bir karışıktı. Sınır bölgelerinde Hamas’ın askerleri içeriye sızdığı için İsrail askeri kimin kim olduğunu pek çözemiyordu. Bir gün sınır bölgesine geldik, çekim yaptık, arabaya bindik, tam o anda bir askeri cip gelip arabayı üstümüze sürdü. Arabadan indik. Bir şey soracaklarını zannettik. Silah doğrulttular, silahı belimize dayadılar. Bizi arabaya ittirip “Kimsiniz siz? Hamaslıya benziyorsunuz. Gazeteci değilsiniz siz” demeye başladılar. En sonunda ikna ettik. “Buradan gidin”, “Hamaslılara benziyorsunuz. Bir daha gelirsen vururum” gibi sözler sarf ettiler.

Gazze’deki gazeteci arkadaşlarla görüşmeye çalışıyorum. Gazzeli fotomuhabiri arkadaşım Nidal Alwaheidi kayıp. Hamas’ın İsrail içine girdiği zaman o da haber yapmak için girmiş. Sanırım İsrail askerleri onu tutukladılar ama gözaltında mı, öldü mü hiç haber yok.

‘Önümüzden geçen İsrail mühimmatının Gazze’ye atılacağını biliyor, üzülüyorsunuz’

‘FÜZE BULUNDUĞUNUZ YERE DÜŞECEKSE KAÇMA İHTİMALİNİZ YOK’

Yunus Emre Şahbenderoğlu - TVNET Muhabiri

Kameramanım Harun Çiçek’le birlikte Gazze sınırına yakın Sderot’tayız. Burada İsrail polisi veya askeriyle zaman zaman problemler yaşıyoruz. Radikal Yahudiler bu bölgede basın mensuplarına ciddi anlamda sıkıntı yaşatıyor. Bombaların sesi anlık olarak önce bir korkutuyor, bombadan önce bir alarm çalıyor. ‘Demir Kubbe’nin sireni çaldıktan yaklaşık 3 saniye sonra gökyüzünde o filtreyi görebiliyorsunuz. Zaten o sireni duyduktan sonra hemen kaskınızı, çelik yeleğinizi giyiyorsunuz. Bir uygulama indirdik telefonlarımıza, Hamas füze atmadan 2-3 saniye önce uyarı geliyor bize. O uyarıyla birlikte füzenin nereye gideceğini hesaplıyor uygulama. Füzenin nereye düşeceğini görüp ona göre pozisyon almaya çalışıyoruz. Zaten eğer füze bulunduğunuz bölgeye düşecekse ondan kaçma ihtimaliniz yok çünkü füzeyi fark edemiyorsunuz.

Ailem sürekli arıyor. Dün Aşkelon sınırında İsrail ordusunun konuşlandığı bir nokta vardı. Tankları, askerleri tuttukları, üs olarak kullandıkları bir noktayı gizli görüntüledik. İsrail polisi bizi fark etti. Hemen yanımıza geldi ve kameraman arkadaşımın bileğinden tutup kamerayı bagaja fırlattı. Canlı yayında fiziki bir sıkıntı yaşadık o noktada. Ailemiz bunları canlı yayınlarda izliyor. O yaşanan olayın ardından ailem, arkadaşlarım, nişanlım birçok kişi aradı. O insanlar sizden oradan haber alıyor ve o görüntü, kamera bagaja gittikten sonra kayboluyor. ‘Kamera bagaja girdikten sonra ne oldu’ düşüncesi tabii ki onları mahvediyor.

‘Önümüzden geçen İsrail mühimmatının Gazze’ye atılacağını biliyor, üzülüyorsunuz’

‘TAZYİKLİ LAĞIM SUYU SIKTILAR’

Nimet Kıraç - Gazete Oksijen muhabiri

Sirenler çalıyor, dün Kudüs’e, 4 km ötemize füze düştü. İnsanlar kaçıştı, sığınağa gitmeye çalıştılar. Sınır daha tehlikeli şu anda ama Hamas da saldırıyor, Aşkelon gibi yerlere çok sayıda roket atıyor. Oralarda kendimi gergin hissettiğim noktalar oldu. Onun için zaten çelik yelek ve kaskımı sınır boyundayken her an üzerimde bulundurdum. Kendimi üzgün hissediyorum, on yıllardır çözülemeyen bir sorunun patlama noktasına geldiğini anlıyorum. Ve aslında yan yana yaşayan bu insanların beraber yaşama ihtimalinin, o barış umudunun ortadan kalktığını gözlemliyorum. Kudüs’te geçtiğimiz cuma çok gergin geçti. Mescidi Aksa’da gazetecileri itip kaktı İsrail güvenlik güçleri. Göstericilere gaz bombası ve tazyikli suyla müdahale ettiler ama tazyikli su lağım suyuydu. Yani gerçekten çok kötü bir ortamdı; biber gazı kokusu, lağım suyu kokusuna karıştı. İnsanlar fenalaştı ve gerçekten bir kaosun içinde hissettim.

Hastanenin bombalanmasının üzerine Batı Şeria’da Filistinliler sokağa çıktı. Ben de o eylemleri yerinde görmek için gittim. Ramallah’ta göstericiler polislerle çatıştı. Çelik yeleğimle, başlığımla oradaydım. İnternet o kadar kalabalıkta çekmiyordu. Kendimi güvensiz hissettim. O kötü bir his gerçekten. Bir şey olursa, işler sarpa sararsa kimseye ulaşamayacağım hissi çok alınabilir bir risk değil aslında.

Ailem alıştı, bir yandan ‘Zor bir bölgede görev yapıyor kızımız’ diye gururlanıyorlar, bir yandan da endişeyle benim dönmemi bekliyorlar. Döndüğüm zaman köpeklerime sarılmak istiyorum. Eşime sarılmak ve sakin birkaç gün geçirmek istiyorum... Onları çok özledim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!