Güncelleme Tarihi:
Öğrenci olarak geldiğim Ankara’da şansım dönmüş; yurtlardan ve banliyö mahallelerindeki izbe kiralık öğrenci evlerinden Kızılay’a terfi etmiştim. Necatibey Caddesi ile Kumrular Sokak’ın kesiştiği yerde oturmaya başlamıştık. Saraçoğlu Mahallesi ile de o dönem tanıştım. Kızılay istikametine giderken Kumrular Caddesi’nin sağında kalıyordu. Çok gizemli bir mahalleydi benim için. Çünkü içinde ‘devlet’ yaşar, hatta adına ‘devlet mahallesi’ derlerdi. Devlet deyince aklına büyüdüğü küçük ilçenin kaymakamı ya da ODTÜ’deki jandarma karakolunun komutanı Mustafa Başçavuş gelen ben Deniz, Saraçoğlu Mahallesi sakinlerini ‘ulaşılmaz’ insanlar olarak görmeye başlamıştım. Taa ki Kumrular’daki kestane ağaçlarına astığımız ‘ODTÜ’lüden ders’ ilanları için arandığım ana kadar...
İlk girişim, mahalledeki Namık Kemal Ortaokulu’na devam eden bir öğrenciye özel ders vermek içindi. Mahalleye adım atar atmaz Kızılay’ın gürültüsü yerini kuş seslerine, kentin betonu yerini yeşile bırakıyordu. Gittiğim evin içi dışarıdan göründüğü kadar gizemli ya da görkemli değildi. Hatta eski ve bakımsız bir lojmandı. Aklımdaki ‘ulaşılmaz devlet’ o gün orada normale dönmüştü.
Kurtarılmayı bekliyor
20 Mart’ta bir tören yapıldı. Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Maliye Bakanı Naci Ağbal, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’in yanı sıra, artık ‘mülkün sahibi’ konumunda olan Emlak GYO yöneticileri katıldı. Törende konuşan herkes, mahallenin aslına ve ruhuna sadık kalınarak eski günlerine döndürüleceği sözünü verdi. Ankara’da büyüyen, mahalleyi bilen kime sorsanız aynı temenniyi dile getirecektir: Saracoğlu Mahallesi’ne ruhunu geri verin!
72 yıllık miras
Mahallenin projesi 1939’da geliştirilmişti. Ancak 2. Dünya Savaşı, kıtlık derken temeli 29 Ekim 1944’te atılabildi. 1946’da yaşam başladı. Aslında ismi ‘Namık Kemal Mahallesi’ idi ama dönemin başbakanı Şükrü Saracoğlu açtığından olsa gerek herkes Saraçoğlu Mahallesi olarak anıyordu. Bitişik nizamda iki, üç ve dört katlı, altı farklı tipte, 75 bina var. Bu binalarda da 434 konut yer alıyor. Türkiye’nin ilk toplu konut uygulaması diyebiliriz. Hatta, sosyal, kültürel etkinlikler için yapılan binalarıyla, Cumhuriyet döneminde arzulanan modern toplumsal yaşam modelinin de ilk icraat alanıydı.
Nazilerden mi kaçtı yoksa Nazi mimarisini öğretmeye mi geldi?
Mahallenin mimari imzası Alman Paul Bonatz’a ait. Kendisi, ‘Hitler Almanya’sından kaçıp Türkiye’ye sığınan mimar’ olarak biliniyor. Ancak biraz araştırıldığında Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Von Papen’in özel davetiyle Hitler dönemi mimarisini dünyaya tanıtma ve yayma arzusuyla başlatılan bir propaganda projesi kapsamında geldiğini görebilirsiniz. ‘Hitler rejiminden kaçtı’ yakıştırmasının, bir yıl kaldıktan sonra Almanya’ya dönmeyip Türkiye’de yaşamaya başlamasından kaynaklandığını düşünüyorum. Anıtkabir Proje Yarışması jürisinde yer alarak Türkiye’de en çok bilinen mimarlardan biri olmuştu. 1946’dan 1955’e dek İTÜ’de ders verdi. O yıl Almanya’ya döndü ve bir yıl sonra Stuttgart’ta yaşamını yitirdi. Ankara’daki en önemli eserlerinden biri, geçmişte ‘sergi evi’ olarak kullanılan binayı yeniden tasarlayarak yaptığı ‘opera binası’ olmuştu. Gazi Eğitim Enstitüsü, Erkek Teknik Öğretmen Okulu, Şeker Fabrikaları Genel Müdürlük Binası da opera ve Saraçoğlu Mahallesi dışındaki önemli eserleridir. Mimar Bonatz’a duyulan ilgi ve sevginin en önemli nedeni, dönemin Almanya’sında öne çıkan ‘sadelik ve sağlamlık’ unsurlarını Türkiye kültürüyle çok iyi bir şekilde birleştirmesinden kaynaklanıyordu.