Güncelleme Tarihi:
Heyecan dolu mücadelelere sahne olan, tarihi zaferlerin ve unutulmaz anların yaşandığı 2024 Paris Olimpiyatları tıpkı başladığı gibi görkemli bir törenle kapanıyor. Bugün Stade de France’ta yapılacak törende Billie Eilish, Snoop Dogg ve Red Hot Chili Peppers gibi müzik dünyasının dev isimlerinin şovunu izleyeceğiz. Hollywood yıldızı Tom Cruise’un da bir aksiyon gösterisi sergilemesi bekleniyor. Bir sonraki olimpiyatlar 2028’de Los Angeles’ta olacak. Bu arada Paris’te 28 Ağustos’ta paralimpik olimpiyatları başlayacak.
2024 Paris Olimpiyatları’nda Türk sporcular mücadelelerine son ana kadar devam ettiler. 10 metre havalı tabanca karışık kategorisinde Yusuf Dikeç (51) ve Şevval İlayda Tarhan’dan (24) oluşan milli takımımız atıcılıkta olimpiyat tarihimizin ilk madalyasını (gümüş) kazandı. Mete Gazoz (25), Ulaş Berkim Tümer (22) ve Muhammed Abdullah Yıldırmış’tan (21) oluşan Okçuluk Erkek Milli Takımımız ise bronz madalya aldı. Bu da tarihimizde okçuluk branşında takım olarak aldığımız ilk madalyamız. Güreşte Buse Tosun Çavuşoğlu (28) bronz madalyayı ülkemize getirdi. Boks branşı kadınlar 50 kiloda Buse Naz Çakıroğlu, 54 kiloda Hatice Akbaş gümüş madalyanın sahibi oldular. Böylece 23 yaşındaki Akbaş katıldığı ilk olimpiyatta madalya kazanma başarısını gösterdi. Dünse A Milli Kadın Voleybol Takımımız ve milli güreşçimiz Taha Akgül bronz madalya için sahadaydı.
(Hürriyet Pazar, 9 Ağustos Cuma gecesi baskıya girdiği için bu müsabakaların sonuçlarına yer veremedik.)
‘PARİS AKLIMDA HAYALLERİMİN ŞEHRİ OLARAK KALACAK’
Şevval İlayda Tarhan (24), 10 metre havalı tabanca
◊ Hem Yusuf (Dikeç) Abi hem ben branşımızda tarihimizin ilk olimpiyat madalyasını ve olimpiyat rekorunu ülkemize kazandırmaktan dolayı çok gururluyuz. Dilerim bu diğer sporcular için örnek olur.
◊ Paris aklımda ilk uluslararası madalyamı kazandığım Güney Kore gibi hayallerimin şehri olarak kalacak.
◊ Gelecek için çok uzun süreli hedeflerim var; ülkeme diğer ilkleri yaşatmak gibi. Yeni yoğun bir süreçten çıktık, bir süre dinlenmeyi hak ettiğimi düşünerek kendime izin vermek istiyorum.
◊ Yusuf (Dikeç) Abi’nin yıllardır verdiği emeğin, çekmiş olduğu sıkıntıların mükâfatını alma zamanı çoktan gelmişti. O atıcılık camiası adına bir ikondu, artık tüm dünyada bu boyutlara ulaştı.
GENÇ KIZLARA IŞIK TUTABİLDİYSEM NE MUTLU BANA’
◊ Kadınlar kılıç tarihimizde olimpiyata katılan ilk kadın sporcu olmak gerçekten çok güzel bir his. İlk olimpiyatlarımda sıralama maçı kazanan ilk sporcu olmak da tarif edilemez bir duyguydu. Eminim bir sonrası için daha tecrübeli olacağım ve üstüne katarak ilerleyeceğim. Genç kızlarımıza, benden sonra gelecek nesle ışık tutabildiysem de ne mutlu bana.
◊ Paris kotasını almak için bir yıl boyunca gerçekten çok emek verdim ve sonunda o olimpiyat ruhunu orada yaşayabildim.
◊ Gelecek hedefim 2028’e kadar düzenlenen şampiyonalarda madalya almak.
◊ Ankara’ya geldiğim gecenin sabahı annem ve babam beni almaya geldiler ve birlikte Samsun’a döndük.
DAHA DA FAZLASI OLACAK’
◊ Şu an kendimi rahatlamış hissediyorum ama yarım kalmış bir şeyler var içimde, kıl payı kaçan madalya... Çok büyük bir organizasyonda neler yapabileceğimi gördüm, diğer olimpiyatta daha da fazlası olacak.
◊ Paris aklımda güzel bir yarış olarak kalacak.
◊ Hedeflerim diğer olimpiyata kadar olan büyük organizasyonlarda kürsü yapmak.
◊ Kendi açımdan Paris 2024 olimpiyat gibi değildi, bir dünya şampiyonası gibiydi. Kendimi daha rahat hissetmek için öyle düşünmüştüm.. Benim için çok güzel bir olimpiyattı.
‘TECRÜBELERİMİ GENÇ YETENEKLERE AKTARACAĞIM’
◊ Çok gururluyum. Bu olimpiyatlara ne kadar zor şartlarda hazırlandığımı hâlâ unutamadım. O atmosferde yarışmak ne kadar güçlü olduğumu hissettirdi bana.
◊ Şu an olimpiyatlarda yaşadığım stresi biraz azaltma peşindeyim. Spora devam ederken bir yandan da genç yetenekleri keşfedip tecrübelerimi onlara aktaracağım bir jimnastik salonu da açtım.
◊ Biz olimpiyatlara giden ilk Türk kafilesiydik. Yemeklerin kalmadığı, servislerin zamana uymadığı günler oldu. Daha sonrasında bu sorun azaldı. Eleştirimi bu anlamda yapabilirim. Ama yarışırken veya şehri gezerken olimpiyat havasını hissettim. İnsanlar sporculara çok da destek oluyorlardı. Atmosferiyle. şehrin güzelliğiyle bu olimpiyat beni büyüledi.
BEŞİNCİ OLDULAR
◊ Milli tekvandocu Merve Dinçel Kavurat 49 kiloda…
◊ Ferhat Arıcan paralel barda…
◊ Adem Asil halkada…
◊ Kuzey Tunçelli 1.500 metre erkeklerde…
◊ Ersu Şaşma sırıkla atlamada…
◊ Milli judocumuz Kayra Özdemir 78 kiloda…
◊ Salih Yıldız judo erkekler 60 kiloda olimpiyatları beşinci sırada tamamladı.
YUSUF DİKEÇ POZU HER YERDE
◊ Erkekler sırıkla atlama finalinde İsveçli Armand Duplantis ikinci kez olimpiyat altını kazandı. Duplantis 6,25 metreyi geçerek tarih yazdı. Kazandıktan sonraysa Yusuf Dikeç pozu verdi.
◊ Avustralyalı Nina Kennedy sırıkla atlamada 4.90’lık dereceyle altın madalyaya ulaştı ve o da aynı pozu verdi.
◊ Erkekler disk atmada Jamaikalı Roje Stona 70 metrelik derecesiyle olimpiyat rekoru kırarak altın madalyaya uzandı. O da başarısını meşhur pozla kutladı.
◊ Türkiye’yi atletizmde erkekler 400 metre engel mücadelesinde temsil eden Berke Akçam yarı final öncesinde son hazırlığını yaparken pistte Dikeç pozu verdi ve kameralara yakalandı.
◊ UEFA Şampiyonlar Ligi eleme turlarında Fenerbahçeli İrfan Can Kahveci 79’uncu dakikada attığı gol sonrası Yusuf Dikeç pozunu futbol sahasına taşıdı.
◊ Hollanda ekibi Ajax’ın UEFA Avrupa Ligi 3’üncü eleme turunda Yunanistan temsilcisi Panathinaikos’u 1-0 yendiği maçta 28. dakikada gol atan Steven Berghuis sevincini milli atıcımızın pozuyla gösterdi.
‘BİR GÜREŞ ÜLKESİYDİK AMA...’
Mehmet Arslan, Hürriyet Spor Servisi Müdürü
Biz Türkler her olimpiyatta daha çok kuvvete ve dayanıklı olmaya dayalı spor dallarında madalya kazandık. Doğru, bir güreş ülkesiydik. Ama açık konuşmak gerek, olimpiyatlardan çıkarılması bile tartışılan bir branşta, bir güreş ülkesi olarak kalmak Türk sporuna bir şey kazandırmıyordu. Biz artık hızın, tekniğin, dayanıklılığın hâkim olduğu spor dallarına doğru evriliyoruz. Kadınlarda mükemmel bir voleybol ülkesiyiz. Türkiye kadınlar ligi voleybolun ‘premier ligi’. Okçuluk, jimnastik, atletizm ve yüzmede de gelişiyoruz. Olimpiyatlarda tribünleri bile dolduramayan bir branşta ‘güreş ülkesi’ olarak anılmasından çok daha büyük gelişme bunlar. Ama Paris 2024 gösterdi ki, bu gelişmeyi ve dönüşmeyi daha ileri götürecek gerçek bir spor politikasını hayata geçiremiyoruz. 10 branşta hayata geçirilecek politikalarla madalya şansımızın artacağı, çeşitleneceği gerçeğini anlamalıyız.
‘YENİDEN YAPILANMAYA İHTİYAÇ VAR’
Tayfun Bayındır, Milliyet Spor Servisi Müdürü
Paris 2024 Olimpiyatları bizim açımızdan başarısız. Hele son Tokyo Olimpiyatları’nda altın madalyalara hiç geri dönüş yapamamış olmamız ciddi anlamda bizi şapkamızı önümüze koyup düşündürtmeye sevk etti. Olimpiyatlarda lokomotif branşlarımız vardı geçmişte. Güreş ve halter bunların başında, araya bazen tekvando ve karate girer. Bu branşlarda hayal kırıklığı yaşadık. Kota almak tamam ama önemli olan madalyaya çevirmek. Kadın sporcularımız olmasa bu olimpiyatlar tarihimizin en başarısız olimpiyatı olabilirdi, aslında en başarısızı da diyebiliriz. Bundan sonrası için çok ciddi yeniden yapılanmaya ihtiyaç var. Kadın boksörlerin, okçularımızın gösterdiği performans, jimnastik ve yüzme ilerisi için umut veriyor ama bunların ötesinde lokomotif branşlarımız var çantada dediğimiz madalya için. Haltere bir sporcuyla gitmek, altı kaldırıştan sadece ikisini yapabilmiş olması halterci için de içler acısı. Eğer bir olimpiyat düzenlemeyi planlıyorsak ki o yönde ciddi gelişmeler var, bu ülke amatör branşlarda canlanmak istiyorsa mutlaka yeniden yapılanmaya ihtiyaç var. Tesis ve sporcu altyapısı sorunu olmayan bir ülkede ciddi bir teknik adam, antrenör sorunumuz var, çözmemiz gerek.
‘BAŞARI, NEREDE GÖRDÜĞÜNÜZE BAĞLI’
Banu Yelkovan, Hürriyet spor yazarı
Olimpiyatlarda başarıyı madalyada görüyorsak başarısızız ama ben olimpiyatlara katılmada ve katılım sayısında görüyorum. Katıldığımız branşların çeşitliliğinde görüyorum. Kadın sporcuların oranında. Başarı, nerede gördüğünüze bağlı. O açıdan bakınca her olimpiyatta bir öncekine göre daha başarılıyız. Bu, tarihin en kötü olimpiyatları kesinlikle değil. Kadın boksörlerimiz bence tarih yazıyorlar, güreşte bir jenerasyon değişikliğine geldik ama ötesinde de birçok ilki başardık. Takım sporlarında (voleybolda) ilk defa çeyrek finali geçtik, yarı finali gördük. Atıcılıkta takım madalyası ilk kez aldık, okçulukta da öyle. Jimnastikte ilk kez takım olarak katıldık. Umuyorum ki spor kültüründe ileri gitmek için benim gördüğüm pencereden bakanların sayısı artar ve en önemlisi sponsorlar da bu açıdan bakmaya devam ederler.
BU TARTIŞMA BİTMEZ
◊ Meltem FIRATLI/meltem.firatli@hurriyet.com.tr
Paris 2024 Olimpiyat Oyunları kapsamında boks branşı kadınlar 57 kiloda milli sporcumuz Esra Yıldız Kahraman geçen günlerde yarı final mücadelesine çıktı. Maçı kaybeden sporcumuz ringde ‘X’ kromozomu işareti yaparak yenildiği rakibi Tayvanlı boksör Lin Yu-Ting’e göndermede bulundu ve olimpiyatlardaki cinsiyet tartışmasında da böylelikle rengini belli etti.
Tartışmanın fitilini ateşleyense Cezayirli boksör Imane Khelif’le karşılaşmasında yediği yumruğun ardından 46’ncı saniyede ringden çekilen İtalyan Angela Carini’ydi. “Hiç bu kadar sert bir yumruk yememiştim” demişti. İnterseks olduğu söylenen Khelif ve cinsiyetiyle ilgili iddialara kadın olduğu yanıtını veren Yu-Ting’i hedef tahtasına oturtan bu açıklamanın artçı dalgaları devam ediyor. Geçen yıl yapılan testler sonucu Dünya Boks Şampiyonası’nda mücadele etmesine Dünya Boks Birliği tarafından izin verilmeyen Khelif’in ve Yu-Ting’in olimpiyatlardan da men edilmesini isteyenler oldu.
Trans, interseks… Sporda cinsiyet tartışmaları aslında yeni bir konu değil. Tarihi 1930’ların ortalarına kadar uzanıyor. Sporda kadın-erkek cinsiyet bariyerini kıran ilk atletin ise Çek Zdenek Koubek olduğu kabul ediliyor. 1934 Dünya Kadın Oyunları müsabakasında 800 metrede altın madalya, uzun atlamada da bronz madalya kazanan sporcu bir yıl sonra artık hayatına erkek olarak devam edeceğini açıklamıştı.
KADINLIKLARINA DAİR BELGE...
‘The Other Olympians’ (Diğer Olimpiyat Sporcuları) adlı kitabın yazarı gazeteci Michael Waters’a göre bugün trans, interseks atletler etrafından dönen tartışmaların kökeniyse 1936 Nazi Almanya’sına dayanıyor. O yıl gerçekleşen olimpiyatlarda bir grup Nazi yetkilisi, Olimpiyat Komitesi üzerinde adeta bir trans paniği yarattı. 1936 Berlin Yaz Olimpiyatları’ndan başlayarak spor otoriteleri, elit sporda eşit rekabet ortamı yaratmak için cinsiyet testinin hayati önem taşıdığı fikrini benimsemeye başladı.
The Conversation Magazine’deki makaleye göre 1940’larda artık kadın sporculardan, doktordan kadın olduklarını onaylayan mektup isteniyordu. 1960’larda bazı atletizm organizasyonları kadınlara jinekolojik muayeneyi ve çıplak yapılan görsel incelemeyi zorunlu kıldı. 1967’de de kadınlara özgü XX kromozomlarının tespitine yönelik testlere geçildi.
1980’lere gelindiğinde genetik farklılıkları belirlemek için analiz yapılmasına karar verildi ama uzun sürmedi. Ardından şüpheye dayalı testler uygulandı. Yani bir atletin cinsiyetinin sorgulanması halinde, atlet çokyönlü bir cinsiyet sorgulamasına tabi tutulabiliyordu.
2010’larda bu kez uluslararası müsabakalarda doğal testosteron seviyelerine odaklanıldı.
Bugün her olimpiyat sporundan kendi uluslararası birliği sorumlu ve her birlik sporcunun yaş, cinsiyet gibi konularda kendi kriterlerini uyguluyor. Bu durumda Dünya Boks Birliği’nin iki sporcuyu diskalifiye etmesi anlaşılabilir görünüyor ancak bir gerçek var ki iki sporcunun pasaportunda da kadın oldukları yazıyor. Üstelik yıllardır bu spor dalında mücadele veriyorlar.
Diğer yandan Uluslararası Boks Birliği’nin (IBA) bu sporu temsiliyeti de tartışılıyor. Hatta Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) bu olimpiyatlarda Paris 2024 Boks Birimi’ne organizasyonla ilgili yetki verdi. Bu birim de Khelif ve Lin’in olimpiyatlarda yarışmasında bir engel görmedi.