Güncelleme Tarihi:
Gece kulüplerinde bodyguard’lık yapan, 44 yaşında, evli ve çocuklu adam artık daha tehlikesiz bir iş yapmak hayaliyle gördüğü ilana başvurur. Ve bir sanat galerisinde güvenlik görevlisi olarak işe başlar. Yeni işi gözüne daha kolay görünür: “Hem bir insan sanat galerisinde ne kadar zorlanabilir ki...” Ama işler tahmin ettiği gibi yürümez.
‘Simitçiler de memnun kaldı’
Cevdet Sepetçi (54), Sakıp Sabancı Müzesi
Sakıp Sabancı Müzesi’nde 27 yıldır görev yapıyorum. Güvenlik amiriyim. Müzenin belirli bir saatinden sonra galeri katları kapalı oluyor ama burada güvenlik ekibi olarak 24 saat görevimizi yapıyoruz.
2005-2006’da müzeye Picasso sergisi gelmişti. İlgi yoğundu. İnsanlar kuyrukta bekliyordu. Günde 5 bin kişi alıyorduk içeri belki. O zaman sanatçının burada olduğunu sanıp “Picasso’yu görmeye geldim” diyen ziyaretçilerimiz oldu. Sergi bittikten sonra müzenin önündeki simitçiler “Ne zaman gelecek Picasso bir daha” diye sormuşlardı. Tabii, o dönem çok iyi kazanmışlardı.
Bir de sergi esnasında uygulanan kurallar o zaman katı gelmişti insanlara. Gözlemlediğim kadarıyla artık halkımız kurallara alıştı, müzeciliği sevdi. Şu anda mesela hiç kimse güvenlik aramasında ya da vestiyere eşyalarını bırakması gerektiğinde itiraz etmiyor.
Müzeciliği ve burada çalışmayı seviyorum. Öyle bir merak saldık ki; şimdi başka müzelerdeki sergileri de görmeye gidiyorum. Güvenlik açıkları var mı ona da dikkat ediyorum, bazen örnek aldığımız şeyler de oluyor.
İlgimi en çok Türk ressamların tabloları, Picasso, Rodin ve Dali sergileri çekiyor. Müzenin köşk kısmında Fausto Zonaro’nun ‘Kabak Taşıyan Genç Kız’ tablosu var. Ne zaman görmeye gitsem bana huzur veriyor o resim. Geçmiş sergilerden ilgiyle beğendiğim ‘Medicilerden Savoylara Floransa Saraylarında Osmanlı Görkemi’ sergisi vardı, İtalya’dan gelmişti. Eşim ve çocuklarım da sergileri ilgiyle gezerler. Komşularım “Bu ay hangi sergi var” diye sorar.
'Ekibi yapıtın parçası sandılar’
Neredeyse 13 yıldır İstanbul Modern’de çalışıyorum. İlk işe başladığımda bekâr ve 24 yaşında bir gençtim; şimdi üç çocuk babasıyım. 13 yıldır bizi gülümseten çok şey oldu tabii. Bir keresinde karanlık bir odada bir eser vardı. Uzaydan görüntüler projeksiyonla yansıtılıyordu duvara. Projeksiyon arızalanmıştı. Teknik ekipteki arkadaşlar sorunu giderene kadar video işinin olduğu bölümü kapatmıştık. Ama birkaç ziyaretçimiz eserin olduğu odanın perdesini aralayarak teknik ekibi yapıtın bir parçası sanıp, bunu uzaya merdiven dayamak şeklinde yorumlayıp fotoğraflarını çekmişlerdi.
‘Çocuğunu bindirmek istedi’
Esra Dülek (41), İstanbul Modern
Bir sanatçının ‘Salıncak’ isimli bir eseri vardı. Üzerinde kuru çimlerin olduğu salıncak şeklindeki yapıta bir ziyaretçimiz çocuğunu bir kez olsa da oturtup sallamak istediğini söylemişti. Onu ikna edip bunun bir eser olduğunu ve dokunulmaması gerektiğini anlatmak biraz zaman almıştı.
“Kızdırmayın, soyunurum!”
Deniz Sönmez (47)
Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi
18 yıldır İş Bankası’nda, yaklaşık 1 yıldır Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nde çalışıyorum. Katlarda ve girişlerde birçok noktada güvenlik noktalarımız ve kamera sistemlerimiz var. Katlarımıza ziyaretçileri sırt çantasıyla ve içecekle kesinlikle almıyoruz. Evcil hayvan da giremiyor. Katlarda montları elde taşıtamıyoruz, eserlere zarar verebilir.
Her katımızda yangın çıkış kapılarımız var. Acil durumlar dışında ziyaretçilerin kullanması yasak. Ama refleksle kapıdan çıkıp orada kilitli kalabiliyorlar. Kişi aşağı iniyor, biz yukarı derken sonunda bulup dışarı çıkarıyoruz. Resme dokunmak, çerçeveyi kucaklamak isteyen de var. Bir defasında bir beyefendiyi uyardık. “Beni kızdırmayın, burada soyunurum” gibi bir tepki verdi.
‘Islanmamak için gelen oluyor’
Recep Taş (30)
Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi
Müzeden giren herkese güvenlik amacıyla şüpheyle yaklaşmamız gerekiyor. O kişi alkollü mü bakıyoruz. Akşam yağmurluysa kapanış saatine yakın ıslanmamak için girmeye çalışanlar da oluyor. Şüpheli gördüğümüz kişiyi hem katlarda hem kameralardan izleyerek takip ediyoruz.
Bir akşam müzenin kapanmasına 15-20 dakika kala iki hanımefendi geldi. Meğer peşlerinden bir adam onları takip ediyormuş. Adamı tespit ettik. Güvenlik arkadaşımız kendisini takip etmeye başlayınca adam çıkıp gitti müzeden.
Ben Atatürk resimlerinin olduğu 5’inci katın 501 numaralı odasını çok beğeniyorum. Bir de 506’da Atatürk’ün halkla selamlaştığı Mehmet Ruhi Arel’in büyük tablosunu...
‘Eski kuşak anın tadını çıkarıyor’
Evren Tınkır (30)
Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi
Burada kendi memleketimden bir sanatçının eserleri varmış; Hikmet Görele. Kızının verdiği röportaja göre Mısır’da İngilizlerin eline esir düşmüş. Ama yılmamış. Sanatını hocalarından öğrenip öğrencilerine aktarıyor. Memleketim Giresun, Görele. Soyismi de oradan geliyor. Kızının ismi Tonya Görele. Tonya da bizim arka ilçe.
Gelen ziyaretçilerimizde eski kuşak biraz daha anın tadını yaşamak istiyor. Ama yeni kuşak tamamen sosyal medya için geliyor.
'Bir günlüğüne müzede güvenlik görevlisi olacak olsam...’
İbrahim Selim, ‘Bana Kimse Ne Olduğunu Anlatmadı’nın oyuncusu
Metne çok yoğunlaştık öncelikle, metinde nasıl tarif edilmiş karakterin dünyası diye araştırdık. Sonra da müzeler ve galerilerde nasıl davrandıklarını, nasıl hareket ettiklerini gözlemledik. Gittiğimiz her yerde güvenliklerle karşılaşıyoruz artık; genel tavırları, yaklaşımları, neye özen gösterdikleri dikkatimi hep çekmiştir zaten. Karakterle ilgili de galerideki güvenliklerin eserlerle ilişkileri, esere yaklaşan insanları izlemeleri gibi şeyleri merak etmiştim. Bir günlüğüne müzede güvenlik görevlisi olma deneyimine sahip olsam, hayal sonuçta, bir sınırı olmadığını düşünerek Musee D’Orsay derim. Oradaki eserleri çok merak ediyorum. Daha önce Louvre’u gezmekten gitmeye vaktim olmamıştı.