Güncelleme Tarihi:
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremleri sadece 11 ilimizi değil, tüm Türkiye’yi sarstı. Ülkenin dört bir yanından insanlar arama-kurtarma çalışmalarına katılmak için adeta bölgeye akın etti. Tek yürek olup enkaz altından bir can daha kurtarılsın diye umutla gelişmeleri takip ettik. Pek çok kişi aç susuz enkaz altında kurtarılmayı bekledi. Depremlerden günler sonra sağ çıkarılan Melike İmamoğlu, Mehmet Ali Şakiroğulları ve Mustafa Avcı ile geçen bir yılda depremin ardından neler yaşadıklarını, sarsıntıların kendilerinde bıraktığı fiziki ve psikolojik etkileri konuştuk.
222 SAAT (YAKLAŞIK 10 GÜN)
‘YORGANIN ALTINA GİRİP GÜNLERCE AĞLADIM’
Melike İmamoğlu (42)
Kahramanmaraş’taki Özdemirler Apartmanı enkazından kurtarıldı.
◊ O gece 2.30-3.00’e kadar uyuyamadım, oturma odasına geçtim. Biraz telefona baktıktan sonra uyuyakalmışım. Eşim tuvalete kalktığında ışığı yakınca tekrar uyandım. Saati sordum, “4.00” dedi. Dakikalar sonra sallanmaya başladık. Çok değişikti, apartman bana doğru geliyordu. Sonra yıkıldı.
◊ Apartmanımız 7 katlıydı, biz 5’inci kattaydık. Enkazın altında kaldığımızda bilincimiz yerindeydi. Konuştuk eşimle. Bana “Melike iyi misin” diye sordu. Ben de “Kumun içindeyim” dedim. “Ayhan sen nasılsın” dedim. “Çok kötüyüm, belime kolon düştü. Büyük ihtimalle kurtulamam” dedi. 20 yaşındaki kızım da bize doğru koşarken koridorda enkazın altında kaldı. Sırtüstü yatıyordum, öyle çok kıpırdama şansım yoktu. Sağ tarafımın üstüne ağırlık gelmişti. Eşimle birkaç gün daha konuştuk, sonra vefat ettiğini anladım. 10 gün boyunca aç susuzdum. Bayıldım, halüsinasyonlar gördüm. Bana ulaştıklarında su içirdiler, yoğurt yedirdiler.
◊ Bir hafta Adana’da yoğun bakımda kaldım. Ardından Pendik Araştırma Hastanesi’nde 70 gün yattım. Tabii o kadar süre yatmanın etkisiyle vücudumda yaralar açıldı. Tedavi ettiler. Kaburgalarım kırılmıştı, ameliyat oldum. Sonra İstanbul’a, ablamın yanına yerleştim.
◊ Hastanedeyken psikolojik tedavi amaçlı da sürekli ilgilendiler ama inançlı bir insan olduğum için doktorum bana “Sana yapacak bir şeyim yok. Sen zaten çok bilinçlisin. Çok teslimiyetçisin” dedi. Ama tabii ki yorganın altına girip günlerce ağladım.
◊ Fizik tedavi doktorum “Senin mutlaka bir işe girmen lazım” dedi. Çalışmak nasıl bir şey hiçbir fikrim yoktu. Bir gün tedaviden dönerken Ümraniye’de bir fırının camında ‘Part time eleman aranıyor’ yazısı gördüm. Fırının sahibi Ateş Bey’le tanıştım, o da çok harika bir insan çıktı. 14 Kasım’dan beri buradayım. Kasada müşterilerimle ilgileniyorum... İnşallah evlerimizi teslim ederlerse kendimize bir yol çizeceğiz.
261 SAAT (YAKLAŞIK 11 GÜN)
“NASIL YAŞADIN, NASIL MÜCADELE ETTİN BU KADAR?”
Özel Antakya Akademi Hastanesi’nin enkazından kurtarıldı.
◊ O gün 6 aylık çocuğumun tedavisi için hastaneye gitmiştim. Sekizinci katta yatan çocuğumu gördüm. Aşağı inip telefonumu şarja taktım. Eşimle mesajlaşıyordum. Kantin sıcak olduğu için orada oturdum. Uykusuzdum, masaya kafamı koydum. Gözümü açtığımda insanların bağırıp koşturmaya başladığını gördüm. Bir beton blokun yanına çömeldim, elimi başıma koydum. O sırada Mustafa Avcı koşarak yanıma geldi, sığındı. Kendisini tanımıyordum. Bina yıkıldıktan sonra gözümü açtım, hiçbir şey gözükmüyor. Telefonun ışığıyla etrafımın komple beton bloklarla kapandığını gördüm. Mustafa’yla orada tanıştık. Çıkmak için yer arıyordum kendime ama bulamadım.
◊ Enkazdan çıkarıldıktan sonra bir gün Hatay Eğitim Araştırma Hastanesi’nde kaldım. Artçı depremler olunca Mersin Şehir Hastanesi’ne gittim. Tedbir amaçlı iki gün yoğun bakımda yattım. Bir gün de normal serviste yattım. Hastaneden çıktım, eve geldim. Herhangi bir sağlık problemim yoktu çok şükür. Herkes zaten şaşırıyor nasıl hayatta kaldığıma. Hatta Sağlık Bakanımız Fahrettin Bey bile hastaneye geldiğinde elimden tuttu, “Nasıl yaşadın, nasıl mücadele ettin bu kadar” dedi. Ben de “İdrarımı içerek” dedim. O süreçte psikolojik tedavi görmeme gerek kalmadı. Enkazda hareketsiz kalmaktan ayaklarımda iğnelenmeler oluşmuştu. Gaziantep 25 Aralık Devlet Hastanesi’nde bir gün yattım.
◊ Evimiz yıkıldı. Annemle babam konteynırda yaşıyor. Onlar köy yerinde, ufak tefek ağaçlarımız var, bırakıp gidemediler. Çocuklarım küçük diye ben mecburiyetten kasabada kiralık eve taşındım. O gün hastanedeki oğlum 1,5 yaşına girdi. Bir evimiz olsun istiyorum. Eski evimiz saraymış, onu anladım. İşyerim zaten özel şirket, bir maden ocağı. Onlar da bana ellerinden gelen yardımı gösterdiler, sağ olsunlar. Enkazdan sonra tekrar aynı işyerinde, maden ocağındaki bekçilik görevime devam ettim.
261 SAAT (YAKLAŞIK 11 GÜN)
‘GÖZÜMÜ AÇTIĞIMDA TANIDIK İLK YÜZ, BAKAN BEY’İN YÜZÜYDÜ’
Özel Antakya Akademi Hastanesi’nin enkazından kurtarıldı.
◊ Eşim hamileydi, o gün erken doğum oldu. O aceleyle en yakın hastaneye gittik. Doğumdan
bir saat sonra deprem gerçekleşti. Saat 3.00-4.00 gibi su almak için kantine inmiştim. İlk asansörde yakalandım sarsıntıya ama deprem olduğunu tahmin etmedim. Kapılar açıldı, henüz elektrik kesilmemişti. Birkaç adım attıktan sonra sağdan soldan moloz yığınları dökülmeye başladığında deprem olduğunu anladım. Mehmet Ali’yi (Şakiroğulları) gördüm. Bana “Yanıma gel, yanıma gel” diye seslendi. Bilinçsiz bir şekilde koştururken sarsıntı çok fazla arttı. Bir anda ayağım yerden kesildi, düştüm. Düştüğüm yerde koltuğun arasında yaşam alanı oluştu ama ayağım bir sütunun altında kaldı.
◊ 11 gün boyunca kımıldayamadan aynı pozisyonda kurtarılmayı bekledim. Sağlık çalışanı olduğum için o haldeyken nelerin beni beklediğini az çok tahmin edebiliyordum ama ayağımın üstünde sütun olduğu için canım çok yanıyordu. Eşim, annem, kızım da göçük altında kaldı, vefat ettiler diye düşündüm. Onlar da gitti benim de bu saatten sonra yaşamak için bir sebebim kalmadı diye düşündüm. Çok şükür depremin ardından sabah 8.00 gibi kurtarılmışlar.
‘5-6 AMELİYAT GEÇİRDİM’
◊ Mehmet Ali’yle 11 gün boyunca birbirimizi görmedik. Zaten zifiri karanlık bir yer, sadece birbirimizin sesini duyarak yeri geldi sağa sola bağırdık, yeri geldi çıkmak için planlar yaptık. Hâlâ görüşüyoruz. Aynı karından doğmadık ama tekrardan hayata geldik. O göçük ana rahmimiz gibiydi, oradan tekrardan dünyaya geldik.
◊ Enkazdan çıktıktan sonra beni önce sahra hastanesine götürdüler. Oradan da Mustafa Kemal Hastanesi’ne sevk ettiler. Ayağımın tedavi edilme ihtimali vardı. Mersin Şehir Hastanesi’nde 40 gün kadar oksijen tedavisi uyguladılar. En son ortopedist ayağımın çok iyi olmadığını, ampütasyon yapılacağını söyledi. O süre zarfında İstanbul Çapa Tıp Fakültesi’nden birkaç doktorla, profesörle görüştük. Ayağımın diz altından değil de bir kısmının kurtulabileceğini söylediler. Çapa Tıp Fakültesi’ne sevkim gerçekleşti. Sağlık Bakanlığı bu konuda bana çok yardımcı oldu. Özellikle Bakan Bey’in o süreçte inanılmaz desteklerini gördüm. Direkt uçak ambulansla sevkimi gerçekleştirdi. 5-6 ameliyat geçirdim orada. Çok şükür ayak bileğimden yukarıya çıkılmadı. Beş ay hastanede kaldım. Ailem beni hiç yalnız bırakmadı. Bir hayırsever İstanbul’da bize ev açtı.
◊ Enkazdan çıktıktan sonra Hatay’da gözümü açtığımda direkt Bakan Bey’i gördüm. O beni çok şaşırttı. Annem, babam falan daha Reyhanlı’daydılar. Onlar yetişmeden Bakan Bey yanımdaydı. Başımı okşuyordu, benimle konuşuyordu. O çok etkileyici. Devlet memuruyum, depremden sonra hasta raporlu yattığım için herhangi bir iş kaybım olmadı.
PROTEZİ TAKIP İŞE...
◊ Şu anda protez sürecim var. Bir dört-beş ay geçmesi gerekiyordu kemik yapımın oturabilmesi için. Protezi taktıktan sonra yeniden sağlık teknikeri olarak işe başlayacağım. Antakya’daki evimiz depremde yıkıldı, arabamız gitti. Babamın Hatay, Reyhanlı’daki evi sağlam. Onlar da beni “Mustafa artık kendi ayaklarının üstünde durabilir” diyene kadar yalnız bırakmıyor. Bu süreçte tamamen iyileşip hayata başlayana kadar onlarla kalıyoruz.