Güncelleme Tarihi:
Harun Kolçak’ı erken yaşta ve daha yapacağı çok şey varken kaybettik. Hayat böyledir; kimsenin planına uymaz, bildiği gibi çekip çevirir bizleri. Bir müzik tutkunu olarak, Kolçak’a her zaman farklı bakmışlardanım. Farklıydı da hakikaten. Herkesten fazlaydı.
Çok yetenekliydi ve bu yeteneğin tamamını da müziğin emrine vermişti. Durmadan çalışanlardandı; yılmadan deneyen, çabalayan... Bütün bu deneme ve çalışmaların sonuç belgesini de herkes görüp inceleyebilecek durumda. Muazzam güzellik ve zenginlikte bir diskografidir bu belge; pop olarak kategorize edilmesine rağmen popa sığmayan, en azından popun kalıplarını paramparça etmiş bir diskografi.
ERKİN KORAY’DAN BAŞLAYAN YOL
Büyük çoğunluk 90’lı pop dalgasının bir üyesi bilir Kolçak’ı ama değil; bundan eskidir ve fazlasıdır. Vokalistliği dahi çok sonradır. Müzik piyasasında kabul gördüğü ve sonra da bağırlara basıldığı alan müzisyenliktir. Memleketin en
iyi bas gitaristlerindendi. Bunu
ilk gören ve grubuna dahil eden de müziğimizin ulu çınarlarından Erkin Koray’dır. Henüz 20’li yaşlarının başındayken katıldı Koray’ın ekibine ve ‘Erkin Koray Tutkusu’ adlı müthiş albüm yapıldı.
Zerrin Özer ile bir konserde...
Koray’ın memleket şartlarının zorlaması ile yurtdışına gitmeyi tercih ettiği yıllarda bir başka büyük müzisyenimiz Rıza Silahlıpoda ile çalıştı. ‘Ritm 68’ orkestrasının kadrosuna dahil oldu.
Askerden döndüğünde tamamıyla farklı bir yol takip etmeye karar vermişti: Caz yapacaktı. Birlikte çalışmak için bu alanın en öncü isimlerini aradı buldu. Başta dâhi müzisyenlerimiz Aydın Esen, Erol Pekcan ve Neşet Ruacan olmak üzere, çok sayıda mühim isimle çalıştı, çok sayıda nitelikli iş ve projenin içinde yer aldı.
Sonra da Onno Tunç ile tanıştı ve bu tanışma, Kolçak’ın müzikal kariyerini bambaşka noktalara taşıdı.
20’li yaşlarında Erkin Koray’la çalıştı.
ONNO TUNÇ’LU GÜNLER
Onno Tunç’la başlayan dönem, Kolçak’ı daha evvel hiç bilmediği bir yere getirip bıraktı. ‘Pop’tu bu alan ve Onno Tunç’un değiştirmek, dönüştürmek istediği bir alandı. Bu yeni alanın hakkını vermekte de güçlük çekmedi. Tam da istediği çatı altını bulmuştu; durmaksızın çalışacağı, çekinmeden denemeler yapabileceği bir çatı altı. Tunç ile çalışması, Sezen Aksu’nun çekirdek ekibine dahil olma neticesini de doğurdu. O sıralarda Sezen Aksu Okulu şeklinde tabir edilirdi, Aksu ve ekibinin yaptıklarının genel çerçevesi. Sürekli gencecik şarkıcılar hazırlanıyor, albümleri yapılıyor ve pop piyasasına sürülüyordu. Bu ekibin temel parçalarından biriydi artık.
O günler ve devamında, Aşkın Nur Yengi (‘Bile Bile’) ve Bendeniz (‘Elimde Değil’) ile düetler yaptı. ‘Gir Kanıma’ başta olmak üzere, yediden yetmişe dillere yerleşen hitler ve albümler de... O, işin mutfağında olmayı, sahne üzerinde şarkı söyleyen olmaktansa, enstrümanını çalan biri olmayı tercih edenlerdendi ama Aksu’nun destek ve ısrarıyla işin vokal tarafını da öne çekti. Bu karar, kariyerinin sonrasının tamamını şekillendirdi, netleştirdi.
Çok sayıda şarkı (‘Gir Kanıma’, ‘Müptelayım Sana’, ‘Haketmedim Ayrılığı’...), çok sayıda albüm (‘Beni Affet’, ‘Teslim Oldum’, ‘Müzisyen’...) yaptı. Her biri de ayrı ayrı, müzik kariyerinin parlak noktalarıdır. Bu parlak kariyer, son tribute albümü ‘Çeyrek Asır’da daha açık, daha net bir biçimde görülebiliyor. Çok sevilen ve mucizevi bir biçimde çok satan bu albümde; Aşkın Nur Yengi, Işın Karaca, Kubat, İrem Derici gibi yıldızlar, Kolçak’ın şarkılarını yeniden yorumladılar. Albüm baştan sona dinlendiğinde insanın ilk kapıldığı his, Kolçak’ın gerçekten de benzersiz olduğuydu.
Bu dünyaya vedası, müziğimiz için büyük kayıp. Tek teselli, ismini unutturmayacak kadar çok ve nitelikli işe imza atmış olması. Şarkıları dönüp durdukça, Harun Kolçak hep yanı başımızda hissine kapılacağız. Bir yanılsama mı? Belki. Ama belki de şu gelip geçici dünyanın en gerçek hali budur; gittikten sonra dahi arkadaşlarınızın, dostlarınızın, sevenlerinizin hep yanında olabilme, ellerinden tutabilme halidir.
DOSTLARI NE DEDİ?
Sezen Aksu:
"Onu nasıl anlatırım, hangi yeteneğinin altını çizerim diye düşünüyorum ama gidişi o kadar etkiledi ki, cümle dahi kuramaz durumdayım şu an. Çok büyük bir değerdi. Bunu herkes biliyor; söylediler, söyleyecekler. Ama o şahane altın çağı birlikte yaşayanlar başka türlü yanıyor, yanacak"
Bendeniz
Artık hep boğazım düğümlenecek
Müziğe gözümü açtığımda onunla tanıştım, bir güzel piyanonun başında. Aramızda öyle bir çekim vardı ki... İki farklı karakterdik ama ruhun bir tarafı tutuyordu, o da müzikti. İkimiz de bu dünyaya göre değildik. İkimiz de ‘aşk’ delisiydik; âşık olduğumuzda birbirimize sarılır ağlar, şarkılar söylerdik. Şarkı söylerken, ondan aldığım keyfi başka hiç kimseden almadım. Onu hep şarkılarımda yaşatacağım. Her söyleyişimde boğazım düğümlenecek.
Umut Kuzey
Ayakta tutan, son albümüydü
Kariyerinin 25. yılı olduğu için İskender Paydaş’ın da içinde olduğu projeyle ‘Çeyrek Asır’ı yaptık. Hastalık süresince onu ayakta tutan, süreci daha az acıyla geçirmesine sebep olan şey, albümün başarısı ve sahnelerde dinleyicileriyle buluşmasıydı. Tam ‘Çeyrek Asır 2’ albümünü yapmayı planlarken, maalesef ömrü vefa etmedi.
Aşkın Nur Yengi
İlkleri paylaştığım arkadaşımdı
Harun’la Sezen Aksu/Onno Tunç orkestrasında tanıştım. İlk vokal deneyimim. İlk yarışma performansım. İlk yurtdışı seyahatim. Sevgili Harun ilklerimi paylaştığım, iyi günde, kötü günde beraber olduğum, kıymetli bir arkadaşım/meslektaşımdı. Çok üzgünüm...
İrem Derici
Hastalığıyla bile dalga geçerdi
Özgür ruhuna, müzisyenliğine âşık olduğum adam gitti, bıraktı bizi. 1991’de, 4 yaşındayken, ‘Gir Kanıma’ şarkısından başka bir şey dinlemezdim. Allah ne büyük ki, çocukluk hayalim gerçek oldu, ‘Çeyrek Asır’ albümünde bu büyük adamla düet yaptık. İyi değilim, hem de hiç. Ama Harun o kadar hayatın tadını çıkarmayı bilen, kendiyle, hastalığıyla bile dalga geçebilen bir adamdı ki... O yüzden ağladığım her an ona ihanet ediyorum gibi geliyor.