Güncelleme Tarihi:
Yeni evli arkadaşlarımdan birinin annesi onlara kalmaya gittiğinde sabah odalarına kahvaltı götürüyormuş. Ne kadar hoş bir davranış, değil mi? Değil, çünkü hazırlıksız yakalanan yarı çıplak damat bir yandan eşinin üzerini örtmeye, diğer yandan çaylar dökülmesin diye tepsiyi almaya çalışırken trajikomik durumlar yaşanıyormuş. Anne mutlu, gençler dertli...
Başka bir arkadaşımın anneannesi ziyarete geldiğinde mutfağın düzenini yeterince ‘kullanıcı-dostu’ bulmadığı için değiştirmiş. İşten gelen torununa “Bak sana sürpriz yaptım” diye ‘güzel’ haberi vermiş. Emre için sürprizler bir aydır devam ediyor. Açacağın yerini hâlâ bulamamış ama varlığını bile hatırlamadığı çay takımıyla tanışmış.
Başka biri de geçen gün dert yanıyordu: “Çok güzel, zeki, eğlenceli bir kızsın, nasıl kimse kapmadı seni’ diyorlar bana, niyetleri iyi ama çok bozuluyorum. Hayır, ne diyeyim? Benim de karakterim fena mı?”
DİKKATE ALMIYORUZ
Dürüstlük kisvesi altında yaralayan cümleler, birinin derdini ‘hafifletmek’ için küçümseyen tavırlar, ‘iyilik’ maksadıyla sorulmadan verilen tavsiyeler, emrivakiler, ısrarlar, misafiri ‘rahat ettirmek’ adına rahatsız hissettirmek, izin almadan başkasının fotoğrafını sosyal medyada paylaşmak ve daha neler, neler... İyi niyetli hatalar bunlar...
Bazen de farkında olmadan insanlara rahatsızlık veriyoruz. Telefonla açık alanda bağıra bağıra sohbet ederken, yanımızda başkaları varken arayana haber vermeden hoparlörden konuşurken, toplu taşımada yüksek sesle müzik dinlerken çevremizdekileri dikkate almıyoruz. Parklarda, plajlarda ortaya müzik açıyoruz. Bir tarafta Duman ‘Kimseyi tanımadım ben senden daha güzel’ derken karşıdan Serdar Ortaç ‘Binlerce dansöz var’ diye cevap veriyor. Tam bir kakofoni...
ÇOCUKLAR ÖĞRETİYOR
Açıkçası ben otobüste yanına oturduğum kişinin yöneticisinin özel hayatının detaylarını merak etmiyorum. Ya da birinin detone sesiyle bağıra bağıra hiphop şarkılar söylemesini...
Bunlar temelde empati eksikliğinden kaynaklanıyor. Klinik psikolog Seren Akıncı da empati ve sempatinin birbirine çok karıştırıldığını söylüyor: “Karşımızdakinin derdini anlamaya, çözüm bulmaya çalışmak sempatik bir tavır. Empatideyse karşı tarafın duygularını yaşama isteğine saygı göstermek, ona alan tanımak, eğer yardım isterse yanında olduğunuzu hissettirmek söz konusu. Onun adına karar vermek, hayatını kolaylaştırmaya çalışmak iyi niyetli bile olsa sınırlarına saygı göstermediğimiz için doğru değil.”
Artık bireysellik ve bağımsızlığın aile kültüründe kendini gösterdiğini anlatan Akıncı, “Çocuklar odalarına girip kapılarını kapatıyorlar. Bunu saygısızlık olarak görenler var. Oysa yeni nesil bize kapı çalmadan içeri girmemeyi öğretiyor ve belki de bir toplumsal değişime önayak oluyorlar” diyor.