Neden hep ben kaybediyorum?

Güncelleme Tarihi:

Neden hep ben kaybediyorum
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 21, 2022 07:00

Esnaf masa ve sandalyelerle kaldırımları işgal ediyor, elektrik direkleri bile kaldırımlarda... Yürüyecek yer yok. Bir gün yolda yürüdüğüm için araba çarparsa suçlu ben olurum. Hakkımı da arayamam, tabii hayatta kalırsam...

Haberin Devamı

Her zamanki gibi sıcak bir ağustos günü... Gelin görün ki ben bu konuda biraz daha şanslıyım; güneş benim evimin odalarına karşı apartmanın camlarından yansıyarak geliyor. Bu sayede sabah biraz daha serin oluyor. Öğleden sonraysa yine karşı apartmanın dördüncü ve beşinci katlarının camlarından gelen yansımayla devam ediyor günümüz... Ben şikâyetçi değilim. Sıcağını komşularımın çektiği güneşin sefasını sürüyorum çünkü...

Duş aldım, fincana kahve koydum. YouTube’dan bir haber kanalı açtım. Artık televizyona ihtiyaç yok, zaten benim görüntüye de ihtiyacım yok! 1-2 kavga haberi dinledim, kahvemi içmeye devam ederken giyindim ve attım kendimi ağustos sıcağına...

Durağa yürürken aniden “Ulan ben senin ananı...” diye öfkeli bir nida duydum. Hiç gecikmeden aynı tarzda bir cümleyle cevap geldi bunu söyleyene. Haberlerde dinlediğim kavgalar yetmemişti belli ki... Nidalar, öfkeyle edilen küfürler devam etti, cam çerçeve indirildi. Yaklaşık 30-40 metre geride beklemeye başladım, bir komşum yanıma koştu; “O tarafa gitme” dedi ki zaten hiç niyetim yoktu benim de... “Ne oluyor bunlara” dedim, “Hiç abi. Yine yer kavgası. Bıktık bunlardan” diye yanıtladı. Kim kime ne yapıyor, kim ayırmaya çalışıyor; dehşet verici bir şekilde anlatırken polis geldi. Bağırdı, çağırdı; olmadı. Dur dediği durmuyor, sus dediği susmuyor. Daha fecisi oldu, biri bıçak çıkardı, diğeri havaya ateş açtı. Yaralanma, gözaltına alınma derken kavga bitti.

İnsanların elinde bir sandalye veya masa bacağı varmış. Kavgada silah olarak kullanılan ve sokakta en kolay bulunan şeyler... Şehrin en önemli parçaları sandalye ve masalar artık, her kaldırımda var. “Kaldırımları lütfen işgal etmeyin. Bakın sandalyeleriniz, masalarınız hep kırıldı. Üstelik bir sürü insanın yaralanmasına neden oldu. Normalde de bizim yaralanmamıza sebep oluyor” diye esnafa yalvarıyoruz.

Peki, nasıl oluyor da bizim olan kaldırım herhangi bir esnaf veya işveren tarafından işgal edilebiliyor? Yerel yönetimler sürekli kaldırımları yenileyip milyonlarca para harcıyor, bu paraları da bizden vergi olarak alıyor. Ancak biz parasını ödediğimiz kaldırımlarda rahat rahat yürüyemiyoruz.

Kaldırım benim ama kirasını belediyeler alıyor. Bir belediye çalışanından edindiğim bilgiye göre en ucuz yer kaldırımmış, o yüzden elektrik direkleri kaldırıma dikiliyormuş. Nasıl bir ticaret mantığı bu, anlayamadım. Amaç daha fazla kazanmak değil midir? Benim yürüme yolumu bana sormadan nasıl kiraya veriyorsunuz? Beni düşünmeyen belediye neden elektrik kurumunu düşünüyor?

Bir de market ve bakkallar var. Onlar bu işten daha da kazançlı. Kapılarının önüne koydukları dondurma dolaplarının ve cips raflarının kirasını markalar ödüyormuş. E, onlar da bizim yolumuzu tıkıyor. Oh ne âlâ memleket! Ben de yoldan yürüyorum, sizler gibi... Bir gün araba çarparsa yolda yürüdüğüm için de suçlu ben olurum. Hakkımı da arayamam, tabii hayatta kalırsam. Neden hep ben kaybediyorum?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!