Ne varsa Ajda’da var

Attığı her adım olay, giydiği, taktığı her şey moda olan Ajda Pekkan için trendsetter desek yanlış olmaz. 70’lerden beri ‘Süperstar’, gerçek bir yıldız o. Annelerimiz onun hayranıydı, ablalarımız da, bizim yaşımızdakiler de ‘Kapı açık, arkanı dön ve çık’ diye hayata az meydan okumadı. Durup dururken nereden çıktı bu Ajda güzellemesi diyorsanız, anlatalım...

Malum altını seven milletiz, ‘yastık altı altın’ diye yatırım tarzımızı özetleyen bir deyim bile var. Takıyı da severiz, kara gün için kenara üç-beş çeyrek atmayı da... Ama son dönemde, kuyumcuların ‘Ajda bileziği’ diye isim koyduğu bilezikler neredeyse temel yatırım aracı olmuş kadınlar için. İstanbul Kuyumcular Odası Başkan Yardımcısı Erdinç Demir’e göre piyasada satılan bileziklerin yüzde 80’i Ajda bileziğiymiş...

Bu ilginin sebebi nedir peki?

Erdinç Demir şöyle anlatıyor: “Adı Ajda Pekkan’dan geliyor. 70’li yıllarda o takarmış böyle çoklu takıları. Bir senedir talep çok arttı. Ustalar da yaptıkları bileziklere onun adını vermiş.
Bunda sosyal medyanın da etkisi büyük. Müşteriler içeri girdiklerinde direkt söylüyor ‘Ajda bileziği istiyorum’ diye. Bizim millet sever altını, hem de gramı kesin olarak bilmek ister. Bu bilezikler de 22 ayar, 10 gram kadar, şu anki yaklaşık fiyatları 28-29 bin lira civarında. Satarken çok kayıp olmaz, çünkü çok işçilik yok. Bu bilezikleri saklama derdi de yok, diğer ürünleri insanlar nasıl saklayacaklarını bilemiyor. Banka kasasına koysa zor oluyor, ekstra para ödüyor. Böyle takıyor koluna, ihtiyacı olursa bir tanesini bozduruyor. Böylece hem yatırım yapmış oluyor hem de hep kullandığı zarif takıları oluyor. Son dönemde genç kızlar da kullanıyor böyle bilezikleri. Çünkü çoklu takı takmak yine çok popüler, bu zarif bilezikler de bir arada çok sayıda kullanılınca gayet hoş oluyor. Zaten altına yatırım her zaman kârlıdır, hiç kaybetmezsin. Halk işi biliyor.”

Bardak hikâyesini kendi yazdı

Ajda bilezikler Ajda ile anılan ilk ürün değil. Süperstarımız Türkiye’de herkesin evine giren büyük, ince belli çay bardaklarının da sebebi. Ajda Pekkan bizzat kendisinin kaleme aldığı Hürriyet’teki köşe yazısında 21 Nisan 2013 tarihinde anlattı bu bardağın hikâyesini. O dönem Çengelköy’de oturan Pekkan, haftada iki kez Beykoz Korusu’na yürüyüşe gider, dönüş yolunda da Paşabahçe’ye uğrar, ufak tefek alışveriş yaparmış. Bu ziyaretlerden büyük keyif aldığını da söylüyor yazısında. Çayı da çok seven Pekkan, klasik ince belli bardakların çok küçük olduğunu, ikide bir doldurmak gerektiğini söylüyor.

Yine bir Paşabahçe ziyaretinde yetkiliye “Bu bardakların biraz daha büyüğü yok mu” diye sorunca; “Yok” cevabını alıyor mağaza müdüründen. “Peki, yapabilir misiniz” diye ısrar edince müdür biraz düşünüp “Deneyelim” diyor. Fakat öyle 12 tane falan değil, 5 koli üretilebileceğini söylüyor. Ajda kabul edince bir süre sonra istediği bardaklara kavuşuyor. Ama o kadar çok bardağı ne yapacak, sağa sola hediye etmeye başlıyor. Zamanla bardakların adı ‘Ajda bardağı’na çıkıyor. Öyle bir talep oluyor ki Paşabahçe devamını getiriyor. Sonra diğer markalar da üretmeye başlıyor. Fakat bir dönem sonra telif sorunu yaşanmasın diye bardakların adı Aida olarak değiştiriliyor. Heyhat, işlemiyor bu yöntem. Belki telif sorunu ortadan kalkıyor ama o bardakların adı hâlâ ‘Ajda’.

Bu kadar değil Ajda ile anılan ürünler. Yaşı yetenler bilir, bir de Ajda diye nevresim takımları vardı, o dönem her genç kızın çeyizine girmişti. Dönemin çubuklu çarşaflarına alternatif olmuştu modern tarzı. Hâlâ kullanılıyor bu isim, var yani hâlâ Ajda nevresim takımları...

Kaç sanatçıya kısmet olmuştur bilinmez bu kadar takip ve taklit edilmek. Ama onun yaptığı her şey olay olurdu bir zamanlar. Mesela saç modelleri... Hele aslanbaşı dediğimiz o kesim Ajda sayesinde yerleşti bu topraklara. Hani o başın üst kısmında kısa ama enseye doğru epey uzayan model. O dönem sokaklar saçı bu model kesilmiş kadınlarla doluydu. Bir de kısa bir saçı vardı Süperstar’ın, kâkül kısmı uzunca bırakılmış, ense açık... Gerçekten havalıydı. Hele bir de kızıla boyanmışsa saçlarınız, havanızdan geçilmezdi...

Tüm bunlar başarı hikâyesinin bir parçası. Çünkü o zamanlar internet, sosyal medya yoktu, ya tek kanallı televizyonda görünmeniz gerekiyordu ya da gazetede haber olmanız. Yani birkaç saniyede milyonlara ulaşmak çok mümkün değildi. Yani kolay değildi trend olmak, adını Süperstar’a çıkarmak...

Üreticiler telif sorunu nedeniyle adını Aida yapsa da bu bardaklar hep Ajda, her zaman Ajda...