Güncelleme Tarihi:
Birkaç hafta önce metroda karşımda şıkça bir kadın oturuyordu. Ben de ne hoş giyinmiş diye bakıyorum arada. Bir an boynu pembeleşmeye, ardından saç diplerinde boncuk boncuk terler belirmeye başladı. Görüyorum, saniyeler içinde oluyor, gözümün önünde. O kadar belli ki sıcaktan olmadığı. Ama bir o kadar da normal. Yanımdaki iki genç de görmüş ki birbirlerini dürtüp sırıttılar çaktırmadıklarını sanarak. Kadının utancını fark etmediler ama.
Menopoza yaklaşınca hepimiz bir paniğe kapılıyoruz sanki. Çoğumuz reglden, her ay çektiğimiz karın ağrılarından, mod değişikliklerinden şikâyet ederiz. Ama menopoza girerayak ne hikmetse en istemediğimiz şey birden en çok özenilen şey oluyor. Muhtemelen derinlerde bir yerlerde kadının varoluş sebebinin doğurma, doğuramadığında tedavülden kalktığı fikriyle evrilmiş olmamızdan. Esas korkumuz o belki de: Eskimek, yok sayılmak!
Oysa menopoz her kadının yaşadığı, son derece normal bir süreç, korkulacak ya da utanılacak bir şey değil. Sadece artık regl olmadığımız ve çocuk doğuramayacağımız bir dönem başlıyor. Doğru bir bilinç ve yaşam tarzıyla yeni bir başlangıca dönüştürülebilir. Biz de 18 Ekim Dünya Menopoz Günü vesilesiyle bunu başaranlarla ve uzmanlarla konuştuk.
Bakış açısını değiştirmek
54 yaşındaki işletme sahibi Rasime, belirtileri iki yıl önce yaşamaya başlamış. Doktor menopoza girdiğini söyleyince önce önemsememiş. “İlk 6 ayda 15 kilo aldım. Bedenimden nefret ediyordum. Her şeye sinirleniyor, ağlıyordum. Sonra baktım olmayacak, en azından kilo veririm diye sabahları yürümeye başladım. 1.5 yıldır her sabah 7’de kalkıp 1 saat yürüyorum. Yürümek bedenime de iyi geldi ruhuma da. Artık çok daha sakin ve mutluyum, eski kiloma da kavuştum. Menopozla bir derdim yok. Ben yine aynı benim.”
Emlak danışmanlığı yapan Birgül (53) sıcak basmalarını şöyle
anlatıyor: “Başlayacağını hissediyorsun, geliyor böyle böğrüne çöküyor,
oradan beynine doğru çıkıyor. O birkaç saniye gözün hiçbir şey görmüyor.” Ama sonra bu ‘gelmeleri’ takip etmeye başlamış ve fark etmiş ki sıkıntılı bir konuşmada, bulunmak istemediği bir ortamda daha çok oluyor. Ve karar vermiş, “Artık istemediğim yerde durmuyor, istemediğim şeyleri yapmıyorum. Menopoz beni özgürleştirdi diyebilirim. Bu tahammülsüzlük değil. Önceliklerimi yeniden belirledim. Kendime daha çok önem vermeye başladım. Psikolojim değişince sıcak basmalarım da azaldı” diyor.
Avukat Esra’nın menopoz belirtileri 47 yaşındayken başlamış. “Evli değilim, çocuğum da yok. İkisi de kendi seçimim. Ama doktor menopoza giriyorsun deyince acayip bir panik yaşadım.
Annem neredeyse 60’ına kadar regl oldu, ‘Ben nasıl bu yaşta menopoza girerim’ diye düşündüm. Kontrollerim yapıldı. Hormon takviyesine başladım. Şimdilik şikâyetlerim bitti” diyor.
‘Şartlar uygunsa hormon tedavisi gereklidir’
Prof. Dr. Bülent Baysal (Liv Hastanesi kadın hastalıkları ve doğum uzmanı)
Nedir ve belirtileri nelerdir?
Menopoz ortalama 48-50 yaş civarında âdetlerin düzensizleşerek ya da birden kesilmesiyle ortaya çıkar. Yumurtalıklardaki folikül miktarı ve buna bağlı östrojen üretimi azalır. Âdetlerin en az 6 ay geri dönmemesi durumunda menopoz başlamış demektir.
Genetik faktörler, sigara, yumurtalık ameliyatları, kemoterapi, radyoterapi gibi dış etkenler erken menopoza sebep olabilir. Erken menopoz terimi, 40 yaşöncesinde âdetlerin bitmesi durumuna denir. Belirtileri kanama bozuklukları, sıcak basmaları, vajinal kuruluk, depresyon, gerginlik, isteksizlik, güven kaybı, unutkanlık, sinirlenme, kiloda artış, eklem ağrıları şeklinde kendini gösterir.
Şikâyetlerin çaresi var mı?
Gerekli testler ve incelemeler yapıldıktan sonra kişinin şartları uygunsa hormonal destek, olmadığı durumlarda alternatif bitkisel ürünlerle rahatlama sağlayabilmekteyiz. Hormonların meme kanseri yaptığı doğru değildir. Özellikle erken menopoz söz konusuysa mutlaka hormonal destek yapılması gereklidir.
Kimler hormon kullanabilir?
Ailede meme, rahim kanseri öyküsü veya hastada hormon kullanımına engel sorunlar varsa hormon önermeyiz.
Hormonlar cilde yapıştırılan bantlar veya jel formunda da tercih edilebilir. Bu tip formlar karaciğerden ilk geçişe maruz kalmadığı için daha düşük metabolik ve pıhtılaşma yan etkilerine sahiptir.
‘Yeterli kalsiyum ve D vitamini alınmalı’
Dr. Feride Mimaroğlu (Megapol Mega Üniversitesi Hastanesi)
Menopozda tüm vücutta bazı değişiklikler meydana gelir; ciltte kolajenin ve yağ dokusunun azalması, cildin kırışmasına, sarkmasına neden olur.
Östrojen kalp ve damarları koruyan bir hormondur. Menopoza giren kadınlarda, kalp hastalıkları ve kemik erimesi (osteoporoz) riski artar. Osteoporoz için kemik yapımını uyaran anabolik ilaçlar, kemik kaybını azaltan ‘antirezorptifler’ ve hormon tedavileri fayda sağlar.
Osteoporozdan korunmak için:
Yeterli kalsiyum tüketilmelidir. Süt ve süt ürünlerinin yanı sıra yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller
ve pekmez kalsiyumdan zengindir.
Aşırı tuz ve protein tüketiminden kaçınılmalıdır. Çünkü tuz da yüksek proteinli diyet de idrarla kalsiyum atımını arttırır.
Sigara içilmemeli, aşırı kafein tüketilmemelidir. Alkol de kemik oluşum hücrelerini harap eder.
D vitamini gereksinimi karşılanmalıdır.
Fiziksel aktivite kemik kaybını önler. Her gün en az 30 dakika yürüyüş gereklidir.
Beden kütle indeksi 25’in altına inmemelidir.
‘Sıcak basmaları libidoyu etkiler’
Östrojen üretimindeki azalma vajinal kuruluğa yol açarak cinsel fonksiyonu doğrudan etkilerken ateş basması ve gece terlemeleri de kadınlarda enerji kaybına, dolayısıyla libidoda azalmaya neden olmaktadır. Özellikle cinsel ilişkinin azalması vajinada daralma ve kısalmaya neden olabilir.
Vajinal kuruluk ayrıca tahriş, kaşıntı, idrara sık çıkma, idrarda yanma, idrar yolu enfeksiyonları gibi sorunlar yaratır. Ayrıca menopozda ‘pelvik organ prolapsusu’ dediğimiz sarkmalar ve idrar kaçırmaları da artar. Destekleyici tedavi olarak ‘hyaluronik asit’ içeren ‘vajinal ovüller’, vajinal kayganlaştırıcılar ve nemlendiriciler, genital prp uygulamaları ve lazer tedavileri de fayda sağlayabilir.
Doğal kaynaklar en büyük yardımcı
‘Fitoöstrojenler’, östrojenik biyolojik aktiviteye sahip bitki kaynaklı maddelerdir. Soya fasulyesi, soya ürünleri ve keten tohumunda yüksek oranda vardır. Ispanak, lahana, Brüksel lahanası, kuru baklagiller, taze ve kuru üzüm de fitoöstrojen içeren yiyeceklerdendir.