Güncelleme Tarihi:
Çocukluğumuzda bisiklet bize hep oyuncak diye anlatıldı. Bir ulaşım aracı olduğunu pek düşünmezdik. Şimdilerde motosiklet oyuncak oldu ve ulaşım aracı olmaktan çıktı. Ehliyet yaşına gelmeyen çocuklar bile biniyor motosiklete. Diğer yandan her köşe başından bir motorlu kurye fırlıyor, bu da artık hayatımızın bir gerçeği. Aracını düzgün kullananlara lafım yok. Motora hiç karşı değilim üstelik. Hatta binmeyi en çok sevdiğim araçlardan biri. Eğer görebilseydim ilk yapacağım işlerden biri artistik bir motor almak ve bir yarış arabası kullanmak olurdu.
Bunları neden anlatıyorum, hemen oraya geleyim. Son günlerde havalar çok sıcak. Bu yüzden günbatımında herkes fırlıyor dışarı, haklı olarak.
Biz de dört arkadaş öyle yaptık, işimiz bitince hava almaya çıktık. İlk hedefimiz yemek oldu tabii. Bir AVM’de hızlıca bir şeyler atıştırdık. Sonra güzel bir yürüyüş ve çaya sıra geldi. Metroya bindik ve Azapkapı-Haliç durağında indik. İstasyonun birinde “Sahile nasıl gideriz” diye sorduk ve anlattıkları yöne doğru yürümeye başladık.
Yürüyen merdivenler biter bitmez tam dışarı çıkıyordum ki bir fren sesi duydum. Korktum tabii, yüreğim ağzıma geldi. Olay yerindeki bir hanımefendi hemen müdahale etti ve kolumdan tuttu. Az önce bana çarpmak üzere olan motosiklet sürücüsüne de bir azar yapıştırdı. “Dikkat etsene biraz” diye bağırdı. “Pardon abla” diye ondan özür diledi genç sürücü.
Bir şekilde sahile gitmeyi başardık ama biraz korkunca olayın tadı da kaçtı. Etrafın güzelliğini hissedip, kuş seslerini dinleyip ortamın tadını çıkarmaya çalıştık, olmadı. Üstelik beş adımda bir dibimizdeki motor sesiyle irkilmeye başladık. Tamam, onlar bizi görüyor belki ama yarım metre yanımdan geçmesi de beni rahatsız ediyor. Öncesinde yaşadığımız olay bizi iyice tedirgin etti.
10 dakika boyunca kimse konuşmadı, sadece motosiklet sesini dinledik. Bir arkadaşım sonunda “Ben korkuyorum, bunlar bize çarpar” dedi ve bir banka oturduk.
Kim ne yapıyor diye anlayabilmek için biraz etrafı dinledim. Sonra yandaki bankta oturan çiftin yanına gittim. Etrafı bana anlatmalarını, gelen geçenden bahsetmelerini rica ettim. Özellikle çocuklu ailelerin ne yaptığını sordum. Bütün çocuklar anne ve babalarının elinden tutmuş. Bırakmak için zorluyorlar ama ebeveyni izin vermiyor. Çünkü biraz daha büyük çocukların altında birer motor var ve sahilde sürüyorlar. “Herkesi rahatsız etsin diye mi acaba” diye sordum tabii. Bu bizim kör olmamızla çok da ilgili değil aslında. Çünkü herkes bundan rahatsız. Biz yürüyüş yapamadık, çocuklar rahatça koşup oynayamıyorlar. Zaten evde hep böyleler, alanları sınırlı. Çocukları sürekli bir yerlere hapsediyor gibiyiz. Bir nevi denetimli serbestlik.
İlgili kurumlar bu konuda ne yapıyor, inanın hiç bilmiyorum. Ayrıca motosiklet sürücülerinin anne ve babaları bu sahildeler mi acaba? İki tekerinin sığdığı her yeri yol olarak kullananlar sizin de hayatınızı zorlaştırmıyorlar mı? Kaldırıma park edenler, hatta apartman içine kadar girenler bile var.
O gün dört kör arkadaş güzel bir akşam olsun diye sahile gitmiştik. Motosiklet altında kalma korkusuyla sadece bankta oturabildik. Ayağımızı bile uzatamadık korkudan.