Güncelleme Tarihi:
Dünyanın önde gelen araştırma ve danışmanlık şirketi Universum’un Ortadoğu direktörü olan Evrim Kuran’ın 2013’ten beri People Make the Brand İşveren Markası Konferansı’nı düzenlemesi boşuna değil. 90’lı yılların başında literatüre giren ve son yıllarda kulağımıza daha sık çalınan ‘işveren markası’, çalışanlara sunulan fonksiyonel, ekonomik ve psikolojik yararların bütününü ifade ediyor. ‘İşveren markası’nı güçlendirme hedefiyle yola çıkan; gençlerin istihdama bakışının, sektörlerle, şirketlerle ilgili algılarının ve iş yaşamına dair beklentilerinin masaya yatırıldığı konferans öncesi Kuran’la konuştuk.
Pandemi, çoğumuzun iş yaşamını etkiledi. Konferansın bu yılki ana temasının ‘paradigma kayması’ olması tesadüf olmasa gerek?
Tesadüf değil, bilinçli bir tercih. Bugün kişisel veya kurumsal olarak karşı karşıya kaldığımız sorunların üstesinden gelebilmek için eski paradigmaları bırakmamız gerekiyor.
Kariyer bir merdiven değil
Nedir bu sorunlar?
Dijital dönüşümler, iş yapma biçimindeki dönüşümler, işyeri kavramındaki dönüşümler… Bunların tamamı, esnek bir bakış açısı ve eskiye olan bağlılıkların çözülmesini gerektiriyor. Küresel olarak geleneksel okullar ve modeller, 21’inci yüzyılın gerektirdiği yetkinliklerde insan istihdam etmeye yetmiyor. 20’nci yüzyılın iş modelleri de 21’inci yüzyılın insanlarının esenliğini sağlamaya, çalıştırmaya, onlardan performans elde etmeye ve inovatif olmaya yetmiyor. Çok fazla genç var ama yeteneklerinin istihdam edilmelerine el vermemesi, dijital dönüşüme uyumlanmada başarısızlığımız... İşte bu gerçeklikler iş dünyasını dönüşmeye zorluyor.
“Yıllardır konuştuğumuz yeni iş akımlarını harekete geçirebilmemiz ve mesleklere, kariyere, işe ve işyerine bakışımızı dönüştürebilmemiz için bir pandemi gerekti” diyorsunuz.
Pandemiden bir ay öncesinde bile uzaktan çalışma, sanal toplantı ve konferanslar ya da çalışan zindeliği ve esenliği, pek çok kurumun öncelik sıralamalarında yer almazken, neredeyse bir gecede bunların ne kadar yapılabilir olduğunu gördük. Ağustos 2018’den pandemiye dek geçen sürede istihdam zaten 2.5 milyon kişi azalmış ve ümidini kaybeden işsiz sayısı artmıştı. Pandeminin başında salgının 8 milyon yeni işsiz yaratabileceği öngörüldü ve her geçen gün bu istatistiklere yeni insan hikâyeleri ekleniyor. Kârlılığı daha az, insan esenliğini ve sürdürülebilirliği daha çok önemsediğimiz yeni bir paradigmaya ihtiyacımız var.
Bu dönem bize hangi mesleğin daha zaruri olduğunu gösterdi?
Sağlık çalışanlarımızı apayrı bir yere koyarak yanıtlayayım. Herhangi bir mesleğin değil, yetkinliklerin öne çıkmasının gerektiği bir dönemdeyiz. Sokakta çöpleri temizleyen veya aşı bulmak için laboratuvarda çalışan biri olabilirsin; esneyebilme, yeniden öğrenebilme, eskiden öğrendiklerinden vazgeçebilme yeteneğin varsa ne iş yaparsan yap sen de işin de öne çıkarsınız.
Farklı meslekten insanlar internet üzerinden eğitimler aldı, farklı alanları ‘tattı’. Bu durum, kariyere bakışlarını değiştirmiş midir?
Evet, yıllardır ikinci kariyer, üçüncü kariyer dönemlerinin geleceğini söylüyorduk. Özellikle pandeminin başında dijital eğitimlere katılma anksiyetesi oluştu. Bu bir sarkaç ve dengesini bulur. İnsanlar şunu gördü: Nerede, nasıl olursak olalım iş, bir yer değildir; kariyer de bir merdiven değildir. İş bir kafa yapısı, kariyer de insanın her an yönünü ve yolunu değiştireceği, esnek bir tercihler zinciridir. Bundan sonraki dönemin, yaşımız kaç olursa olsun, hangi nesilden olursak olalım, daha kolay bir biçimde yetkinliklerimizi zenginleştirip mesleklerimizi değiştirebileceğimiz bir dönem olacağını düşünüyorum.
Bu dönem bizi daha cesur yapacak o zaman...
Kesinlikle. Çünkü kaybedecek tek şeyimizin yaşamak olduğunu gördük.
Kariyer, iş ve işyeri… Bu kavramların tanımı değişince hayatımız nasıl etkilenecek?
İşin bir amaç değil, bir araç olduğunu daha da yakından fark edeceğiz. ‘İş-yaşam dengesi, ‘iş-yaşam entegrasyonu’ denilen klişe ifadelerden kurtulacak, hayatın yaşamak için olduğunu anlayacağız. Bir kısmında çalışacağız, bir kısmında uyuyacağız, bir kısmında eğleneceğiz, bir kısmında yas tutacağız, bir kısmında kahkaha atacağız… “Ben aslında evde şöyle bir insanım ama işyerinde daha farklıyım” gibi sahte ara yüzlerden kurtulmuş olacağız.
İşe almada fırsat eşitliği artacak
Son beş yıldır klasik CV anlayışı değişmişti, dünyada da Türkiye’de de bazı şirketler fırsat eşitliği sağlayabilmek için başvuranları CV’lerindeki bazı kısımları (cinsiyet, fotoğraf gibi) kapatarak değerlendirmeye başlamıştı. Pandemiyle birlikte bu uygulama yaygınlaşacak.
Strateji, teknoloji, psikoloji ve humanokrasi olmak üzere dört oturumdan oluşan ve10 Aralık’ta başlayacak konferans serisi, Harvard Business Review Türkiye’nin webinar altyapısı üzerinden izleyicileriyle buluşacak. Bilgi için: www.peoplemakethebrand.com